Kazanamayacaklarını anladılar.
Kılıçdaroğlu zaten biliyor ya, muhalif yazarlar da anladılar.
"Ha geldik ha geliyoruz" diye işkembeden sallamakla bu işin olmayacağını gördüler.
Bu iş "kazmalıkla" yürümüyor.
Boş vaatlerle, düzmece anketlerle bir yere varamayacaklarını şimdi şimdi idrak ediyorlar.
Ve bunu ufaktan ufaktan "dillendirmeye" de başladılar.
Amigolar, muhalefet liderlerine "Aklınızı başınıza toplayın" çağrıları yapıyorlar.
"Güçlendirilmiş parlamenter sistem" gibi içi boş safsatalarla oy alınamayacağını kabul ediyorlar.
"Somut projeler" istiyorlar.
Hiçbir muhalif mahfilde böyle bir proje yok.
Proje üretme yeteneği de yok.
"Halil İbrahim bereketi gelecek" gibi, vesayetçi bürokrasinin aklı sıra "halkın anlayacağı dilden konuşma" çabaları var.
Geçen sefer proje niyetine "adı gizli tutulan bir Orta Anadolu kentine ambalaj sanayii kurmak, Şanghay'dan mal getirtip paketleyip Bakü'ye göndermek" gibi manyakça bir palavra sıkmışlar, alay konusu olmuşlardı...
Bu sefer o bile yok.
Ama seçmenin de palavraya karnı tok.
Tut ki geldiler... Velev ki...
Kalıyor ekonomi...
Gerçekten ne yapabilirler?
Ekonomiyi soğutmak, Türkiye'yi küçültmek... Batı'nın da istediği budur.
"Muhtarlara özel kalem müdürü tayin etmek" gibi gene manyakça adımlarla bürokrasiyi şişirmek...
Kendi adamlarına arpalık dağıtmak...
Ve de intikam almak. Kadroları hallaç pamuğu gibi atmak.
Dış politika seçmenin pek de umurunda değildir. "Libya'dan çekileceğiz" diye oy vermez pek kimse.
Ekonomiyi ne yapacaklar?
Enflasyonu ve döviz kurunu düşürmek için büyümeyi azaltacaklar.
Ekonomik büyümeyi durdurmak, kendi ayağına kurşun sıkmaktır.
Ekonomiyi küçülten hiçbir iktidar ayakta kalamaz.
İnanmıyorsanız 1991 ve 2002 seçim sonuçlarına bakınız.
Bugün, enflasyon pahasına yüksek büyüme hızı elde etmek, bilinçli bir politikadır, bir tercihtir.
Aksini yapan beş yıl dayanamaz, 2028 seçimlerini bile göremez.
Amigolar, efendilerine bunları anlatsınlar.
***
Beklediği ilgiyi gösterelim de çocuk sevinsin
"Ay'a hiçbir zaman gidilmedi." Okan Bayülgen
Yorum Yazın