"Para, para, para'' denildiğinde yediden yetmişe herkesin aklına Napolyon gelir. Aslına da bakarsanız Napolyon'un "d'argent, d'argent, beaucoup d'argent" yani, "gümüş, gümüş, çok gümüş" dediği rivayet edilir.
Bir devletin bağımsızlığı için para basması olmazsa olmazdır.
Dönüp tarihe baktığımızda, para bastırdığı için nice kahramanların başının belaya girdiği de görülecektir!
İzmir fatihi büyük Amiral Çaka Bey gibi...
Çaka Bey, aynı zamanda Selçuklu hükümdarı I. Kılıcarslan'ın da kayınpederidir. Ne zaman ki, Çaka Bey kendi adına para bastırır, işte o zaman bir yemek sofrasında I. Kılıçarslan tarafından öldürülür!
Çünkü, para basmak bir nevi bağımsızlık anlamı taşır!
''Varlığı bir dert, yokluğu yara'' diye, 70'li yıllarda şarkısı bile vardı.
Hatta, icat edildikten sonra altın olarak basılmış, yokluğu hissedildikçe de önce gümüş, sonra altın ve gümüş oranı düşürülerek basılmaya başlanmış!
Derken, artık altın ve gümüş oranının düşürülmesi de yetmemiş, karşılığı altın ya da gümüşe endeksli kağıt para basılmaya başlanmış.
İnsanlık, tam da bu zamanlarda enflasyon diye bir kavramla tanışmış.
Derken, artık altın ve gümüş endeksi de bir kenara bırakılıp, basan basana her devlette para basılmaya başlanmış!
Derken, o da yetmemiş kalpazanlık diye bir meslek türemiş, gerçeğinden ayırt edilemeyecek kâğıt paralar basılmaya başlanmış!
Derken, para renk değiştirmiş, ''Kara para'' diye bir şey türemiş! Derken derken derken...
Derkenler, artıkça da işin içerisinden çıkılamadı, gele gele yeni bir çağda yeni bir para çeşidi ile de tanıştık!
Kripto Para!
Kiminle karşılaşsam, sağıma baksam, soluma baksam herkesin başı önünde, herkes tavuğun yem toplaması gibi, yok Bitcoin, yok Coin (bizimkiler kısadan koyun adını da koymuşlar) hesabındalar!
Neymiş bu Bitcoin, Coin diye, bir baktım ki aman Allah'ım..!
O ne öyle, 1 Bitcoin bu satırları yazarken 55.493,50 dolar!
Yani, 448.942,415 Türk Lirası!
Bu Bitcoin'i, Coin'leri icat edenlerden biri, takmış bizim koyunların bokuna! Neymiş, bizim Karaman'ın koyununun boku havayı kirletiyormuş(!)
Meğer, adamlar yapay et lokantasını bile açmışlar, hatta bizim Turan bile, o etten yemiş! Demedi demeyin, bu para çok kelle yer, çok ocak söndürür, dahasını da dedirtmeyin bana!
Nasrettin Hoca'nın şu sözü geldi aklıma, ''Parayı veren düdüğü çalar''!
Tamam da parayı verenin düdüğü çalmasına alıştık alışmasına da acaba bir gün, üzerinde duracak, düdük çalacak devlet, vatan kalacak mı?
Ey Coinciler, bizim koyunların çobanı belli de sizin koyunların (Coinlerin) çobanı kim? Onu bunu bilmem de biz, bizim koyunlara sahip çıkalım derim...
Yorum Yazın