Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabine toplantısından sonra cemevleriyle ilgili açıklamasının üzerinde pek durulmadı. Erdoğan, “Bugünkü kabine gündemimizde talimatımızla ülkemizin 58 ilindeki 1585 cemevi ziyaret edilerek hazırlanan kapsamlı bir çalışmayı da görüştük” dedi.
En son İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tunceli’de cemevini ziyaret ederek dedelerle sohbet etmişti. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş da cemevini ziyaret etmişlerdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanı Ali Arif Özzeybek’in cemevlerini ziyaretleri ise HDP’lileri rahatsız etmiş, konuyu Meclis’e taşımışlardı.
AK Parti cemevlerini oy hesabı ile ziyaret etmemeli. Çünkü bu samimi olmaz. Ama Türkiye’nin sosyal barışı ile din ve vicdan hürriyeti açısından konuya yaklaşılmalı. Geçmişte Türkiye’yi mezhep temelli olarak bölmek isteyenler Alevi-Sünni çatışması çıkarmak istemişlerdi. Çorum, Sivas ve Kahramanmaraş olayları yaşandı. Yaşanan onca acılara, katliamlara rağmen Aleviler ülkelerine olan bağlılıklarından en ufak bir taviz vermedi.
NELER YAPILACAK?
Bir dönem Alevi çalıştayları yapan ama bunu sonuca ulaştıramayan AK Parti, bu kez farklı bir yöntem izliyor. O da hak temelli bir açılım.
1)Cemevlerinin ibadethane sayılması talepleri söz konusu. Ama kabinedeki eğilim cemevlerinin ‘Kültür Merkezi’ statüsüne kavuşturulması yönünde.
2) Cemevlerinde görevli olan dedelere maaş bağlanması.
3) Cemevlerinin elektrik ve su giderlerinin devlet tarafından karşılanması.
Cemevleriyle ilgili çalışma başlatıldı. Çapı ne olur bilemem ama Türkiye’nin huzuru için yerinde bir adım atılıyor.
YANLIŞA YANLIŞ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın AK Parti grubunda izlettiği videoda Kılıçdaroğlu’nun Çubuk’ta linç girişimine maruz kaldığı olaylardan görüntüler kullanılmış. Çubuk’taki şehit cenazesindeki saldırı büyük bir provokasyondu. Türkiye büyük bir badire atlattı. CHP Genel Başkanı, şehit cenazesinde linç edilmek istendi. Ama o saldırının asıl hedefi demokrasimiz ve iç huzurumuzdu. O nedenle Kılıçdaroğlu’nun linç görüntülerinin kullanılması tek kelime ile yanlıştı.
KILIÇDAROĞLU’NUN CUMHURBAŞKANLIĞI HESABI VE HDP
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bugün CHP’lilerden bol bol Atatürk’le ilgili konuşmalar dinleyeceğiz. Ama artık CHP’nin Atatürk’le yüzleşmesinin zamanı geldi. Atatürk’ün CHP’si nere, HDP’nin peşine takılan Kılıçdaroğlu’nun CHP’si nere...
Hasta yatağından kalkarak Hatay’ın Anavatan’a katılmasını sağlayan Atatürk, TSK’nın Irak ve Suriye’de PKK-YPG ve DEAŞ’a karşı kurduğu üsleri terk etmesi için oy kullanır mıydı? Peki şimdiye kadar Irak ve Suriye tezkerelerini destekleyen CHP, şimdi niye HDP ile birlikte hareket etti? Neden ret oyu kullandı?
CUMHURBAŞKANLIĞI HESABI
CHP açısından bu bir kırılma noktasıydı. Değişen tek şey, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı hesabıydı. Cumhurbaşkanı seçilmek için bütün umudunu HDP’ye bağlayan Kılıçdaroğlu, şahsi ikbali uğruna HDP ile aynı doğrultuda oy kullandı.
KABUL EDİLMESE NE OLURDU?
Eğer tezkere AK Parti, MHP ve İYİ Parti oylarıyla kabul edilmeyip CHP ve HDP’nin istediği şekilde reddedilse ne olurdu?
IRAK’TA
1)Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra 1992 yılından beri Irak’ın kuzeyindeki üslerimizde konuşlu askerlerimiz PKK ile amansız bir mücadele veriyorlar. Başika Kampı başta olmak üzere üslerimizde görevli olan askerlerimiz PKK’nın Türkiye’ye sızmasının önünde en büyük engeli oluşturuyor. Eğer tezkere kabul edilmeseydi Türkiye, 1992 yılından beri bulunduğu Irak topraklarını terk edecek, Mehmetçik’ten boşalan üsler PKK’nın eline geçecekti.
SURİYE’DE
2) Suriye’deki içsavaş nedeniyle oluşan kaos ortamını fırsat bilen PKK-YPG ve DEAŞ sınırımız boyunca terör koridoru oluşturmuştu. ABD’nin desteklediği PKK-YPG ise Türkiye-Suriye sınırında kontrol ettiği bölgede oluşturduğu terör koridorunda “Garnizon Devlet” ilan etmek için hazırlıkları yapıyordu.
3) PKK-YPG ve DEAŞ’ın Suriye sınırımızdan geçerek gerçekleştirdiği canlı bomba ya da bombalı araç saldırıları sonucunda Hatay Reyhanlı’da, Suruç’ta, Ankara Garı’nda, Gaziantep’teki kına gecesinde, Ankara’da Mesnevi Sokak ve Kızılay Güven Park’ta, İstanbul’da Sultanahmet’te ve İnönü (Vodafone) Stadı önünde canlı bomba ya da bombalı araç saldırıları gerçekleştirildi yüzlerce insanımız feci şekilde hayatını kaybetti. Reina baskını, Atatürk Havalimanı’nda intihar eylemleri gerçekleştirildi.
TERÖR KORİDORU PARÇALANDI
4) PKK-YPG ve DEAŞ’a karşı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarını gerçekleştirildi. Sınırımızda oluşturulmak istenen ‘PKK garnizon devleti’ hayallerine son verirken, terör koridorunu da parçalamış olduk.
SINIR KONTROLÜNÜ SAĞLADIK
5) PKK-YPG ve DEAŞ’ın büyükşehirlerimizi hedef alan bombalı saldırılarını önlemek için Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile Suriye’de Azez’in, Afrin’in, Cerablus’un, El Bab’ın, Resulayn’ın, Tel Abyad’ın kontrolünü ele geçirerek sınırımızda güvenli bir hat oluşturduk. Böylece PKK-YPG ve DEAŞ’ın sınırımızı geçip Türkiye’de bombalı eylemler yapmasını engelledik.
6) Tezkere reddedilse boşalttığımız bu bölgelere PKK-YPG ve DEAŞ yerleşip Türkiye’ye yönelik bombalı eylemlerine başlayacaklardı.
18 AY’A ‘EVET’ DEDİ
7) CHP, Irak ve Suriye tezkeresinin süresi iki yıl olduğu için ret oyu verdiğini belirtti. Oysa 20 Aralık 2020’de Afganistan’daki Türk birliğinin görev süresinin 6 Ocak 2021 tarihinden itibaren 18 ay süreyle uzatılmasına evet oyu kullandı.
YABANCI ASKER MADDESİ VARDI
8) Yabancı asker maddesi gerekçesi ise tamamen yanlış. Çünkü CHP’nin ret oyu verdiği tezkere, bir yıl önce çıkarılan tezkerenin birebir aynısı. Sadece yıl farkı var. Orada da yabancı asker maddesi yer alıyor. Sadece o değil, 2015 yılından bu yana çıkarılan altı Suriye tezkeresine CHP evet oyu vermiş, hepsinde de yabancı asker maddesi yer alıyor.
ABDULLAH GÜL SAVUNMUŞTU
9) CHP’li Özgür Özel, geçmişte de AK Parti’nin ret oyu verdiği tezkereleri saydı. O günkü tutanakları tek tek inceledim. 10 Ekim 2001 tarihli Afganistan tezkeresine AK Parti ret oyu vermiş. AK Parti adına Abdullah Gül konuşma yapmış. ABD’nin, 11 Eylül’de ikiz kulelerin vurulmasının intikamını almak üzere BM kararı olmadan Afganistan’ı işgal etmeyi planladığını belirtip Türkiye’nin asker göndermemesi gerektiğini savunmuş. ABD, 20 yıl önce El Kaide ve Taliban’la savaş için girdiği Afganistan’ı Taliban’a teslim ederek çıktı.
ÇEKİÇ GÜÇ’E KARŞI ÇIKTI
25 Aralık 2001’de AK Parti Çekiç Güç’ün görev süresinin uzatılmasına karşı çıkıyor. AK Parti’nin görüşlerini yine Abdullah Gül açıklıyor. Türkiye topraklarında konuşlu olan Çekiç Güç’ün PKK’ya yardım ettiğini ve Türkiye’yi bölmeyi amaçladıklarını savunuyor.
Kılıçdaroğlu’nun ortak cumhurbaşkanı adayı yapmak istediğinin Abdullah Gül olduğunun altını çizmekle yetineceğim.
28 Haziran 2001 tarihinde de yine Çekiç Güç’ün görev süresinin uzatılmasıyla ilgili tezkerenin oylaması yapılıyor. Ama AK Parti 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulduğu için o görüşmede Fazilet Partisi yer alıyor ve Çekiç Güç’e karşı çıkıyor.
AK Parti, Çekiç Güç’e ret oyu vermekle yanlış yapmadı. İktidar olunca Çekiç Güç’ün görev süresini uzatmadı.
Yorum Yazın