İsterseniz gelin, önce biz doktorların çok sık kullandığı “akut” ve “kronik hastalık” kavramları ne anlama geliyor ona bir bakalım, daha sonra da “akut bir enfeksiyon hastalığı” olduğunu bildiğimiz COVID-19’un bazı koşullarda neden ve nasıl “kronik bir hastalığa” dönüşebileceğini anlamaya çalışalım.
BİLGİ 1
AKUT HASTALIK NEDİR
TIP bilimlerinde eğer bir hastalık birden bire, gürültülü bir şekilde, hızlıca başlar, çabuk ilerler ama bütün bunlara rağmen şu veya bu şekilde genelde kısa süreli bir seyir gösterip iyileşirse “akut hastalık” olarak tanımlanır. Örneğin boğazınızda gelişen bir lenf bezi iltihabı gürültülü bir şekilde (ateş, üşüme, titreme, boğaz ağrısı) başlar ama 3-5 gün içerisinde, yani hızla ve tamamen iyileşirse “akut lenfadenit” olarak tanımlanır.
BİLGİ 2
BİR HASTALIK NE ZAMAN KRONİKTİR
BAZI hastalıklar da yavaş, sessiz ve derinden bir başlangıç gösterip uzun süreli hatta bazen kalıcı, yani hayat boyu düzelmeyen, tedavi imkânları sınırlı sağlık sorunları şeklinde kendini gösterebiliyor. Örneğin şeker hastalığı böyle bir sorun. Uzun süre önemsiz işaretlerle (ağız kuruluğu, susama, yorgunluk, kilo kaybı) kendini ifade etmeye çalışırken, zaman içinde böbrekler, kalp, beyin ve gözlerde tamamen iyileştirilemeyen kalıcı bazı hasarlara yol açabiliyor. Bu nedenle de Tip 2 diyabet, kronik bir hastalık olarak kabul ediliyor.
BİLGİ 3
HEM AKUT HEM KRONİK Mİ
AYRICA şunu da bilelim: Bazı hastalıkların “akut” bir başlangıçla ortaya çıkmaları ama şu ya da bu şekilde zamanla “kronik” bir hastalığa dönüşmeleri de mümkün. Örneğin karaciğerdeki akut bir iltihaplanmanın (akut hepatit) bir süre sonra kronik bir karaciğer yetmezliğine dönüşmesi her zaman mümkün. Ayrıca bu bilginin tersi de doğru: “Kronik” bir hastalıkta da zaman zaman “akut alevlenmeler” (ataklar) ortaya çıkabiliyor. Mesela hafif seyirli kronik bir romatizmal hastalık (romatoid artrit) zaman zaman “akut” bir atak (eklemlerde şişme, kızarma, ağrı) ile de seyredebiliyor.
GÜNÜN SORUSU
COVID-19 KRONİKLEŞEBİLİR Mİ
HİÇ şüphesiz ki COVID-19 akut bir mikrobik hastalık. Ateş, üşüme, titreme, boğaz ağrısı, öksürük, nefes darlığı, ciddi düzeyde halsizlikle kendini gösteriyor. Genelde de iki, bilemediniz üç haftalık bir seyirden sonra başlangıçtaki alevlenme baskılanıyor, hastalar tamamen iyileşiyor. Yani çoğu kişi en geç bir ay içerisinde hastalıkla ilgili sorunları tamamıyla atlatarak (tam şifa) evine, işine gücüne dönebiliyor. Ama bu şansı yakalayamayan hastalar da var. Ve o hastalarda COVID-19’un tahribatı daha uzun sürüyor. Bu gruptaki hastalar için başlangıçta “uzamış/long COVID-19” tanımı kullanılmıştı. Anlaşılan o ki bu tanım da bize yetmeyecek! Şanssız bazı hastalarda hastalık muhtemelen kronik bir soruna dönüşebilecek! Elimizde bu bilgiyi doğrulayan oldukça önemli bir bilgi/veri var. İsterseniz gelin o veriyi rakamsal boyutta incelemek için kutu 1’e göz atalım.
İYİLEŞENLERİN ÜÇTE BİRİNDE HASTALIK GERİ DÖNÜYOR
İNGİLTERE’de yapılan yeni bir araştırma 2020’nin ilk sekiz ayında COVID-19 tanısıyla tedavi edilen 47 bin 780 hastanın yüzde 30’unun (14 bin 140 hastanın) iyileştikten sonraki 140 gün içerisinde nefes darlığı, kan şekeri yüksekliği ve/veya kalp damar hastalığı ile ilgili bazı önemli problemler nedeniyle yeniden hastaneye yattıklarını, daha da önemlisi bu kişilerin yüzde 12.3’ünün hayatlarını kaybettiğini gösterdi. Hastalığın tekrarı ve akciğer/kalp damar hastalıkları komplikasyonları nedeniyle yeniden hastaneye yatmak zorunda kalan hastaların önemli bir bölümünü ise yaşlıların (65 yaş üzerindekilerin) oluşturduğu saptandı.
ÖZETİ ŞUDUR
DİKKAT! KRONİKLEŞEBİLİR
BANA göre COVID-19 hastalığının bilinen yönleri henüz son derece sınırlıdır. Hastalıkta, özellikle bağışıklık sisteminde oluşabilecek hasarların zannedilenden çok daha fazla olabileceği ihtimal dahilindedir. Hatta bazı veriler bize hastalık sonrasında farklı organlarda (beyin, karaciğer, böbrek, kalp) otoimmün bazı hasarların da ortaya çıkabileceğini düşündürüyor. İşte bu nedenle, özellikle COVID-19 geçiren herkesin ama özellikle de 50 yaş üzerindekilerin hastalık sonrasında da sağlıklarına özen göstermeleri ve dikkatle izlenmeleri gerekiyor.
KULAK ÇINLATAN 10 SORUN
KULAK çınlaması basit gibi görünse de devamlı ve şiddetli olduğunda dayanılması güç bir sağlık sorununa dönüşebiliyor. Düşünüldüğünün aksine bir değil, pek çok nedeni de olabiliyor. İşte o nedenlerin en sık ve önemli olanları:
Yüksek tansiyon
Damar sertliği
İlaçlar (Aspirin, antibiyotikler, sakinleştiriciler)
Alerjik tepkiler
Kansızlık
Kulak kanalının kir ya da yabancı bir nesneyle tıkanması
Kulak, burun, boğaz bölgesinin hastalıkları
Kafa/kulak travmaları
Meniere hastalığı
Aşırı ve yoğun sese maruziyet
HER HAPI YUTMAYIN!
İLAÇLAR şifa... İlaçlar deva... İlaçlar kimi zaman yangın söndüren itfaiye, kimi zaman da acil servis doktorları kadar merhametli moleküller. Ne var ki her ilaç aynı zamanda iki ucu keskin bıçak. Her birinin hem gülü hem dikenli yanları var. Peki çare ne? Çare belli. Çok lazım olmadıkça ilaç yutmak yok. Çünkü “hap yutmak” bazen gerçekten de “hapı yutmakla” neticelenebiliyor. Bu nedenle doktorunuz reçeteye yazsa bile utanıp sıkılmadan, ayıp olur, yanlış anlar diye düşünmeden “Ben bu işi hiç ilaç kullanmadan çözemez miyim?” diye sormalısınız.
Yorum Yazın