Kayınpederim rahmetli Hüdai Oral, köklü bir CHP’li ailenin üyesiydi.
Beş dönem CHP milletvekilliği yapmıştı.
Babası CHP’nin tek parti dönemi Denizli il başkanıydı...
Ayrıca 1950 öncesi milletvekiliydi.
Kızının Adnan Menderes hayranı, koyu Demokrat Partili bir ailenin sonradan solcu olmuş oğluyla evlenmesini son derece normal karşılamıştı.
Hüdai Oral 1961 yılında kurulan İsmet İnönü hükümetinin en genç bakanıydı.
İnönü onu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak görevlendirmişti.
O güne kadar öyle bir bakanlık yok...
Hatta “Paşa seni kömür bakanı yaptı” diye dalga geçmiş arkadaşları.
*
MTA (Maden Tetkik Arama), TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ve başka bazı kuruluşlar ona bağlanmış.
Göreve başlarken bazı CHP’liler “Aman dikkat et bu kuruluşlarda iki takunyalı kardeş var. Sakın onları orada tutma” demişler.
Kastettikleri de rahmetli Turgut Özal ile Korkut Özal’mış...
*
Gerisini, tek parti döneminden beri CHP’li olan kayınpederimin ağzından aktarayım:
“Gittim o kuruluşlardaki insanlarla konuştum. Sordum soruşturdum. Yaptıkları işlere baktım. İşini en iyi bilen, en iyi yapan, en iyi eğitimli, en çalışkan insanlardan ikisi onlardı. Tabii ki onlarla çalıştım...”
*
O iki “takunyalı” sonraki yıllarda bu ülkeye çok büyük hizmetler yaptı...
Turgut Özal siyasi hayata atıldığında ise Türkiye tarihinin en parlak dönemlerinden biri olan “dört eğilim” zihniyetini reform enerjisine dönüştürdü.
Sağcı, solcu, ülkücü, dinci, başı secdeye değmiş değmemiş demeden bu ülkenin en başarılı evlatlarını liyakatlerine göre görevlere getirdi.
Türkiye, ekonomide tarihinin en büyük zihniyet devrimini işte “melez liyakat” anlayışı ile gerçekleştirdi.
İşte ben bu “melez” Türkiye’yi özlüyorum...
O DA SOLCU BİR GAZETECİ OLARAK BENİ AKREDİTE ETTİ
KEBAN Barajı’nın temelini bakan olarak kayınpederim Hüdai Oral atmıştı.
Açılışı ise Özal’ın başbakanlığı döneminde yapıldı.
Özal, açılış törenine onur konuğu olarak rahmetli kayınpederim Hüdai Oral’ı da davet etti...
Ve kadere bakın ki, solcu bir öğretim üyesi olarak Hürriyet’in Ankara bürosu şefliğine getirildiğimde Özal’ın en fazla güvendiği gazetecilerden biri ben oldum...
Solcuymuş şuymuş demedi... Beni akredite etti ve hep adil davrandı bana.
SEÇİM KAZANMANIN SOUND’U BUYSA KAYBETMENİN SESİ NEDİR
Demek ki siyasetin de bir sound’u, fon müziği varmış.
AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz, “Mersin Akdeniz Belediyesi’ni bağırta bağırta aldık, büyükşehiri de kanırta kanırta alacağız” dedi.
Doğrusu “Bağırta bağırta” lafını erkeklerin ağzında hiç sevmem, kadında sevmem için de bir nedenim yok.
Asıl tuhafıma giden şu.
Demek ki seçim siyasetinde kazanmanın bir fon müziği varmış.
Bağırta bağırta kazanmak...
Mantıken düşünürsek kaybetmenin de bir sesi olmalı değil mi...
Mesela Mersin Büyükşehir’de...
İstanbul, Ankara’da...
Acaba o kaybetme nasıl bir sestir...
İkisinin nüfusunu üst üste koyarsanız...
Gök gürültüsü, şimşeklerin yağması, gökyüzünün delinmesi gibi bir sound olmalı değil mi...
En doğrusu seçimi kazanmanın da kaybetmenin de en güzel sesinin altın bir sükut olduğunu kabul etmek.
Yani demokrasinin sesi...
JANTİ FRANSIZ MASKÜLENİ ÖLDÜRÜCÜ BİR DARBE ALDI
PARİS’te hayatının altı yılını geçirmiş bir erkek olarak söylüyorum...
Çoğu insan Fransız erkeğini dünyanın en janti erkeği olarak bilir...
Ama aslında Fransa bir “maskülenlik vahasıdır”...
Bütün dünya MeToo hareketi ile sarsılırken, Fransa’nın maskülenlik surlarında kimse delik açamamıştı...
Sonunda o delik açıldı... İçişleri Bakanlığı’na tecavüzle suçlanan birinin getirilmesi bardağı taşıran son damla oldu ve kadın sokağa çıktı.
Böylece sinema sektöründen sonra siyaset de MeToo hareketinin etki alanına girdi.
Anlayacağınız janti Fransız erkeği imajı öldürücü bir darbe aldı...
DİZİ
KİLL BİLL ARTI THELMA VE LOUİSE ARTI FARGO TADINDA BİR GENELEV DİZİSİ
EVET böyle bir film isterseniz...
Yani Tarantino artı Ridley Scott artı Coen kardeşler...
Hatta biraz Guy Ritchie de ekleyebilirsiniz..
Üçü, dördü bir araya gelmiş...
Ve bir dizi yapmış....
Üstelik öyle aşure falan da olmamış...
Bayağı bayağı hepsinin güzel çizgilerini alıp harmanlamış bir dizi isterseniz...
İşte size “Sky Rojo”...
“Kızıl Gökyüzü”...
Bir İspanyol dizisi....
Streaming platformlarına kondu...
Meraklısına kaçırmaması için küçük bir tanıtım “teaser”ı yapayım.
AMR DİAB’IN BU ESKİ ŞARKISINI BAHARIN YENİ ŞARKISI YAPTIM
DÜN size Mısırlı şarkıcı Amr Diab’ın eski bir şarkısını yazmıştım.
Adı “Nour El Ein”...
Bugün yine yazıyorum, çünkü geçen pazar gününden beri bu şarkıya taktım.
Kesin bu baharın yeni şarkısı olarak dinleyeceğim...
Akordeonuyla, ritmiyle, şahane bir Doğu Akdeniz ve İskenderiye rüzgârını Ege’ye bana kadar getiriyor..
Benim gibi Ege mevsimini açmaya hazırlanıyorsanız, iskele listelerinize alın derim.
TEASER
BİR KÜBALI, BİR LGBT, BİR BURJUVA, ÜÇ KADIN ERKEK MAMAYI ÖLDÜRÜRSE
DİZİ, genelevde çalışan üç kadının, mekânın acımasız patronuna karşı başlattığı savaşı anlatıyor...
Bir İspanyol, yüzde 100 yeni Amerikan kültürüne ve kültüne ait bir filmi nasıl yapabilir diye sorarsanız...
Vallahi de billahi de yapmış....
Fondaki rock müzik parçaları ile...
Oyuncu seçimindeki başarı ile...
“Freak” karakterlerle...
Acayip küfürlü ve cool diliyle...
Görüntülerdeki çekiciliği ile...
Mükemmel bir karışım....
Size şunu söyleyeyim...
İspanya yeni streaming teknolojisinin en büyük kazananı olma yolunda hızla ilerliyor...
Çöp diziler de yapıyor...
Böyle kült diziler de...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Yorum Yazın