Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Mail: shjbjdsk@hotmail.com

Canlı Şehit öldü!

Yok yok, bir imla hatası olmadı ya da sehven yanlış yazılmadı!

Tamı tamına, tıpkısının aynısı "Canlı Şehit" imiz öldü!

Aslına bakarsanız, bu ismin nereden geldiğini ya da bu isim kendisine neden konduğunu, kendisinin anlatmasını çok isterdim!

Hatta, kimselere yalvarmadığım kadar yalvardım ama konuşturamadım!

Bana kalırsa isminin başına, "ketum" kelimesi de konmalı!

Zalim 12 Eylül cellatları bile, konuşturtmadı onu!

Tüm suçlamaları kabul ettirmek için neler yapılmadı da bir, "Ben yaptım dedirtemediler!

Sadece kendisine mi...?

İdeolojik kimliği bir yana, insan hikayesi olarak yaşadıklarını anlatmış olsaydı, ne tiyatro oyunları ne sinema filmleri, televizyon dizileri yapılmazdı ki!

Düşünsenize, idam cezası alıyorsunuz ve cezanız onaylanıyor!

İdamı beklerken, Mamak Askeri Cezaevi'nden, sizinle aynı idam cezası onaylanmış arkadaşınızla, firar ediyorsunuz!

Lakin, arkadaşınızı memleketine gitmemesi için ısrarla ikaz etmenize rağmen, hasrete dayanamayıp, yüreğine uyup memleketine giden Mustafa Pehlivanoğlu yakalanıyor ve 7 Ekim 1980 tarihinde, "Bir sağdan bir soldan..." denilerek idam ediliyor!

Ah, İsa Armağan ağabeyim, ah!

Bari, İran yıllarını anlatsaydın!

Daha sonra, Avrupa'da geçen yıllarının bizzat şahidiyim...!

Son zamanlarında neler yaşadığını, nasıl yaşadığını da yazmayacağım!

Sağ olsaydı, buna fena kızardı!

Biliyorum siz hala, "Canlı Şehit" ismine takılı kaldınız!

Buca Cezaevi'nde idam edilen şehitlerimiz Halil Esendağ, Selçuk Duracık'ın hayatlarını anlatan ve benim 1988-1996 yılına kadar Anadolu ve Avrupa'da sahnelediğim, "Kırılan Güller" isimli tiyatro oyununun yazarı Sayın Mehmet Karanfil koymuş, "Canlı Şehit" adını!

Buyurun!

"O, ülkücülerin idamdan kurtulan bir canlı şehidi gibiydi...

Ailece nice bedeller ödedi...

Nice acılar yaşadı...

Ama vefasızlığa sitemi vardı,"Mustafa Pehlivanoğlu kardeşimle beraber idam edilseydim, mezarıma gelip, beni de ülkücü şehidimiz diyerek anarlar, baş ucumda dua okurlardı...!

Şimdi ne arayanın var, ne soranım.." dediğini hatırlıyorum.

Davasına kendini adayana ilgisiz, vefasız kalan bir hareket, yolunu istikametini kaybeder.

Rahmetlinin cenazesi, binlerce ülküdaşının omuzlarında kaldırılmalıydı...

Milliyetçi camia, vefasızlık gerçeğini telafi etmeden, ne başarı kazanabilir ne de gelecek nesillere bir eser bırakabilir.".

İşte, şimdi anladım senin neden konuşmadığını!

Konuşsan anlatsan da biz seni anlayamaz, anlatamazmışız ki!

Biz kim miyiz?

Ben de dahil, bizim kimliğimiz kaldı mı ki isim istiyorsunuz ?

Bizi bir tarafa atın, hatta bizim diyeceklerimize kulaklarınızı kapatın, bizi yanınızdan kovun!

Gerçek olan şu ki, "Canlı Şehit" öldü!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar