CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 6 Ekim tarihinde nakliyeci esnafının dertlerini dinlemek üzere Mersin’e gitmişti. Kılıçdaroğlu’na Mersin’de, CHP tabanının İYİ Parti’ye kaydığı aktarılıyor.
İYİ Parti’nin milli meselelerde devletin yanında yer alması, CHP’nin, HDP’nin peşine takıldığı yönünde bir algı oluşturması ulusalcı ve milliyetçi tabanı rahatsız ediyor. CHP seçmeni de PKK’ya ve DEAŞ’a karşı çıkarılan Irak ve Suriye tezkeresine evet denilmesini istiyor. Karabağ’da Azerbaycan’ın yanında olmayı, Libya’da devletinin arkasında durmayı istiyor. Çünkü onlar Kuvay-ı Milliye ruhu taşıyorlar. CHP demek Atatürk’ün partisi demek.
TEZKERE RAHATSIZLIĞI
İYİ Parti, milli meselelerde devletin yanında yer alıyor. Tezkere oylamalarında bunu görüyoruz. CHP’nin Irak ve Suriye tezkerelerine evet oyu vereceği bilgisi varken son anda HDP ile birlikte hayır oyu kullanması, İYİ Parti’yi rahatsız etmişti. Ardından da Kılıçdaroğlu, “Tezkereye evet dersek Cumhuriyet’e ihanet etmiş oluruz” demişti.
Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, tezkereye evet diyen İYİ Parti’yi ve ulusalcı CHP’lileri rahatsız etmişti. CHP tabanı, partisine tepki gösterdiği zaman AK Parti veya MHP’ye geçemiyor ama aynı ittifak içinde gördüğü İYİ Parti’yi tercih ediyor.
Kılıçdaroğlu bunun farkında. Bir süredir CHP tabanının İYİ Parti’ye kaymasını önlemeye çalışıyor. Bunu da İYİ Parti üzerinden yapmayı tercih ediyor. Bence yanlış yapıyor. Çünkü bu tutum İYİ Parti’yi rahatsız ediyor. Bir de madem milli meselelerdeki duruşun nedeniyle CHP tabanı rahatsız oluyor, o zaman sen de duruşunu düzelt. Sorun kökten çözülsün.
ROTAYI HDP’YE ÇEVİRDİ
Ama Kılıçdaroğlu, rotayı tamamen HDP’ye ve Selahattin Demirtaş’a çevirmiş durumda. Cumhurbaşkanı seçilmek için kaderini HDP’ye ve Demirtaş’a bağlamış. Daha önce yapmadı ama eğer cumhurbaşkanı adayı olursa bu seçimde Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edebilir. O nedenle, CHP tarihinde ilk kez PKK tezkeresine hayır oyu veren lider olmayı içine sindirdi.
AKŞENER’İN DENİZLİ MİTİNGİ
CHP tabanından İYİ Parti’ye kaymanın önünü kesmek için, iki partinin “ortak miting” yapacağı haberi yayılıyor. Ama bundan İYİ Parti yönetiminin haberi yok. Lütfü Türkkan olayından sonra İYİ Parti de tabana moral vermek için Denizli’de miting yapma kararı alıyor. Denizli mitinginden sonra CHP’nin de destek verdiği söylentisi yayılıyor.
4 Aralık Cumartesi günü yapılacak Mersin mitinginin kararı açıklandıktan sonra CHP’den İYİ Parti’ye ortak miting yapma teklifi gidiyor. İYİ Parti öneriyi kabul etmiyor. Gerekçelerini dün yazmıştım. İYİ Parti, özellikle de CHP ile HDP fotoğrafının arasına girmekten kaçınıyor.
AĞABEY DEĞİL, EŞİT
CHP kendi tabanına, “İYİ Parti’ye kaymayın, nasıl olsa aynı ittifak içindeyiz. Bu ittifakın lideri ve ağabeyi biziz” havasını vermeye çalışıyor. İYİ Parti ise CHP’nin “ağabeylik” rolü oynamasından rahatsız. Küçük kardeş olmak istemiyor. Onun yerine eşit olmayı tercih ediyor. İYİ Parti, CHP’yi geçmek istediği için ağabeylik rolü yerine eşit olmayı önemsiyor.
İYİ Parti’nin kendi konumunu, kimliğini korumasını doğru buluyorum. Çünkü ittifak kurulacağı ve cumhurbaşkanı adayı belirleneceği zaman büyük ağabeyin dediği değil, eşit ortakların aldığı karar geçerli olmalı.
AK PARTİ’NİN SİYASİ TARİHİ VE EROL OLÇOK
15 Temmuz gecesi uzun çabalar sonucunda Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’a ulaşmıştım.
Meğer o sırada halen firari olan darbeci Özel Kalem Müdürü Tevfik Gök, Fikri Işık’ı derdest etmek için makam katında bakanı arıyormuş.
Fikri Işık konuşurken bir ara, “Allah Allah” dedi. Sesi gitti. İtiraf edeyim o anda darbeciler bakanı almaya geldiler diye düşündüm.
Ben, “Sayın bakanım orada neler oluyor?” derken:
“Erol Olçok ölmüş” dedi. Bir süre sustuğumuzu hatırlıyorum.
Fazla zaman geçmedi Erol Olçok’un darbeci hainlere direnirken, oğlu Abdullah Tayyip’le birlikte şehit olduğunu öğrendim.
Bunu söylemek zordur ama Erol Abi’ye de ancak şehadet yakışırdı.
En son 1 Kasım seçimlerinin olduğu gece AK Parti Genel Merkezi’nde birlikteydik. Balkona çıkmış, partinin önündeki coşkulu kalabalığa bakıp ”Bu millet adammış. Bir defa daha anladım” demişti.
Kardeşi Cevat Olçok’un ağabeyi Erol Olçok hakkında hazırladığı kapsamlı kitabı okurken hatıralar hücum etti.
Cevat Olçok sadece bir vefa kitabı hazırlamamış. Aynı zamanda ustası olan Erol Olçok’u anlatırken aynı zamanda AK Parti’nin siyasi tarihine ve seçim kampanyalarına da ışık tutmuş.
PARTİ İSİMLERİ
Erol Olçok sokağın dilini, siyasetin mesajlarını halka anlatan bir kampanya ustasıydı. Ama onu öyle büyük bir maharetle yapardı ki AK Parti onun boşluğunu bir türlü dolduramadı.
AK Parti’nin siyasi tarihi dedim ya, partinin kuruluşunda AK Parti dahil 6 parti ismi çalışılmış. AK Parti hakkında ise 6 ayrı logo çalışması yapılmış.
Milli Atılım Partisi için iki ayrı logo çalışması yapılmış. Aydınlık Yarınlar Partisi, Yeni Ufuk Partisi ve Beyaz Parti isimleri de düşünülmüş. Sonunda AK Parti’de karar kılınmış.
SEÇİM ŞARKISI
Erol Olçok’un çok iyi bir müzik kulağı vardı. Bu birikimi AK Parti’nin seçim müziklerinde de kendini gösteriyordu. Miting meydanlarını kıpır kıpır eden seçim şarkıları yapardı. Hiç unutamadığım seçim şarkılarından biri, “Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz” parçasıydı. Ama ilginç olanı, seçim kampanyasını yönetecek ekibe dinlettiğinde beğenilmemiş. Morali bozulmuş. Ama sonunda seçim müziği olmuş. İyi ki de olmuş. Bence gelmiş geçmiş en iyi seçim şarkılarından biridir.
Bu vesile ile Erol Olçok ve Abdullah Tayyip başta olmak üzere demokrasiyi yaşatmak için hayatını veren 15 Temmuz şehitlerini rahmetli anıyorum.
Yorum Yazın