Seçim ekonomisi dünyanın her yanında az ya da çok uygulanan bir yaklaşım. Bu uygulamalar demokrasinin geliştiği, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin arttığı ekonomilerde düşük düzeyde kalırken, demokrasinin fazla gelişmediği, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin azaldığı ekonomilerde oldukça fazla yer tutuyor.
İNEĞİNİZİ TANIR MISINIZ?
Bir arkadaş anlatıyordu: "Sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra dönerken yolda, bir ineği zorla bir arabaya yüklemeye çalışan bir gruba rastladım. İnek binmekte direniyor, bir türlü binmiyordu arabaya. Ben yaklaştım ve bir elimle ineğin alnını şöyle bir okşadım. İnek sakinleşti ve direnmeyi bıraktı. Adamlar ineği hemen arabaya bindirdiler.
Ben gururlandım ve kendi kendime "Sabah namazının kerameti işte" dedim.
Eve geldiğimde annem ağlıyordu.
- "Niye ağlıyorsun?" dedim.
- "İneğimizi çalmışlar!" dedi.
“Oysa inek beni tanımıştı, ama ben ineği tanımamışım."
BİR ZAMANLAR RTE VARDI!
14 Ağustos 2001'de kurulan Ak Parti, 3 Kasım 2002'de girdiği ilk seçimde oyların yüzde 34,3'ünü almış ve 363 milletvekili çıkararak tek başına iktidar olmuştu. Erdoğan, “lider oligarşisini çökerten, kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışı” egemen kılacaklarını belirtip “ve bugünden sonra Türkiye’mizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözleriyle iktidara gelmiş, 2002’den bu yana katıldığı tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başarmıştı. Kurulduktan sonra da seçmen desteğini gözle görülür şekilde artıran Ak Parti, Yüzde 34’lerle başlayan oy desteğini yüzde 49,5’e kadar yükseltmişti.
Genel seçimlerin yanı sıra, 2004 yerel seçimlerinde de başta Ankara, İstanbul olmak üzere 11’i büyükşehir 1950 belediye kazanan Ak Parti; 2007 genel seçimlerinde ise Tunceli dışındaki bütün illerden milletvekili çıkarmıştı.
21 yıl iktidarda kalmayı başaran AKP için 2015 seçimlerinden sonra en kritik seçimlerden biriside 2023’te yapılacak seçimler olacak. 2 yıllık pandemi sürecinin ardından ağır bir ekonomik krizle karşı karşıya kalan Ak Parti iktidarının, 2021 Aralık ayında kur krizi ile başlayan yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının önüne geçememesi, seçimlere dönük en önemli açmazını oluşturuyor. (bbc)
Katıldığı tüm seçimlerde Ekonomik program ve mali disiplinden asla taviz vermeyeceğini söyleyip, parti seçim programlarına da yazan Erdoğan, “seçim ekonomisi uygulamayacağını”, “popilist hareket edilmeyeceğini” her fırsatta tekrar etmekten de geri kalmamıştır. Öyle ki, bu söylemler seçim propagandası olarak miting meydanlarında, televizyon programlarında sıklıkla tekrar edilen bir söylem haline gelmişti. Bu çıkışın gerisinde seçim kaybetme riski görülmeyip, halkın teveccühü yine Ak Parti iktidarı doğrultusunda olduğu düşüncesindendi.
SEÇİM EKONOMİSİ
Seçim ekonomisini; iktidar partisinin seçim döneminde, yeniden seçilebilme olasılığını maksimize etmek amacıyla, ekonomik ve politik avantajlar sağlamak üzere, ekonomiyi para ve maliye politikaları araçları ile uyararak, makroekonomik değişkenler üzerinde kısa ve uzun dönemde çevrimsel etkiler yaratması olarak tanımlayabiliriz.
Siyasi partilerin esas amacının iktidara gelmek veya iktidarını sürdürmek olduğu düşüncesi unutulmamalıdır. Buna göre iktidar, yeniden seçilebilme ihtimalini maksimize etmek amacıyla, para arzı, kamu harcamaları gibi para ve maliye politikası araçlarını kullanır. Oy maksimizasyonu güdüsü ile hareket eden iktidar, seçimler yaklaşırken uygulayacağı “genişletici”, seçimlerden sonra “daraltıcı” ekonomik politikaların sonucu; enflasyon, işsizlik ve büyüme oranı gibi makro ekonomik değişkenlerde devresel salınımlara neden olabilmektedir.
HERŞEY SEÇİM İÇİN
Siyasal iktidarın gelecek seçimlerde yeniden iktidara gelebilmek için ekonominin araçlarını bu amaçla kullanması ve yönlendirmesi seçim ekonomisi olarak tanımlanabilir. Memur maaş zamları, emekli maaşlarının artırılması, asgari ücretin yükseltilmesi, tarımsal destekler, vergi oranlarının düşürülmesi, vergi cezalarının affedilmesi, vergi ödemelerinin ertelenmesi maliye politikasının seçim ekonomisine alet edilmesinin temel araçlarını oluşturuyor. Yüksek enflasyona karşın faizlerin artırılmaması, kredi genişlemesini teşvik edici uygulamalar, para arzının artırılması gibi uygulamalar da para politikasının seçim ekonomisinin emrine girdiğinin kanıtını oluşturan gelişmeler olarak sınıflandırılıyor. Bu başlık altında birçok uygulamayı da Ak Parti Hükümeti 2023 seçimlerini çok riskli gördüğü için son çare olarak her türlü aracı kullanmaktan çekinmiyor. (M.Eğilmez)
BİR DÖNEMİN SONU
Uzmanlar ağırlıklı olarak, “halkın genelinin açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşatılmaya çalışıldığı, enflasyona ezdirildiği, sosyal hak ve güvencelerinde geriye gidişler yaşatıldığı, demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerdeki kazanımlarda çok geri gidişe vesile olduğu için bu seçimlerde büyük bir değişim yaşanacağı, seçmenin iktidarı değiştireceği doğrultusunda” görüş birliğinde oluşlarıdır.
Türk siyasetinin geldiği son durum: “Bay Bay Kemal”, “Ben Kemal, Geliyorum” ve “Bye Bye Wrold leader” sataşmaları devam ederken halkta diyor ki; “evdeki inekten olduk”
Yorum Yazın