Sıcak bastırdı, çok kişi tatilde, bayram trafiğinin eziyeti bir yana "geleneksel boğulma haberleri" de revaçta...
Bu yıl deniz kıyısı dramına bir de seller eklendi.
"Can pazarı", "öldüren serinlik", "bayrama gölge düştü" gibi yaratıcı başlıklar da atılıyor.
Çok fazla çeşitleme yapılamıyor, ne de olsa konu kısır hem de üzücü.
Kimsenin fazla üzüldüğü de yok tabii, "vah vah" deyip geçiyorlar.
Eskiden "Gelinliğini giyemeden gitti" başlığı revaçtaydı, şimdi de "Evlilik için gün sayarken sel sularına kapıldı" gibi duygusal yaklaşımlar gözde...
Üç kişiyi kurtarmak için denize atlayıp bir daha çıkamayan çocuk da can sıkıyor.
Fazla çeşitleme yapılamıyor, o zaman mazmun aranıyor.
"Serinlemek için girdiği denizde boğuldu"...
Yok bir de ısınmak için mi girecekti yani?
"Dalgalı suda gözden kayboldu"...
"Gece vakti girdi böyle oldu"...
"Boğularak can verdi"...
"Cansız bedenine ulaşıldı"...
Yasağa rağmen denize girip boğulan da var, kendisini uyaran cankurtaranı bıçaklayan da.
***
Sel suları bir yana, deniz, baraj gölü ve sulama kanalı kayıpları şimdilik 9 kişi.
84 milyonda 9...
Önemli midir?
Siz bir de onu yakınını kaybedene sorun bakalım.
***
Lumpen burada da kural tanımıyor.
Uyarı dinlemiyor, bir de bozuk çalıyor.
Yüzme bilmiyor.
Yüzme bilmeden "boyunu geçmekten" de korkmuyor.
Ama bütün bunlar, bir kara halkının denizle tanışma, denizi öğrenme çabasının sonucudur.
Suya girip "aburru buburru" gibi garip sesler çıkarmak da günün birinde bitecektir.
Öğrenecekler.
Tuzlu suyla tatlı suyun farkını, özgül ağırlığını, kaldırma gücünü falan hep öğrenecekler. Dalgayı, akıntıyı yaşayarak bilecekler. Denizle şaka olmayacağını, kimsenin denizi "takmamak" gibi bir lükse sahip olmadığını anlayacaklar.
Ama bu arada şehit de verilecek.
Birkaç yıl önce, İstanbul varoşlarına yeni göç etmiş bir ailenin üç kızı, gencecik üç kız kardeş, evden kaçıp Kilyos'a gitmişlerdi...
Üçü de boğulmuştu.
Çağdaşlaşma, şehirleşme şehitleri.
***
Yıllar önce Susurluk'ta da bir dram yaşanmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarını takmayan bir "derin ekip" fizik kanunlarını da takmamaya kalkmıştı.
Kamyonun altında kalıverdiler.
Yorum Yazın