Yeni varyant Omikron başlangıçta hepimizin yüreğine ciddi korkular salsa da yeni bilgiler onun zannettiğimiz kadar ciddi bir tahribata yol açmayabileceğini gösteriyor.
Nedeni şu: Omikron vakalarını izleyen uzmanlar, bu yeni varyantın “daha hafif bir hastalık tablosu” oluşturduğu görüşündeler. Ayrıca yeni varyanttaki yapısal değişimlerin, bulaşıcılığı da korkulan ölçüde arttırmayabileceğini düşünüyorlar. İyi haberler sadece bu ikisiyle de sınırlı değil: Omikron varyantının insanlık için bir çeşit “yeni yıl hediyesi” olabileceğini düşünenler bile var. Bunlardan biri de Almanya’da görevini sürdüren bir toplum sağlığı uzmanı: Prof. Dr. Karl Lauterbach. Detaylar için buyurun...
İYİ HABER 1
DR. LAUTERBACH: OMİKRON PANDEMİYİ BİTİREBİLİR
DR. Karl Lauterbach’ın görüşlerine yer veren BBC’de yayımlanan bir habere göre, Omikron varyantının pandeminin sonunu hızlandırabilme ihtimali bile söz konusu. Dr. Lauterbach’a göre, Omikron -yeni varyant- muhtemelen bize daha az zarar vermek, bir başka deyişle “daha az ölüm vakası” için evrimleşmiş olabilir. Lauterbach’a göre, Omikron varyantında oluşan 32 mutasyon, virüsün daha hızlı yayılmasına ancak daha az ölümcül olmasına yol açabilecek gibi görünüyor. Bu da pandeminin kısa sürede daha çok insanı hasta etmesi ama daha az sayıda ölüme yol açarak toplumsal bağışıklığı hızlandırması anlamına geliyor. Dr. Lauterbach’la aynı görüşü paylaşan başka uzmanlar da var ve umalım ki onlar haklı çıksınlar, COVID-19 sıradan ve endemik bir grip benzeri hastalığa dönüşsün.
İYİ HABER 2
PROF. UĞUR ŞAHİN: KORKUYA YER YOK
EŞİ Dr. Özlem Türeci ile birlikte BioNTech aşısını geliştirerek muazzam bir başarıya imza atan Prof. Dr. Uğur Şahin geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada “Omikron için aşırı korku ya da paniğe gerek yok” dedi ve ardından da bir başka sevindirici haber verdi: “3. doz çok daha güçlü ve uzun süreli bir koruma sağlıyor.” Anlaşılan o ki önümüzdeki günlerde 2. dozdan sonrası için önerilen 6 aylık süre daha da kısaltılacak, 2-3 aya kadar indirilebilecek.
HANGİSİ GÜÇLÜ
KEFİR DİYETİ Mİ KİBİR DİYETİ Mİ
DR. Uğur Şahin’in, katıldığı bir ödül töreninde kendisine yöneltilen “NASIL BESLENİYORSUNUZ?” sorusuna verdiği yanıt da bence çok önemli. Dr. Şahin bu soruya eşi Dr. Türeci ile birlikte “Az yiyerek ve mümkün olduğu ölçüde geleneksel gıdaları tüketerek beslendiklerini, özellikle lahana suyu ve kefir içmeye özen gösterdiklerini” açıklamış. Gözlemlerime dayanarak ben Dr. Şahin ve Türeci’nin sadece “KEFİR DİYETİ” değil aynı zamanda ciddi bir “KİBİR DİYETİ”ni de ısrarla uyguladıkları kanaatindeyim. Çünkü başardıkları olağanüstü işe, ulaştıkları dünya çapındaki üne rağmen son derece mütevazılar. İkisi de gösteriş ve kibirin adeta sıfır noktasındalar. Ben her ikisinin de “KİBİR DİYETİ” söz konusu olduğunda ilk sırada yer alacaklarına inanıyorum ve onları bu nedenle de takdir ediyorum.
Yorum Yazın