Siz bu satırları okurken biz Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Afrika’da olacağız.
Cumhurbaşkanı ile üç günlük Kongo, Senegal gezisine çıktık, son gün Gine-Bissau eklendi. Bunu niçin yazıyorum, eğer başka bir ülke eklenmezse (şimdilik öyle bir ihtimal yok) üç ülkeyi ziyaret ettikten sonra çarşamba gecesi ülkemize döneceğiz. Mesleki olarak bu gezilerin çok önemli bir yararı da hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’la diyalog imkânı buluyorsun hem de Türkiye’yi ilgilendiren konularda perde arkası bilgilere ulaşma fırsatın oluyor.
EMİNE HANIM İYİ
Önce uçağın içinden gözlemlerimi yansıtmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise seyahatin hemen başında uçağı gezmeye başladı. Kimine ismen hitap etti. Hal hatır sordu. Cumhurbaşkanı’nı çok iyi gördüm. Morali yerindeydi. Dinlenmişti. Emine Hanım’ın bu gezide Cumhurbaşkanı’na eşlik edemediğini uçağa binerken öğrenmiştik. “Hanımefendi nasıl, sağlığı yerinde mi?” diye sordum. Söz konusu Emine Hanım olunca Tayyip Bey duygusallaşıyor. “Negatife döndü ama hastalık süreci yoruyor tabii. Dinlenmesi lazım” dedi. “O nedenle gelemedi” diye ekledi. Birleşik Arap Emirlikleri gezisi öncesinde de, “O beni yalnız bırakmaz” derken sesi titremişti. Emine Hanım sadece eşi değil, nice zorluklara göğüs germiş bir mücadele arkadaşı. Allah her ikisine de sağlıklı ve uzun ömür versin.
BAKANLAR EŞLİK ETTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan uçak turu atarken, Dışışleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın eşlik etti. Biz Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Kazakistan’a gidecektik. Çavuşoğlu’nun COVID-19 testi pozitif çıkınca gezi ertelenmişti. Çavuşoğlu, “Kazakistan’a gideceğiz” dedi. COVID-19 sürecini nasıl atlattığını sordum, zor geçmediğini söyledi. ”Üç gün etkili oldu” dedi.
DIŞ POLİTİKADA DEĞİŞİM SÜRECİ
Dış politikada çok önemli bir dönüşümün yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Doğrusu bu değişimin temel parametrelerini öğrenmeyi çok önemsiyorum. Cumhurbaşkanı’nın gezisinde bu imkâna sahip oldum.
UKRAYNA-RUSYA GERİLİMİ
Gerilimin sürmesi bekleniyor. Ama edindiğim izlenim, savaş beklenmiyor. Putin’in Türkiye ziyaretinin gündemde olduğu ifade ediliyor. Putin’in muhtemelen martta Türkiye’yi ziyaret etmesi bekleniyor. Peki Putin neden Türkiye’ye ziyaret konusunda acele etmiyor? Rus Lider’in Ukrayna konusunda ABD ve Avrupa’yı köşeye sıkıştırdıktan, kendi tezlerini hâkim kıldıktan sonra ziyaret etmesi bekleniyor. Diplomaside zamanlama önemli. Hele Putin açısından.
TÜRKİYE’DEN OLUMLU YANIT
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, “Ukrayna, Almanya ve Türkiye’nin katılımıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri arasında zirve düzenlenmesini teklif ediyorum” demişti. Zelenski’nin önerisine olumlu yanıt verilmiş. Ukrayna’da, “ABD ve Avrupa, bizi NATO’ya almayacak ama Rusya ile hesaplarını bizim üstümüzden görmeye çalışıyor. Bizi ateşe atıyor ama arkamızda durmuyor” diye bir kanaatin oluştuğu ifade ediliyor. Bu değerlendirme Türkiye tarafından da paylaşılıyor.
Biden’ın kasım ayındaki seçimler öncesinde Afganistan’dan çekilme sürecinde sarsılan prestijini Ukrayna’da kurtarmak istediği değerlendirmesi var. Ama bu politikanın yanlış olduğu, ters tepeceği vurgulanıyor.
ÇIKIŞ ÖNERİSİ
Ukrayna’nın gerilimi düşürmek ve Rusya ile savaşın önüne geçmek için bir çözüm önerdiği konuşuldu. Ukrayna, “Biz NATO’ya girmek istemiyoruz. Ama bunun karşılığı olarak Rusya bizim güvenliğimizi garanti edecek yazılı güvence versin. Buna da şu, şu, şu ülkeler garantör olsun” diye bir hamle yapabilir denildi. Bu değerlendirme kısa süre önce Ukrayna heyetinde yer alan isimlerden gelince önemsedim.
HERZOG 9-10 MART’TA GELİYOR
İsrail ile yakınlaşma sürecinde önemli adımlar atılıyor. Ama önce havayı vereyim. İsrail’deki koalisyon hükümetinin iç dengeleri nedeniyle bu süreç coşkulu bir havada olmayacak. Karşılıklı olarak güven arttırıcı adımlar atılacak. Cumhurbaşkanı Herzog’un da 9-10 Mart’ta Türkiye’yi ziyaret etmesi bekleniyor. İsrail tarafının bu ziyarete çok önem verdiği söyleniyor.
FİLİSTİN NASIL KARŞILIYOR?
İsrail’le yakınlaşma denilince, peki bu Filistin tarafından nasıl karşılanıyor sorusu gündeme geliyor. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, İsrail ve Filistin’i ziyaret etmişti. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Türk heyeti ile saldırılar olduğunda Yaser Arafat’ın Ramallah’ta kullandığı sığınakta görüşmüş.
FİLİSTİN’DEN TAM DESTEK
Filistin’deki temasları sırasında Türk heyetine, “Türkiye’nin İsrail’le normalleşme sürecini sonuna kadar destekliyoruz. Bu süreci sonuna kadar devam ettirin. Türkiye devrede olmayınca biz mağdur oluyoruz. Türkiye devrede olduğu zaman bizim hukukumuzu koruyor. Biz Türkiye’ye güveniyoruz” mesajı verilmiş. Hamas’tan da birebir aynı görüş paylaşılmış. Filistin tarafının bu konuda aynı eğilimi paylaşması Türkiye’nin elini rahatlatıyor.
İsrail’le normalleşme adımı biraz da semboller üzerinde ilerleyecek anlaşılan. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Miraç gecesi Mescid-i Aksa’da olacak. Mescid-i Aksa Peygamber’imizin Mirac’a yükseldiği yer ve İslam’ın ilk kıblesi olması açısında kutsal bir mekân. Mescid-i Aksa aynı zamanda mahsun Filistin’in simgesi, diriliş ruhunun ise merkezi.
SUUDİ ARABİSTAN’LA YAKINLAŞMA
Ramazan ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’ı ziyaret edebileceği söyleniyor. Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı olayının üzerinde çok tepinilmesini istemediği biliniyor. Türkiye o konuda göstereceği tavrı gösterdi ama Kaşıkçı olayının iki ülke ilişkilerini zehirlemesine izin verilmemesi eğilimi hâkim.
Peki Mısır’la ilişkiler ne durumda? Biraz yavaş ilerlediği ifade ediliyor.
ABD’YE YANSIMASI
Türkiye’nin İsrail’le yakınlaşmasının ABD ile ilişkilerimize yansımasını merak ediyordum. Buna Ermenistan’la ilişkiler de ekleniyor. “ABD ile ilişkilerimize olumlu yansıyor. Bu iklim F-16 sorununun çözümüne dahi olumlu yansıyacak” deniliyor.
İÇ POLİTİKA
Dış gezi olunca, hep dış politikada yeni sürece ilişkin notlar aktardım. Gezi boyunca da bunu yapmaya çalışacağım. Ama dış politikadaki bu süreci yazarken keşke Cumhurbaşkanı iç politikada da benzer bir süreç başlatsa diye düşünmedim değil. Cumhurbaşkanı, COVID-19’a yakalandığında geçmiş olsun mesajı yayınlayan liderlere isimlerini vererek teşekkür etmişti. O günden bu yana da sert bir dil kullanmıyor. Sanki yumuşama işaretleri alıyor gibiyim. Dilerim yanılmam.
Yorum Yazın