Sinan Ateş cinayeti sonrası siyaset simsarları bir hareketliliğe girdi. Bu cinayet üzerinden “Siyasi rant olarak ne toplarız?” düşüncesi tek meseleleri oldu. Meseleye “Cinayetin önü-arkası çözülsün, olaylar aydınlansın ve ailesinin yaşadığı acıyı samimiyetle paylaşalım” gözüyle bakmadıklarını, cinayet şebekesi PKK ile olan diyalogları, onun uzantısı HDP ile yaptıkları iş birliği ve ittifakları üzerinden anlayabilirsiniz. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Ahmet Davutoğlu, Meral Akşener ve benzerleri bu sözlerimin muhatabıdır. Meseleyi “Dilencinin keyfi işlek caddede gelir” sözü üzerinden değerlendirecek olursak, bunlar bu cinayet gündemi üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları’nın kurumsal olarak hedef alınmasından memnuniyet duymaktadır. Buradan “Cumhur İttifakı’na nasıl bir darbe vururuz?” peşindedirler. Oy avcılığı, cinayet simsarlığı şeytanlıklarının bir parçasıdır. Bir suçun muhataplığında, suçlular kimse konu onları bağlaması gerekirken, bunlar topyekûn MHP ve Ülkü Ocakları’nı hedef yaparak kara propaganda seferberliği başlatmışlardır. Seçime doğru gidilirken, böyle bir cinayetin tasarlanmasının MHP ve Ülkü Ocakları’nın kurumsal kimliği yanında anılması bile başlı başına cinnet hâlidir. Çünkü MHP ve Cumhur İttifakı hızını almış hedefine doğru koşarken, böyle tasarlanmış bir cinayet kimi meşgul eder ve bu cinayetle ayağına pranga vurulmak istenen kimdir?
Cinayet üzerindeki sis perdesinin kalkması, sebep-sonuç ilişkilerinin ortaya çıkarılması en büyük temennimizdir. İşte o zaman her şey daha sağlıklı yorumlanacak ve taşlar yerli yerine oturacaktır.
Hendek-Çukur olaylarında azmettirdiği PKK’lılara 793 askerimizi, polisimizi şehit ettiren ve onları “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum” diye cesaretlendiren PKK’lı terörist Selahattin Demirtaş’a şeref madalyası takanlar, iktidarlarında onu serbest bırakıp, Türkiye’yi beraber yöneteceklerini söyleyenler için ne Sinan Ateş’in canının, ne de geride bıraktığı acılı ailesinin bir önemi yoktur. Çünkü yüzlerce yetimin, öksüzün ahı zaten HD(P)KK ile iş birliği yapan bunların üzerindedir. O yüzden cinayet simsarlığı dediğimiz budur. Merhum Sinan Ateş’e yıllarca MHP bünyesinde ekmeğinin, aşının imkânını sağlayan, ona Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı gibi büyük sorumluluklar veren ve günü geldiğinde de yolunu ayıran MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yapılan her alçak ima, cinayet simsarlığı için ortaya konan karakter kokuşmuşluğudur. Bir doğru yanına, 99 yalan ve iftira eklenmesinin yegâne sebebi önümüzdeki seçimlere yönelik oy avcılığıdır.
Yoksa merhum Sinan Ateş’in “Zekâdan vergi alınsa Kılıçdaroğlu vergiden muaf olur” ve “Kılıçdaroğlu’nun önlem almadan, HDP ile ittifakı bariz ortadayken, hassasiyetin çok yüksek olacağı belli olan şehit cenazesine katılması bir provokasyon değilse ahmaklıktır” şeklinde tarif ettiği Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu cinayete hassasiyeti olur muydu? Kemal Kılıçdaroğlu’nun “cinayet, ölüm, yetim, öksüz” denkleminde bir hassasiyeti olsa zaten PKK’lı terörist Demirtaş ile HD(P)KK’lılarla ne işi olur ki?
Yoksa merhum Sinan Ateş’in “HDP ile hiçbir pazarlığa oturmadığını söyleyenler vefa borcunu TEMASSIZ ÖDEME ile yapıyor. Ekrem İmamoğlu’nun bu eş hainin gününü kutlaması seçtiği tarafı göstermektedir” diyerek PKK’lı Pervin Buldan ile olan ilişkisine tepki gösterdiği Ekrem İmamoğlu’nun timsah gözyaşı dökmesine şahit olur muyduk? Yüzlerce askerimizin, polisimizin şehit edilmesinde baş azmettirici olan, “PKK’lının cenazesine gitmeyen, acısını paylaşmayan HDP milletvekillerine soruşturma açtırırım” diyen terörist Demirtaş için “Siyasetteki çizgisini çok beğeniyordum” diyen Ekrem İmamoğlu için oy avcılığı ve cinayet simsarlığı olmasaydı Sinan Ateş’in evine taziye adı altında profesyonel kameralarla gider ve alt yazılı videolar çeker miydi?
(Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu ikilisine buradan sormak istiyorum. Tetikçi olduğu söylenen Eray Özyağcı’yı olay yerine getiren ve kaçıran motosiklet kullanıcısı Vedat Balkaya’nın sosyal medyadaki ‘CHP, Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu destek paylaşımlarına’ ne diyorlar acaba? Ya da azmettirici Doğukan Çep'in saklandığı ve yakalandığı otelin işletmecisi olan Gökhan Türkmen'in babası Osman Türkmen’in CHP Üsküdar Meclis üyesi olmasına? Olaya dokununca her yana saçılıyor değil mi?)
Devam edelim…
Yoksa merhum Sinan Ateş’in “Beyler bu vatan size neyledi? Ha Serok, ha Babacan ha... Hepsi bir, hepsi aynı alçak ve karanlık yolun yolcuları... Bir gün bir şehit cenazesinde görmediğimiz bu beyefendiler, PKK’lının leşine taziye yayınlıyor. Kahraman Türk askerinin aldığı her kellede acınızı katlayacağız” dediği Ahmet Davutoğlu’nun bu cinayete ne hassasiyeti olacaktı? PKK’nın Suriye kolu PYD’yi meşru gören, Suriye ve Irak’ta sözde Kürdistan’ın kurulmasını açıkça temenni ettiğini vurgulayan, azmettirici katil terörist Demirtaş’a özgürlük isteyen Ahmet Davutoğlu da bu cinayet simsarlığının bir mensubudur.
Yoksa merhum Sinan Ateş’in "İP zaman kaybıdır, ayıplıdır, arızalıdır, sakıncalıdır. Kandil ve Pensilvanya’nın ileri karakoludur. İP Başkanı’nın Ülkücülere haydut demesi tek kelimeyle kokuşmuşluktur. Ülkücüye haydut demek şerefsizliktir" şeklindeki MHP Lideri Sayın Bahçeli’ye ait sözleri sosyal medya hesabından paylaşarak mesaj verdiği Meral Akşener’in bu cinayetin önü ve arkasına dair bir ilgisi olur muydu?
HDP ile yerel seçim ittifakı yapan, terörist Demirtaş ile kahvaltı hayali kuran, helikopterle Kandil’e gitme düşüncesinde olan ve şimdilerde PKK açılımı için çalışmalarına hız veren Meral Akşener, sadece oy avcılığı ve istismar peşindendir. On binlerce insanın ölümünden sorumlu, geride kalan binlerce öksüz ve yetimin suçlusu bir terör örgütüne bu sıcaklıkta duran Meral Akşener’in timsah gözyaşları aksa aksa Ekrem İmamoğlu’nun timsah gözyaşlarının aktığı havuza akar.
Merhum Sinan Ateş’in ailesi bu oy avcılığının ve istismar girişimlerinin farkında olarak “Acımızı bir siyasi malzeme hâline getirmek, acımız üzerinden siyasi hesaplaşma yapmak isteyenlerden istirhamımız, ellerini vicdanlarına koymaları, acımıza saygı duymalarıdır” çağrısı yanında “Gerek sosyal medyada gerekse bazı internet sitelerinde yer alan katil arayışlarının, hedef göstermelerin kimseye bir faydası yoktur. Sosyal medya bir hüküm yeri değildir. Devletimiz, suçluları tespit edecek ve gereken cezayı verecek büyüklüktedir” açıklamasını yaparak cinayet istismarcılarına gereken mesajı vermişti.
Meral Akşener istismar tiyatrosuna dün yine Sinan Ateş’in ailesine ziyarete giderek devam etmiştir. O haberin hemen altında Demokrat Partili Cemal Enginyurt’a ait geçmiş tarihli bir video vardı. Cemal Enginyurt o videoda “Meral Akşener katildir, Ülkücü katilidir” diyordu.
O videoyu dinleyince, cinayetten kısa bir süre sonra yazdığım “GİRİFT BİR CİNAYETTEN OY AVCILIĞI VE ALÇAK İMALAR” başlıklı yazımda da vurguladığım İP’lilerin MHP’li Konya/Doğanhisar Belediye Başkanımızı pusu kurarak şehit etmeleri bir kez daha aklıma geldi. İP’in belediye başkan adayı ve ailesi MHP’li Belediye Başkanı’nı şehit etti diye, biz de “Meral Akşener katildir, Ülkücü katilidir” mi diyelim?
Biz de onlar gibi “Bu kanlı pusu İP Genel Merkezi’nde tasarlandı” diyerek topyekûn Meral Akşener ve avanesini mi suçlayalım? İhsan Öztoklu’nun da çok küçük iki tane çocuğu vardı. Biz de onlar üzerinden istismar mı yapalım? Elbette biz bu alçaklığı yapmayız. İşlenen suça, suçlunun muhataplığında bakar ve yargının verdiği karar ölçüsünde değerlendiririz. Onu da sağduyulu bir şekilde bekliyoruz.
“Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Oy avcılığı için istismar peşinde koşanların, bir de birçok terör örgütüyle ilişkisine bakınca onların derdinin merhumun ailesiyle acı paylaşmak değil, acıyı siyasi ranta çevirmek olduğu çok net anlaşılacaktır. Çünkü her hâllerinden şeytanlık akıyor.
Yorum Yazın