Ekran kahraman doldu. Son olarak Türkiye'nin ilk çizgi kahramanı Akıncı da Atv ekranlarında bu kervana katıldı.
Bu animasyon diziyi çok önemsiyorum. Hele ki Superman, Batman, Kaptan Amerika, Kızılmaske gibi "ithal" kahramanlar ile büyütülen bir neslin üyesi olarak bu kez çocukların önüne yerli ve milli bir kahramanın konulmasını son derece önemli buluyorum. Bu arada bir zamanlar sadece ABD'li ve Japon yapımcıların tekelinde olan animasyon sinemasında elde ettiğimiz teknolojik başarı düzeyi de göz kamaştırıyor. Eminim, tıpkı dramalarda olduğu gibi animasyon alanında da kısa zamanda dünyaya hükmetmeye başlayacağız.
Dedim ya, ekran kahraman doldu... Sipahi ile Al Sancak bu kulvarın yenilerinden. Kuruluş: Osman, Alparslan ve Barbaros da tarihi kahramanlar olarak ekranlarda arz-ı endam eyliyor.
Ne mutlu bize ki tarihin hiçbir döneminde "kahraman sıkıntısı" çekmedik. Yavuz'umuz, Fatih'imiz, Ulubatlı'mız, Kanuni'miz, Seyit Onbaşı'mız, Kara Fatma'mız ve tabii ki Atatürk'ümüzün ayak izlerini şimdilerde Güneydoğu'da, Azerbaycan'da, Libya'da taze kahramanlar takip ediyor.
Belli ki bu ülke asla düşmansız kalmayacak. Allah kahramanlarımıza kuvvet versin!
Gel de çocuk eğlendir
Sömestir tatili geldi çattı... Neden mi böyle söylüyorum? Çocuğunu 15 gün boyunca eğlendirmek zorunda olan bir ebeveynim de ondan...
Bizim zamanımızda okullar çok sıkıcıydı. Ne yalan söyleyeyim, çoğumuzun okula giderken ayakları geri giderdi. Hava kötü olduğunda teneffüse bile çıkamazdık bizler. Ama şimdi öyle mi? Okulların sosyal ve teknolojik imkanları arttıkça okul hayatı çok daha renkli ve eğlenceli hale geldi. Açık-kapalı oyun alanları, spor tesisleri, laboratuvarlar, bilgisayar odaları, görsel sanatlar atölyeleri ve türlü etkinlik çocukların emrinde. Durum böyle olunca, bir çocuğu 15 gün boyunca evde eğlendirmek, dünyanın en zor işi haline geliyor.
İşin bir de mali boyutu var. 90 liradan ucuza tiyatro ve sinema yok. Bunun bir de yemeği, atıştırması, yol parası var. Kapalı çocuk eğlence alanlarının giriş fiyatları da cep yakıyor. Üç kişilik bir aile yarım günü dışarıda geçirdiği zaman maliyeti en az bin lira...
Sizi bilmem ama ben sömestre tatilini ucuza getirmek için evde yaratıcılığımı ve animatörlük yeteneklerimi sonuna kadar kullanıyorum. Allah tüm ebeveynlerin yardımcısı olsun.
70 bin liraya okul yemeği mi?
Malum, özel okullara yıllık ücret artıyı olarak yüzde 65 sınırı getirildi. Ama okullar bunun acısını yemek ve etüd paralaranıdan çıkartmak için dört takla atmaya başladılar. Haberlerde velilerin isyanına tanık oldum. Biri, "70 bin lira yemek ücreti mi olur?" diye isyan ediyordu. Öyle ya, 70 bin lirayı yıl boyunca 200 öğrenim gününe bölün. 350 lira etti değil mi? Yahu bu çocuk okulda mı yiyor, yoksa her gün Nusret'in etlerinden mi tadıyor?
Bu işin artık iyice çivisi çıktı. Okul ücretlerine getirilen sınırlama belli ki bazı okul yönetimlerini hırslarından alıkoyamayacak. Yemek ücreti, etüd parası ve kırtasiye gideri gibi kalemlere de mutlaka ve mutlaka bir tavan konulmalı.
Gaf kürsüsü
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentte bulunan heykellerin sayılması için ihale açıp 171 bin lira ödemiş! Sayı saymasını bile bilmeyenlere kent yönetimini teslim ederseniz, böyle olur.
Zap'tiye
Bilgisayarlar ile bisikletlerin yanına yaklaşılmıyor. Bankalar "karne hediyesi kredisi" de verirler mi acaba?
Ne demiş?
Hakan Ural'dan estetik isyanı: "Herkesin dudağı halka tatlısı gibi oldu. Ben böyle bir dudakla muhatap olmamak için servetimin yarısını veririm. O ne öyle ya? Bakteri yatağı..."
Yorum Yazın