Bu fotoğraf cep telefonuma geçen pazar günü, Porto şehrinde nehir kenarında dolaşırken saat 14.03’te geldi.
Gönderen Ahmet Özal’dı...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ı İstanbul’daki evinde ziyareti sırasında çekilmişti.
Hemen söyleyeyim...
Tarihi bir fotoğraftır bu...
Büyük bir barışın fotoğrafı...
Cumhuriyet’i kuran partinin, Cumhuriyet’in liberal devrimini yapan insanı ile vefa buluşmasıdır...
Yeni CHP’nin temellerini atan bir karedir...
*
Bu kareye bakarken insan ne hatırlar...
Özal’ın liberal devrimlerini mi...
Türkiye’de gümrük duvarlarını yıkarak rekabetçi bir ekonomi yaratmasını mı...
KDV devrimini mi yoksa Türk Parasını Koruma Kanunu’nu yerle bir ederek serbest piyasayı yaratmasını mı...
*
Ben Cem Karaca’yı hatırladım...
Yani, 12 Eylül darbesinin ardından yurtdışına sürgüne gitmek zorunda kalan büyük sanatçımızın özgür bir vatandaş olarak yurduna dönüşünü...
Zülfü Livaneli’yi hatırladım.
Askeri darbelerden sonra gittiği İsveç’ten onun başbakanlığı sırasında ülkesine dönüşünü...
Bir de Haydar Kutlu’yu hatırladım...
Daha doğrusu sürgünde Haydar Kutlu adıyla tanıdığımız Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Nabi Yağcı’nın, gerçek adıyla anavatanına dönüşünü...
Melike Demirağ’ı hatırladım.
12 Eylül askeri darbesinden sonra vatanlarını terk edip, yurtdışında sürgünde yaşamak zorunda kalan aydınlarımızın başları dik yurtlarına dönüşünü....
*
Benim gözümdeki Özal işte onları sürgünden yurtlarına getiren hürriyet iklimini yaratan insandı.
“Üç hürriyet” kavramını hepimizin kafasına yerleştiren büyük siyasetçi...
“Düşünce ve ifade hürriyeti, inanç hürriyeti, girişim hürriyeti...”
“Bunlar olmadan kalkınma olamaz” diyen insan....
*
Yılda en az üç-beş kere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptırdığı Osmangazi Köprüsü’nden geçip onun yaptırdığı otoyoldan İzmir’e gidiyorum.
Sonra Turgut Özal’ın yaptırdığı Çeşme yoluna girip Urla’ya geçiyorum....
Yollar yaşadığımız sürece hayatımıza kolaylık getiren güzel yatırımlar...
Ama çok iyi biliyorum ki, bir siyasetçinin tarihe bırakacağı asıl büyük miras yollar değil, vatandaşına sağladıkları özgürlük, adalet ve vicdan duyguları oluyor...
*
İşte o yüzden dün Almanya’nın bütün otobanlarını yapan Hitler’i, İtalya’nın otostaratalarını inşa eden Mussolini’yi bugün kimse hayırla anmıyor.
Ama Cem Karaca’yı sürgünden getiren Turgut Özal’ı, 12 Mart’ta yurtdışına gitmek zorunda kalan aydınları bir afla tekrar yurduna getiren rahmetli Ecevit ve rahmetli Erbakan’ı bunca yıl sonra hayırla anıyoruz...
Türkiye’nin aydınlarının, sanatçılarının onlara büyük bir vefa borcu var...
CHP Genel Başkanı’nın bu ziyaretini de o nedenle çok önemli buldum.
TARİH MÜLAKAT
‘SAYIN BAŞBAKANIM BURAMA GELDİ ARTIK ÜLKEME DÖNMEK İSTİYORUM’
CEM Karaca, şimdi rahmetli olan gazeteci Yener Süsoy’a sürgün günlerini bütün ayrıntıları ile anlattı.
O mülakat 24 Aralık 1999 günü Hürriyet’te yayınlandı.
O sohbetten bazı bölümler bugüne de ışık tutacak özellikte.
İNSAN ŞARKI SÖYLEMEKLE SÜRGÜNE GİTMEZ OĞLUM
CEM KARACA: “1985 yılında Münih’teki ünlü ‘Dört Mevsim’ otelinde Turgut Bey’le buluştuk. Odada benim dışımda Semra Özal ve Mesut Yılmaz vardı.
Bir merhaba lafından sonra Turgut Bey, Semra Hanım’a dönerek ‘Hani meşhur şarkıcı Cem Karaca var ya, işte Semra o’ dedi.
Bu da onun insani tarafı, kibarlığıydı işte.
‘Sayın Başbakanım ülkeme dönmek istiyorum, artık burama geldi’ dedim.
‘Sen gereken müracaatları yap, gelirsin memlekete, aklanırsın, hiçbir mesele olmaz oğlum. Gördüğüm kadarıyla şarkı söylemişsin, şarkı söylemekle böyle işler olmaz’ dedi.”
BANA VATAN HAİNİ DENDİ, ASIL BENDEN ÖZÜR DİLENMELİYDİ
CEM KARACA: “Özür dilemek bir erdemdir, hata yapmışsam ben de özür dilemesini bilirim. Benim özür dilemem gereken bir konu yoktu ki. Hatta sanırım özür dilenmesi gereken kişi bendim. Çünkü benim kutsal vatandaşlık hakkım üzerinde büyük spekülasyonlar yapılmıştı. Vatan haini bile ilan edilmiştim. Hayatımın en güzel sekiz yılı çalınmıştı.”
EMNİYET MÜDÜRÜ ‘YURDUNA HOŞ GELDİN SAYIN KARACA’ DEDİ
CEM KARACA: “Özal bana hiçbir garanti vermedi. Türkiye, Birleşik Arap Emirliği mi yani?
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın, Başbakanı’nın böyle bir yetkisi var mı? Açıkçası ben Yeşilköy’e indiğimde tutuklanmayı bekliyordum. O heyecanımı asla unutamam. Otobüsle terminale geldiğimde Havaalanı Emniyet Müdürü gülerek ‘Yurdunuza hoş geldiniz Sayın Karaca’ dedi. Orada sadece ikametgâhımı kayıt ettiler, çıkıp evime gittim.”
VATANIMA DÖNMEK İSTİYORDUM ÇAVUŞESKU’YLA MI GÖRÜŞECEKTİM
CEM KARACA: “Niye Özal’la görüştün diyorlar. Ee be kardeşim, Behice Boran’la mı görüşecektim, Gorbaçov’la mı, yoksa Çavuşesku’yla mı?.. Ben Türkiye’ye dönmek istiyordum, Romanya’ya değil yahu... Memleketini özleyen benim hemşerim!.. Sen Boğaz’a karşı balığını yiyorsun, rakını içiyorsun, eşinle dostunla sazını çalıyorsun, ben hasretten geberiyorum.”
ŞARKININ SONUNDA LADY GAGA PHOEBE’YE NE İÇİN TEŞEKKÜR ETTİ
1994-2004 yılları arasında 10 yıl boyunca bütün dünyayı etkileyen harika dizi “Friends”in 6 kahramanını yeniden bir araya getiren “Reunion” filmi nihayet gösterime girdi.
Diziden aklımızda kalan en önemli şeylerden biri, Lisa Kudrow’un canlandırdığı Phoebe Buffay karakteriydi.
Şarkıcı olmaya çalışan ama bir türlü olamayan, belki de dünyanın en çirkin şarkısını en çirkin şekilde okuyan bir kişilik olarak tanıdık kendisini...
Bir de kendi bestesi diye durmadan söylediği o meşhur “Smelly Cat” şarkısını...
Yeni filmde işte o şarkıyı yine söylüyor.
Ama bu defa yanında müthiş bir konuk sanatçı var...
Lady Gaga...
Harley Quinn tarzı saçıyla gelmişti.
Smelly Cat adlı o korkunç şarkı işte onun ağzından bambaşka bir şey haline geliyor...
*
Bu bölüm YouTube’da var. Seyredebilirsiniz.
O sahnede o şarkıdan sonra Lady Gaga’nın söylediği bir cümle var ki... YouTube’da o bölüm yok...
Şöyle diyor Lady Gaga Friends’in bu tuhaf kadınına:
“Yıllar boyunca bize tuhaf olmanın güzelliğini anlattığınız için size teşekkür ederim...”
*
Ben de teşekkür ederim...
Tuhaf olmanın adaba aykırı sayıldığı gri ve vasat bir dünyada bize tuhaflığın, çılgınlığın, farklı olmanın adabını ve güzelliğini anlattılar...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Yorum Yazın