Şırnak'ı, Cizre'yi, Uludere'yi daha birkaç ay önce Gençlik ve Spor Bakanımız Dr. Mehmet Kasapoğlu ile birlikte adım adım gezmiştim. Son durağımız ise bu yıl ikinci kez düzenlenen Cudi Cup Uluslararası Tenis Turnuvası olmuştu. Dağın tepesine yapılan dev üniversite kampüslerini, futbol sahalarını, tenis kortlarını, yüzme havuzlarını görünce ağzım bir karış açık kalmıştı.
Beni en çok mutlu eden ise bölgede yaşayan gençlerin gözlerinde parıldayan umut ışığıydı. Artık onlar da "herkes" gibiydi. Yıllardır kalplerinden çalınan çocukluklarına, gençliklerine yeniden dönmenin neşesini ve coşkusunu yaşıyorlardı. Sadece onlar mı, "Çocuğum gelecekte dağdaki örgütün eline mi düşecek?" diye kaygıyla yaşayan anneler, babalar da...
Tevizyonda Cizre'deki muazzam konserin coşkulu görüntülerini izlerken aklıma yine bunlar geldi. Lazer ve havai fişek gösterileri, muhteşem sahne dekoru, dünyadaki ünlü rock konserlerini aratmayacak ses düzeni ve tabii ki bölgenin dört bir yanından koşup gelen on binlerce gencin alanlara sığmayan enerjisiyle dört dörtlük bir kültür sanat organizasyonuna ev sahipliği yaptı Cizre... Her şarkının her nakaratına eşlik ederken gördüm Cizreli gençleri... Belli ki uzaktan uzağa her şeyin farkındaydılar, her şeyi takip ediyorlardı.
Şimdi uzakları yakın etmek bize düşüyor. Her fırsatta devleti eleştirmeyi maharet sayan sözde demokrasi aşığı şarkıcı tayfası... Haydi kıpırdayın bakalım. Gidin Güneydoğu'nun ücra köşelerine, konserler verin, bölgedeki insanların kalbine dokunun. Büyük kentlerin konforunda, büyükşehir belediyelerinin kanatları altında milyonları "cukkalayan" tatlı su özgürlükçüleri, gidin de bir işe yaradığınızı görelim.
Görün bakın ayrık otları temizlendiğinde, o toprakta ne güller yetişiyor...
Orada bir kız var uzakta...
Van'ın Daldere Doruklu mezrasında yaşayan 8 yaşındaki Zilan'dan ve onu okutmak için insanüstü çaba gösteren iki öğretmenden yine Atv Hafta Sonu Kahvaltı Haberleri'nin acar muhabiri Altay Altuğ sayesinde haberdar oldum.
Zilan okula başlayacaktı ama mezradaki tek ilkokulun üç öğrencisi mezun olduğundan okul kapanmış, öğretmenleri de başka bir köye tayin edilmişti. Öğretmen Cihan Yakut, küçük Zilan'ın gözlerindeki okuma aşkını fark ettiği gün kararını verdi. Onu okutmak için hafta sonları kilometrelerce yolu yayan kat edecek ve ona özel ders verecekti. Ardından nöbeti bir başka "çalıkuşu" Salih Terim Öğretmen devraldı.
Önündeki tüm engellere rağmen okuma azmini yitirmeyen minik Zilan'a da, "Bir çocuğun okuyup okumamasının ne önemi var?" demeden mesleklerini ibadet gibi icra eden o idealist öğretmenlere ve ayağına üşenmeyip o ücra köye kadar giderek bu şahane özel haberi evlerimize taşıyan Altay Altuğ kardeşime de binlerce teşekkür...
Japon'un magandası
Son günlerde izlediğim en ilginç ve fantastik haberdi. Tokyo metrosunda iki genç kavgaya tutuşuyor. Ama diğer yolcular rahatsız olmasın diye birbirlerine yumruk ve tekmeler savunurken çıt çıkarmıyorlar.
Haber metninin seslendirmesinde o iki gençten "şehir magandaları" diye söz ediliyordu. Bizim şehir magandaları aklıma gelince acı acı gülümsedim. Başkası rahatsız olmasın diye kendilerini sessize alıp dövüşenlere bizim buralarda ancak "centilmen" denir.
Şu Japonlar zarif insanlar vesselam!..
Gaf'let kürsüsü
Konya'da 6 kişinin ölümüyle sonuçlanan kazada otobüs şoförünün yüzde 53 engelli olduğu ortaya çıktı.
Zap'tiye
Aziz Sancar'ın kim olduğunu bilmeyen, Orhan Pamuk'tan "Şair" diye söz eden genç kızımızın Atv'nin yarışması Kim Milyoner Olmak İster'de 50 bin lira kazanması yumruk gibi mideme oturdu.
Ne demiş?
"Dilimizde 'Doğruyu söylemek gerekirse' diye bir kalıp olduğuna göre herkes yalan söylüyor demek ki..." (Atv'deki BBCS dizisinde Cezayir'in sözü)
Yorum Yazın