Kahramanmaraş depremi milleti hem yasa boğdu hem de korkuttu. Hele İstanbul'da… TV'de, sosyal medyada, internette beklenen Marmara depremiyle ilgili yapılan açıklamalar şu aralar İstanbul'da yaşayanların kabusu adeta… Nereye gitsem aynı muhabbet dönüyor: 'Evine baktırdın mı', 'Zemin etüd raporları iyi mi', 'Perde beton mu, radye temel mi'…
Bu farkındalık seviyesine gelmek önemli bir aşama olsa da yeterli mi?
Bence değil…
Bu iş öyle bireysel olarak kişilerin binalarını kontrol ettirmesi ya da güçlendirmesi ile çözülecek bir noktayı çoktan geçti. Düşünsenize, İstanbul'da mevcut binaların yüzde 70'i 1999 öncesi yapılmış… 7.5 ve üzeri depremde 200 bin bina hasar alacak. Bu da 3 milyon insan demek…
Velhasıl, kaybedecek bir saniye bile yok. Bu iş artık öyle 70 metrekarelik evine 2 daire isteyen vatandaşın açgözlülüğüne bırakılamaz. Ya da üçte iki çoğunluğun onay vermesine… Müteahhitten rüşvet almak için sürekli imar planı değiştiren belediyenin insafına da… Veya inşaat sürecinin başlamaması için elinden geleni yapan, vatandaşın kafasını bulandıran siyasilere, mimar-mühendisler odasının dava süreçlerine de… Bu işin kaymağını yiyecek müteahhitlerin iki dudağının arasına da… Dönüşüm Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunudur. O yüzden daha sıkı önlemler alınması gerekir. Bir kere bu 3'te iki çoğunluk konusundaki düzenleme değiştirilmeli… Binanın depreme dayanıklılık testi kişinin inisiyatifine bırakılmamalı… Şimdiye kadar oy kaygılarıyla hareket eden il-ilçe belediyeleri bu işin sorumluluğunu alıp riskli binaların ölçümlerini yapmalı… (Yoksa ileride ilçelerinde oy isteyebilecekleri insan kalmayacak) Türkiye'de inşaat firmalarına bölge bölge görev verilmeli… Vatandaşın kafasında 'evim dönüşüme girerse ne yaparım' kaygısını azaltacak finansal tedbirler geliştirilmeli… Ve daha da önemlisi… Acilen riskli bölgelerdeki vatandaşlar fay hattı dışına taşınmalı... Özellikle İstanbul'un sahil şeridinde yaşayan vatandaşlar 6 ay-1 seneliğine Kuzey Marmara'da yapılacak prefabrik evlere götürülmeli… Bu kadar insan nasıl tahliye olacak demeyin. Gerekirse polisiye tedbirlerle bunu yapmalıyız. Diyebilirsiniz ki, bu kadar para nerede? Bina yapımında en büyük maliyet ne? Konut imarlı arsa… Büyükşehirler, ilçe belediyeleri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ölçümleyip üretecek. Bütçelerini harcayacakları daha önemli bir mesele var mı şu anda… Ayrıca müteahhitler de çimentocular da demirciler de elini taşın altına koyacak. El birliğiyle dönüşüm yapılacak.
Bundan sonrası için de tıpkı 2001 krizinden sonra Bankacılık Yasası'nda yapılan düzenlemeler gibi yaptırımlar getirilmesi şart. Sadece müteahhit değil, yapı denetimcisi de imarı veren belediye de betonu döken işçi de hatta birinci derece yakın akrabalarıyla birlikte müteselsil sorumlu ilan edilip, cezai müeyyideler getirilmeli… İnşaatları denetleyecek bağımsız bir otorite kurulmalı… Bu işin öyle müteahhitle omuz omuza çalışan yapı denetim şirketleriyle olamayacağı açık. Bağımsız otorite bu işi denetleyecek uymayana da yasaya göre ceza verilecek. Kurtuluş ancak böyle sağlanır…
Yorum Yazın