Milletvekili listeleri 9 Nisan’da YSK’ya teslim edilecek.
Ondan sonra artık tek yol seçim.
Milletvekili listelerinin hazırlanmasında iktidarın da muhalefetin de işi kolay değil.
6’lı Masa’nın seçim işleri başkanları bugün çalışmalarını tamamlayıp liderlere sunacaklar. 6’lı Masa’da listeler konusundaki kriz devam ediyor. Bu yazıyı yazdığım saate kadar DEVA Partisi’nin 20 milletvekilliği talebi karşılanmamıştı.
İNCE TAKTİĞİ BABACAN’A
Kılıçdaroğlu, CHP’deki rakiplerine uyguladığı taktiği bu kez Ali Babacan’a karşı uyguluyor. Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’yi bu taktiklerle devre dışı bırakmıştı. Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını bu yöntemlerle engellemişti.
Kılıçdaroğlu’nu hafife alan hata yapar diye boşuna demiyorum.
İMAMOĞLU’NA DA UYGULAMIŞTI
Ekrem İmamoğlu’nu hem cumhurbaşkanı adayı yapmadı hem de seçim kampanyasında meydan meydan gezdirip kendi lehine propaganda yaptırıyor. Dün de Kılıçdaroğlu ile birlikte Trabzon’daydı.
TAKTİĞİ ÇÖZDÜM
Kılıçdaroğlu’nun taktiğini çözdüm. Kriz anında görüşmüyor. Zamana yayıyor. İş işten geçtikten sonra ise görüşmesine gerek kalmıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun istediği oluyor.
Şimdi aynı kural başta Ali Babacan olmak üzere diğer liderler için işliyor. Dikkat ederseniz milletvekili listeleri üzerinde çalışılmaya başlandıktan sonra Kılıçdaroğlu diğer liderlerle bir araya gelmiyor. Elbette ki bu böyle devam etmeyecek. Seçim işleri başkanları çalışmalarını tamamlayınca sıra liderlere gelecek. Ama bu kez diğer liderlerin değil Kılıçdaroğlu’nun eli güçlü.
ADAM BİZİ SATTI
Milletvekili listeleri çıkınca, “Adam bizi sattı” sözünü çok işiteceğiz. Çünkü gelen bilgilere göre diğer partiler hayal kırıklığı yaşayacaklar.
SOL DEĞİL SAĞ
Kılıçdaroğlu’na haksızlık etmek istemem. Onun da zorlukları var. Bir yandan CHP’lilere yer vermeye çalışıyor diğer yandan ittifak partilerini listelere yerleştirmeye çalışıyor. Bana gelen bilgiler CHP listelerinin sol değil sağ ağırlıklı olacağı yönünde. CHP’den laik ağırlıklı değil, muhafazakâr eksenli bir liste çıkarsa şaşırmayın.
CUMHURBAŞKANI’NIN TORUNLARINA BEDDUAYI NASIL SAVUNDU
BU yaşıma kadar çok şey gördüm ama bu kadar nefreti ilk kez gördüm.
Tülay K. isimli kadının sokak röportajında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretinden söz ediyorum. İzlerken kanım dondu. Hadi Tayyip Erdoğan’a düşmansın. Torunlarından ne istiyorsun?
SINIRSIZ NEFRET
O nasıl bir nefretmiş böyle. Sadece Erdoğan değil, sadece torunları değil, ona oy verenleri dahi hedef alan bir kin ve nefret. “Allah Tayyip’in soyunu, sopunu neslini yok etsin. Ona oy verenler de 15 Temmuz’da ölen askerlerin kanında boğulsun. O Tayyip kendi torunlarına gözü gibi bakıyor ya, o torunlarını parça parça Allah mezara koydurmayı nasip etsin” diye beddua ediyor.
İFADESİNDE NE DEDİ
İnsanlığın bittiği yer işte burası.
Tülay K. ifadesinde, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Kadıköy’de gezerken bana mikrofon tuttular. Orada röportaj yapılıyordu. Bana da mikrofon tuttular. Ben tansiyon ve şeker hastasıyım. Ayrıca beyne giden damarım tıkalıdır. Bunlara ilişkin her gün ilaç kullanıyorum. Bir anda şuurum gitti, öfkelendim. Ben daha önce de psikiyatrik tedavi oldum. İntihara teşebbüs ettim. Beni polisler tutmuştu. Çözümleme raporunda belirtilen sözleri sarf ettim fakat o anki öfkeyle böyle konuştum” demiş. Pişman olduğunu ifade etmiş, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış.
8 MART’TA ÇEKİLMİŞ
Dikkatinizi çekti mi? Röportaj 8 Mart tarihinde yapılmış. Yani yeni değil. Peki röportajı yapan kanal bunu niye şimdi servis etti? Kanal bir açıklama yaptı. Hiç inandırıcı değil. Canlı yayın kazası olsa hadi olur dersin ama sen 8 Mart’ta çekmişsin. Bir aya yakın bir süredir elinde. Kadının ne konuştuğunu biliyorsun. Tam seçim havasına girilince servis ediyorsun? Bence bu işte hiçbiri masum değil.
BU NEYİN KİNİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, Tülay K. isimli kadının bedduası karşısında sessiz kalamamış. “Bu neyin nefretidir?” diye soruyor.
Selçuk Bey, neyin nefreti anlatayım mı?
MENDERES’E YAPMIŞLARDI
Menderes’ten de aynı şekilde nefret ediyorlardı.
Menderes idam edildikten 1 gün sonra evinin kapısı çaldı. Bir görevli geldi. Berin Menderes’e, idam yaftasını kapıya asmak zorunda olduğunu söyledi. İdam yaftası 1 hafta boyunca Menderes’in Tahran Caddesi Arman Apartmanı’ndaki kapısında asılı kaldı.
CELLADIN PARASI İSTENDİ
Ama yetmedi. Bu kin öyle bir kindi ki... Birkaç gün sonra bir görevli daha geldi. Kapıyı Berin Hanım açtı. Bu kez idam ipinin parasını istiyorlardı. Sadece ipin parası istenmiyordu. Menderes’i asan celladın parası, idam ipinin parası, kefen parası, bir de yediği yemeğin parası. Darbeciler cömertlik yapıp sehpanın parasını istememişti. Menderes’in ailesi, cellat parası olarak 150 lira ödedi.
KANIM DONDU
Bunu yazarken de, o kadının röportajını izlerken de kanım dondu.
Bu nasıl bir nefretmiş böyle?
DEVRİM’İ ENGELLEDİLER TOGG’U ENGELLEYEMEDİLER
KILIÇDAROĞLU, Togg için “Hani oturdular, büyük gösteriler yaptılar, işadamları bir araya geldi. Bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları bir araya geldi. Otomobil üretiyoruz dediler. Nerede?” diye sormuştu ya, o nedenle Togg üretildiğinde Kılıçdaroğlu’na da bir tane hediye edilsin demiştim.
Önerim geçerli.
ERDOĞAN OLMASAYDI
Devrim otomobilini engelleyenler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliği sayesinde Togg’u engelleyemediler. Aynen ‘milli muharip uçağı’nı, İHA’ları, SİHA’ları, ‘insansız savaş uçağı’nı engelleyemedikleri gibi.
Türkiye’nin ilk yerli ve milli otomobili Togg artık yollarda. İlk sipariş veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aracı teslim edildi. Hedef yeni Togg’lar olmalı. Togg’u yeni markalar takip etmeli.
FARUK ÖZLÜ’YE VEFA
Bu vesile ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı olduğu dönemde Togg için gerekli altyapının hazırlanmasında, ekibin oluşturulup yola çıkılmasında çok büyük emeği olan Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü’nün de hakkını teslim etmek istiyorum.
Yorum Yazın