Geçtiğimiz günlerde bazı gazeteci ve siyasilere saldırı gerçekleşti. Özellikle muhalefet her zamanki gibi yaşanan olaylar etrafında kenetlendi. Tek ses, tek vücut oldu. Elbette hükümet yetkilileri de hukuk devletine uygun bir duruş sergiledi. Ama muhalefetin her olaya yaklaşımı adalet, hukuk, demokrasi aradığından değil, yarattıkları atmosferle “Cumhur ittifakına nasıl zarar verebiliriz” şeklinde olmaktadır.
Elbette saldırıya uğrayan hukuk devletinde hakkını arayacaktır. Bu tür olaylar kınanacaktır. Ama gelin Türkiye’deki muhalefetin garabet mantığına bakalım. Öncelikle şunu not düşelim. Saldırıya uğrayan kişiler de Ankara ve İstanbul’da bizzat CHP’ye oy veren ve çalışan kişilerdir. “Ne yani CHP’ye oy veren ve çalışan saldırıya uğrayabilir mi diyorsun?” diye sorabilirsiniz. Cevabım tabii ki hayır, konuyu başka bir yere getireceğim.
O konuda Türkiye’de hukuku, adaleti sulandırmaya çalışan, suçu ve suçluyu öven bir CHP ve yanında kapıkulu olan yancı muhalefet varlığından bahsedeceğim.
Yaklaşık dört yıldır CHP’nin başını çektiği muhalefet Selahattin Demirtaş isimli teröristi Türkiye’de sembolleştirdi. Hem de “siyasi kahraman, mazlum, hiçbir suçu olmayan” biri olarak bunu yaptılar.
Hendek-Çukur-Kobani terör olayları yaşanırken HDP Eşbaşkanı olan ve hepsinde de azmettiricilik yaptığı her şeyiyle delilli ve ispatlı olan Selahattin Demirtaş’ı savunanlar, bugün bu ülkede hukuk, adalet ve demokrasi nutukları atıyorlar.
Gelin Hendek-Çukur olaylarında azmettiricilik yapan terörist Demirtaş’ın sözlerini hatırlayalım:
“Şanlı direniş gösteriyoruz. Bu direniş kazanacaktır. Böyle hendek, çukur diyerek küçümsemeye çalışanlar da dönüp tarihe baksınlar.”
“Hendek kazanların ellerinden öpüyorum.”
“Gençler hendek kazıyormuş, halk barikat kuruyormuş. Başka bir yol gösterin, onu yapsınlar.”
“Gazetelerine bir bakın. Büyük temizlik operasyonuymuş. Silip süpürme operasyonuymuş. Siz kimsiniz ya? Kimi nereden süpürüyorsunuz? Siz ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz. Başka da bir şeyi temizleyemezsiniz.”
“Bugün küçümsediğiniz barikat, hendek dediğiniz şey darbeye karşı direniştir. Darbe yapılmıştır. Buna karşı toplum sessiz mi kalacak?”
Cizre, Sur, Nusaybin, Silopi kahramanca direniyor. Bu halk boyun eğmiyor. Yarın Kürt halkının tarihi yazıldığında bugünler çok özel olarak tarihe not düşülecektir. Cizre, Sur, Silvan, Nusaybin, Gever, Kerboran, Derik, Silopi, Şırnak... Gerçekten tarih yazıyorlar.”
Bu ve benzeri sözler sonrası yaşanan Hendek- Çukur olaylarının bilançosu ne oldu?
Terörist Demirtaş’ın talimat ve azmettiriciliğinde Doğu ve Güneydoğu’da toplam 2 bin 307 hendek ve çukur kazılmıştı. Bu olaylardaki terör saldırılarında 793 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 314 sivil vatandaş hayatını kaybetmiş, 4 binin üzerinde güvenlik görevlisi ve 2 binden fazla vatandaş yaralanmıştı.
362 bin öğrenci eğitimden mahrum kalmış, yakılan okullar, fabrikalar, işyerleri, devlet kurumları ve Türk devletine verilen milyonlarca maddi zarar terörist Demirtaş’ın azmettiricilik eseriydi.
Kobani olaylarında da aynı terörist Demirtaş başroldeydi.
Terörist Demirtaş, HDP Merkez Yürütme Kurulu toplantısından hemen sonra 6 Ekim akşamı “acil çağrı” notuyla “Kobane’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AK Parti iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz” çağrısını yaptırmış, 35 ilde terör olayları yaşanmış, bu olaylar neticesinde de 53 kişi ölmüş, 3 bin 777 mala zarar verme, 25 alıkoyma, 395 hırsızlık, 15 yağma, 308 iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal, 13 Türk bayrağını yakma, 7 Atatürk’ü Koruma Kanunu’na muhalefet suçunun işlendiği, ayrıca 326 güvenlik görevlisi ile 435 vatandaşın yaralandığı olaylar gerçekleşmiştir.
Hendek-Çukur-Kobani terör olaylarında hayatını kaybeden, 793 şehidin, 53 vatandaşın azmettirici katili kim? Açık ve seçik terörist Demirtaş değil mi?
Bugün Selçuk Özdağ ve diğerleri üç yumruk yedi diye ortalığı ayağa kaldıran Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan 846 kişinin azmettirici katilini hemen serbest bırakın demiyor mu?
Burada çok büyük çelişki, tuhaflık ve garabet yok mu?
3 yumruk yiyen için ortalığı ayağa kaldır ama 846 kişinin katili bir teröristi de “hemen serbest bırakın” diye savun…
CHP’yi terör örgütlerinin avukatı haline getiren Kemal Kılıçdaroğlu’na hiçbir şey demiyorum. Allah bize onun terör örgütlerine yardım ve yataklık suçu yüzünden yargılandığı günleri gösterir inşallah diyorum sadece… Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun ihanetler peşinde koşmaktan ruh sağlığını da yitirdiğini düşünüyorum.
Uğradığı saldırıda yaralanan Selçuk Özdağ’ın genel başkanı Serok Ahmet’e ne demeli?
“Siyasi terörle karşı karşıyayız” demiş…
846 kişinin ölümünden sorumlu terörist Demirtaş için “serbest bırakın” diyen Serok Ahmet yine boyundan büyük laflar ediyor.
Hukuk, adalet, demokrasi arıyorsanız 846 kişinin katilini nasıl serbest bıraktırmak için yırtınıyorsunuz?
Evet, CHP etrafında yancı olan muhalefet buna cevap versin.
Saldırıya uğrayan herkese “geçmiş olsun” diyelim, yaşanan olayları hepimiz kınayalım. Ama 846 kişinin katili terörist Demirtaş için “Suçu nedir, niçin hapiste tutuyorsunuz, hemen serbest bırakın” diyen şeref ve haysiyet yoksunluğunuzun bize bir izahını yapın… Derhal yapın ki karşımızda nasıl bir ruh hastası muhalefet var, bunu anlayalım.
Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıda hukukun her boyutu işlesin, suçlular cezalandırılsın. Ama aynı zamanda 846 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş’ı öven bu haysiyetsiz muhalefetin başları da suç ve suçluyu övmekten yargılansın mı? Ne dersin muhalefet? Dilini yutma konuş… Öyle adalet, hukuk, demokrasi edebiyatı yapmakla olmaz.
İki tokat, üç sopa yiyen için ortalığı ayağa kaldırıp, 846 kişinin katilini “serbest bırakın” demek bu kadar basit olmamalı… Türkiye’de işte böyle garabet bir muhalefet vardır. Oysa bu garabeti yapmasalar, birinin kılına dokunulsa hukuk dendiğinde ne kadar anlamlı olur değil mi?
Eğer terörist Demirtaş’ı övüyor ve “derhal serbest bırakılsın” diyorlarsa, hayatını kaybeden 846 kişinin, yaralanan, sakatlanan binlerce kişinin sorumlusu da bu muhalefettir.
Saldırıya uğrayan Selçuk Özdağ, Orhan Uğuroğlu gibi adamlar sahiplerine yaranmak için sürekli MHP’ye saldıran, Ülkücüleri tahrik eden kişilerdir. Bunların her alçak iftira sözleri ve yazısı için gereken cevabı da her daim veriyoruz. Bunlar siyasi menfaatleri için şeytanla aynı yatağa girecek karakterdeki adamlardır. Geçmişlerine bir bakın, bunların girmedikleri delik kalmamıştır. Hele o Selçuk Özdağ “Fethullah Gülen’i kırmak Allah’ı gücendirmektir” diyecek kadar düşünce ve inanç sapığı bir adamdır. Orhan Uğuroğlu ise basit ve iftira yüklü yazılarıyla medyada patronlarına dalkavukluk yapan bir kişidir.
Selçuk Özdağ’ın saldırıya uğradığı gün, onun MHP’ye saldırılarına karşı “Fethullah’ın kurşun askeri intikam peşinde!” başlıklı bir yazı yazarak ona haddini bildirmiştim. Tabi her olayı Cumhur ittifakına zarar vermek için kullananlar bu yazının saldırı gününe denk gelmesini “Yıldıray Çiçek, Türkgün gazetesinde yazdığı yazıyla Selçuk Özdağ’ı hedef gösterdi” diye haberleştirdi. Terör örgütleriyle yakınlığıyla bilinen Evrensel, Birgün gazetesi bu haberlere öncülük etti.
Ben de bunun üzerine sosyal medya hesabımdan “Her aklına estiğinde ve CHP’nin gözüne girmek için MHP Lideri ve kadrosuna saldıran Selçuk Özdağ isimli siyaset döneğine yapılan saldırısı sonrası bazı sol medya bugün çıkan yazım sonrası ‘Yıldıray Çiçek hedef gösterdi’ diyerek olayı haberleştirdi. Selçuk Özdağ, MHP Lideri ve kadrosuna saldırdı. Biz de bugün köşe yazımızda kalemimizle gereken cevabı verdik. Bu mantıkla bakacak olursak ve Selçuk Özdağ’ın mensubu olduğu siyasi anlayışın terör örgütü PKK’ya ve FETÖ’ye yakınlığını göz önüne alırsak, o da MHP yöneticilerini bu terör örgütlerine hedef göstermektedir. Bizim yazdığımız yazı ona yapılacak bin saldırıdan daha ağır darbe olmuştur. Bize bu yeter. Onun yaşadığı olayların muhatabı ise bizler değil hukuktur. 846 kişinin azmettirici katili olan PKK’lı terörist Demirtaş için ‘serbest bırakın’ diyen Gelecek Partili bu alçak zihniyetin hukuka muhtaçlığı ve hukuk araması da ders niteliğindedir. Teröristi övmeyin, şiddeti ve terörü hep kınayın!” açıklamasını yapmıştım.
FETÖ’ye yakınlığıyla bilinen Selçuk Özdağ ve HD(P)KK’ya yakınlığıyla bilinen Serok Ahmet’in tahriklerine kapılıp bu gerçekleri görmemezlik etmeyin. Terör örgütlerinin kucağında oturanların, terörist sevicilerinin Türkiye’de yaratmaya çalıştığı hukuk, adalet, demokrasi eksikliğine dair nutuklara aldanmayın…
Türkiye’de garabet bir muhalefet olduğuna özellikle dikkat edin… 846 kişinin ölümünden ve yüzlerce suçtan sorumlu bir teröristi “serbest bırakın” diyen muhalefetin aklıyla, karakteriyle bu ülkede hukuk, adalet, demokrasi değerlendirilmez.
Yorum Yazın