Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Çanakkale öyle geçilmez, böyle geçilir

Bundan tam 7 yıl önce bugün bu köşede şöyle yazmıştım:
"Bugün şanlı tarihimizin en önemli yıldönümlerinden biri. Çanakkale Deniz Zaferi, 'dalya' diyor...
Bundan tam bir asır önce 'medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın' toplama donanması, Çanakkale'nin lacivert sularına ebediyen gömülmüştü. Anafartalar Cephesi Komutanı Mustafa Kemal ve onun kahraman, inançlı, gözü pek ama vicdanlı silah arkadaşları sayesinde... 215 kiloluk mermiyi insanüstü bir güçle kaldırıp top namlusuna yerleştiren Koca Seyit, ilk askeri uçaklarımızın pilotları Üsteğmen Ali Rıza Bey, Yüzbaşı Salih Ekrem ve Nusret mayın gemisinin kaptanı İsmail Hakkı Bey ile yazdık bu destanı... Sadece onlar mı? Sıksak şüheda fışkıracak olan o topraklara düşen ama bir mezar taşı bile bulunmayan onca adsız kahramanın asil kanı mürekkep oldu o destana...
Peki onlara borcumuzu yeterince ödeyebildik mi? Hiç sanmam...



Keşke iz bırakmayan onca yerli Çanakkale filmi yerine, bir tane adam gibi film yapıp bugün dünyanın dört bir köşesinde galasını yapacağımız, o kahramanlara layık bir filmimiz olsaydı... Keşke, aklımızda hâlâ eloğlunun çektiği ve adını 'Gallipoli' koyduğu o filmin muhteşem kareleri olmasaydı. Keşke, Çanakkale Limanı'nda zaferin sembolü, bahriye gazisi Nusret mayın gemisinin sonradan yapılan replikası değil de aslı sergileniyor olsaydı... Keşke, silahlı kuvvetlerimizin ilk savaş uçağı olarak Çanakkale Savaşı sırasında yaptığı zorlu keşif görevleri ile zafere büyük katkı sağlayan, o koyun derisinden kanatları olan kırmızı uçağı da bir müzede koruyabilseydik... Keşke, sırf o şehitlikte vatan için kucak kucağa yatan Türk Mehmet ile Kürt Hasan'ın hatırasına saygı için bile olsa bugün omuz omuza bir halay çekebilseydik...
Keşke Boğaz'ı karayolu ile geçecek Çanakkale Köprüsü'nü şu 100'üncü yıl kutlamasına yetiştirebilseydik... Keşke Çanakkale Deniz Zaferi, lastik firmasının reklam malzemesi olarak kalmak yerine, ürettiğimiz lastikleri taktığımız, yüzde 100 Türk malı bir otomobille, 100'üncü yılda Çanakkale'ye kuracağımız köprünün üzerinden bir yakadan diğerine geçiyor olsaydık gururla... 'Çanakkale öyle geçilmez, böyle geçilir' diyerek..."
7 yıl sonra bugün, duam kabul olduğu için nasıl mutlu, nasıl gururluyum anlatamam. Artık Çanakkale'de ikinci bir zafer anıtı yükseliyor. Bu seferkinin bir ayağı Asya'ya, diğeri Avrupa'ya basıyor. Bu yaz Altınoluk'a uçağa binmeden, ama mutluluktan uçarak gideceğim inşallah... Dudaklarımda Atatürk'ten Erdoğan'a, Koca Seyit'ten, İsmail Hakkı Bey'e dualarla...
Bu anıt köprüye inanan, emek veren, kanını, terini akıtan herkese minnetle...

Vagon dansı müstehcen bulununca
Yeniler hatırlamaz ama bizim jenerasyon, şarkıcı Rüya Ersavcı'yı iyi tanır. Özellikle de "İstemiyorum Baba" mutlaka hatırlarındadır. Ersavcı'nın şöhretini perçinleyen ise 1991 yılında Eurovision Türkiye Elemeleri'ne katıldığı ama temsil için seçilemediği "Turkish Delight" adlı şarkıydı.
Ünlü şarkıcı, geçenlerde konuk olduğu Michael Kuyucu'nun Youtube'da sürdürdüğü Müzik Habercisi programında o günleri anlatırken, yıllarca gizlenen bir skandalı da ifşa etti. Michael Kuyucu, Rüya Ersavcı'ya Eurovision elemelerinde yarıştıkları "Turkish Delight" adlı şarkıda o dönem favori oldukları halde Türkiye finallerinden elenmeleri hakkındaki görüşünü sorduğunda şok bir yanıt aldı:



"O dönem o şarkıya büyük bir haksızlık yapıldı. Biz orada kızlarla arka arkaya dans ediyorduk. Ona 'vagon dansı' dediler ve müstehcen buldular. Ama çok enteresandır ki bunu müstehcen bulan da daha çok İstanbul jürisi oldu. Onlar bize ya sıfır, ya da 1 puan verdiler. Diyarbakır'dan ise 9 puan geldi. Çok üzüldük böyle düşünmelerine, hele ki İstanbul jürisinin böyle düşünmesine çok çok üzüldük."

Ne demiş?
"Kıtlık zamanında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür." (İbn-i Haldun)

Gaf kürsüsü
"Rahmetli Müslüm Baba gibi bazen diyorum ki, batsın bu dünya..." (İP Genel Başkanı Meral Akşener, Müslüm Gürses ile Orhan Gencebay'ı karıştırıyor)

Zap'tiye
Güneş enerjisini bedava kullanıp duruyoruz da, yarın bir gün uzaylının biri gelip faturayı burnumuza dayarsa ne yaparız?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar