Dünya genelinde özellikle pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte gıda, enerji ve ekonomik krizi yaşanmaya başladı. Bu krizden etkilenmeyen ülke kalmamıştır. Krizin yaraları sarılmaya çalışılsa da etkisi halen sürmektedir. Pandemi sürecinde üretim kısıtlanınca ihracat ve ithalat da doğal olarak etkilenmişti. Bu süreçle beraber Rusya ve Ukrayna arasında başlayan savaş, dünya ülkeleri arasında bu savaştan dolayı başlayan karşılıklı ambargolar da ayrı bir kriz etkisi yaratmıştır. Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş yüzünden Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik ambargoları, bu ambargolar yüzünden Rusya’nın kendine ait yaptırımları birleşince petrol, doğalgaz ve gıda akışı sekteye uğradı. Bu durum fiyat artışı ve enerji krizini getirmiş, aynı zamanda gıda krizini etkilemiştir.
İşte bu aşamada Türkiye'nin ev sahipliğinde Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler (BM) arasında imzalanan, Ukrayna'dan tahıl ve gıda maddelerinin güvenli sevk edilmesini sağlayacak anlaşma çok önemli bir adım olmuştur.
Türkiye’nin kalitesiz muhalefeti, olayın önemini, ciddiyetini ve ülke olarak üstlendiğimiz konumu basitleştirmeye çalışsa da dünyanın geneli bu konuda teşekkür sırasına geçmiştir.
ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Kuveyt ve Bahreyn, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, İsveç, Rusya, Ukrayna, KKTC ve daha birçok ülke "Elde edilen sonuçlara katkılarından dolayı Türkiye’ye ve şahsen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyoruz" özetinde açıklama yapmışlardır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, “Bugün Karadeniz'de bir umut ışığı var. Bunun gerçekleşmesine vesile olan herkese çok teşekkür ederim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bu konuda her zaman ısrarlı yaklaşımının çok etkisi oldu. Çok teşekkür ediyorum size. Bu görüşmeler de insanlığın faydası için herkes için önemliydi. Burada bir tarafın kazanması değil bu anlaşma dünya için imzalanıyor. Bu anlaşma tahıl ve yiyecek fiyatların düşmesine sağlayacak” açıklaması Türkiye’nin misyonunu anlama açısından güzel bir özet olmuştur.
Muhalefetin vizyon çapı, CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’in, “Buğdayın anavatanında yaşayıp gidip Ukrayna'dan buğday ithal etmekten utanmıyorlar da, Atatürk'e bir teşekkür etmekten utanıyorlar“ sözleriyle çok net anlaşılmaktadır. Gürsel Tekin herhalde anlaşmanın Türkiye’nin kendisi için Rusya ve Ukrayna ile yapıldığını sanıyor. Oysa bu anlaşma Afrika’daki ülkelerden tut, dünyanın birçok ülkesini ilgilendiriyor. Zaten bu anlaşma dünya ülkelerini ilgilendirmese niçin Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür için sıraya girsinler ki?
Tahıl koridoru anlaşması sayesinde buğday fiyatlarının düşmeye başlaması da aynı zamanda ekonomik krize bir katkı sağlayacaktır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Bu görüşmeler insanlığın faydası için herkes için önemliydi” sözü de Türkiye’nin insanlığa tarihsel katkılarından birisi olmuştur. Gıda ve ekonomik krizin çözümüne, ayrıca dünyanın kabul ettiği insanlığa katkı sağlayan Türkiye’nin üstlendiği tarihi misyonu alkışlamak size bir şey kaybettirmez. Aksine sizde eksik olan “siyasi ahlak ve kalite” kazandırır.
Gerçi CHP Grup Başkanvekili Engin Altay daha önceleri ne demişti: Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu.
***
Bu zihniyet sahipleri Türkiye’ye kriz, kaos dışında bir katkı verebilir mi?
Türkiye bölgesinde milli vizyonunu güçlendiren bir konuma gelmiştir. Söz dinleyen değil artık söz dinleten, çözümsüzlükte aracı değil uluslararası çözümde misyon sahibi, menfaatlerini pazarlayan değil sahip çıkan, dünün yanlış ve hatalarından da ders çıkaran bir Türkiye duruşu vardır.
Ermenistan’ın 30 yıllık Karabağ işgaline son veren, ABD’nin silahla beslediği terör örgütlerine karşı Suriye ve Irak’taki mücadele kararlılığını son 6 yıldır aralıksız sürdüren, Hristiyan dünyasının kendi sembolü gördüğü için Ayasofya’nın ibadete açılmasına karşı çıkmasına rağmen açan, KKTC’yi milli çizgiye getiren, Türk Dünyasıyla somut işbirliği adımları atan, hava, kara ve deniz alanında Milli savunma teknolojileri üreten ve ihraç eder konuma getiren, Mavi Vatan Projesini tüm baskılara rağmen sürdüren Türkiye’nin geldiği bu nokta, Türkiye Cumhuriyetini kuran Atatürk’ün ruhunu şad edecek ve bağımsızlık misyonunu yaşatacak bir noktadır.
Rusya-Ukrayna Müzakere Heyetlerini İstanbul’da konuk ederek savaşı sonlandırmak ve barışı tesis etmek için attığı adım Rusya ve Ukrayna heyeti tarafından ayakta alkışlanan Recep Tayyip Erdoğan…
İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile dörtlü zirve gerçekleştirerek PKK ve terör kollarıyla mücadele anlaşmasını kayıt altına aldıran Recep Tayyip Erdoğan…
Tahran’da İran, Rusya ve Türkiye arasında gerçekleşen “Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı’nda” 16 maddelik hazırlanan bildiriyle özellikle terörle mücadele ve Suriyelilerin vatanlarına geri dönüşünü sağlama işbirliğini kayıt altına aldıran Recep Tayyip Erdoğan…
Ve son olarak Türkiye'nin ev sahipliğinde Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler (BM) arasında imzalanan dünya genelinde gıda krizine son verecek “Tahıl Koridoru Anlaşmasını” sağlayan Recep Tayyip Erdoğan…
“Tanıma, anlama ve anlatma” konusunda hak ettiği değeri görmelidir. Türkiye’nin bölgesel gücünü ve vizyonunu yüksek seviyelere çıkarmak için olağanüstü gayreti görmemek için ya cahil ya düşman safından art niyetli bakmak lazımdır. Biz somut başlıklar üzerinden değerlendirme yapıyoruz.
Ama sizin asıl meseleniz Türkiye olmadığı ve hep düşman safından seslendiğiniz için bu değerlendirmeleri olduğundan farklı gösteriyorsunuz. O da sizin kan ve fıtrat meselenizdir.
Ne demişler: Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri sokaktaki çamuru, diğeri ise gökteki yıldızları görür.
Yorum Yazın