Ekonomik geçiş dönemlerinde öncelikli mesele "orta sınıfın" ayakta tutulmasıdır. Kuşkusuz, belirsizliğin azaltılması, öngörülebilirliğin artırılması da diğer önemli başlıklardır. Dar ve sabit gelirliler olarak adlandırılan grupların enflasyon karşısındaki refah kaybının telafisi sosyolojik olduğu kadar politik açıdan da gereklidir.
Neden?
Çünkü fiyat değişkenliğinin hızlandığı dönemlerde, mal ve hizmet bedellerine uyarlama yapabilen ekonomik kesimler bir şekilde kendini koruyabilirken, orta direk dezavantajlı konumdadır. Üstelik asgari ücretliye, memura, emekliye, çiftçiye dönük mali ayarlamaların cari açığa veya enflasyona yol açacağı tezi, zamana ve zemine göre anlam ifade eder. Ama o gün bugün değildir. Daha doğrusu günümüz şartlarında alt ve orta gelir gruplarına sağlanan artışlar, esasen hayatı idame ettirme odaklıdır. Yani lüks tüketime, marka harcamasına yönelmesi söz konusu olmayacağı gibi aksine ekonomik aktivitenin canlılığı ile kamu gelirleri bakımından pozitif etki yaratması da kuvvetle muhtemeldir.
Tabii bu arada işverenin, işçilik maliyetleri de rekabetçiliğin sürdürülmesi adına gözetilmesi gereken faktörlerin başında gelmektedir. Bu yılki asgari ücret görüşmelerinin hükümetin hakemliğinde, işçi ve işveren örgütlerinin uzlaşması ile sonuçlanması, çalışma barışı açısından büyük başarıdır. Bu başarıda, tarafların yapıcı tutumu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın teşvik ediciliği, Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'in kolaylaştırıcılığı da kritik rol oynamıştır.
İlaveten...
İşverenin, işçilik yükünün azaltılması amacıyla hükümetin vergiden fedakarlık yapması, yıllardır konuşulan "asgari ücretten gelir vergisi alınmaması temennisinin" gerçeğe dönüşmesi de tarihi değerdedir.
Şimdi bu adımları, emekliler ile kamu çalışanlarına yapılacak iyileştirmelerin izlemesi elzemdir. Zaten bu yönde ciddi hazırlıklar da sürmektedir.
Bütün bunların yanında...
Kurda dengelenme zarureti, program için belirleyici noktaya gelmiştir. Yıl sonunda döviz açık pozisyonunun kapatılması ile ilgili olağan süreçlerin dışındaki suni talebin kaynağı -piyasa kurallarından taviz verilmeksizin- netleştirilmek durumundadır. Döviz talebinin yönetiminde gösterilen dikkat ve özene, döviz arzını artırıcı yurtdışı kaynaklı fon girişlerinin eşlik etmesi de gereklidir. Bu istikametteki çabaların netice vermesine bağlı olarak, her gün zımpara misali güven ortamını zedeleyen kur atağı da durdurulabilecektir.
Ve son nokta...
Yeniden formatlanmakta olan ekonomide, "eylem planına" ve "takvime bağlı işler listesine" duyulan ihtiyaç da çok fazladır. Yapılmak istenen bir şekilde anlaşılmıştır da nasıl yapılacağı ve ne zaman ilk sonuçlarını vereceği geniş halk kitlelerine mal edilmelidir.
NOT: 17 Aralık 2013... Ve 25 Aralık! Darbelerin şekil değiştirebileceğinin ama asıl amacın, milli iradenin temsilcilerini tasfiye etmek olduğunun acı ama gerçek örneğidir. 17 Aralık darbesi Erdoğan Hükümeti'ni, 25 Aralık darbesi ise Erdoğan'ın ailesini hedef almıştır. Aradan üç yıl geçtikten sonra sahnelenen 15 Temmuz 2016 hain darbesi, bizzat Erdoğan'ın canına kastetmiştir. Açıkça belirtmek isterim ki... Kendilerince, 15 Temmuz'da eksik kalan işi tamamlamak için uyutulan hücreler maalesef çok uzakta değildir. Bu nedenle... Uyanık olmak mecburidir.
Yorum Yazın