Yakında atv ekranlarında Adı Sevgi ismiyle yeni bir dizi başlayacak. Bu diziyi son derece önemsiyorum. Çünkü zamanlamasının mükemmel olduğunu düşünüyorum. Neden mi? Anlatayım:
Gün geçmiyor ki, haber bültenlerine çocuk yaştaki gelinlerin dramı düşmesin. Daha geçen hafta 16 yaşındaki Sıla Şentürk için yüreğimiz yanmadı mı? Kiminin biz farkında olmadan hayatı kararıyor. Kimi evliliğe direndiği için ya damat tarafı ya da kendi ailesi tarafından katlediliyor. Kimi kurtulmuş gibi görünmesine rağmen ömür boyu yaşadığı travmanın izlerini ruhunda taşımak zorunda kalıyor. Henüz evinde bebeğinin saçlarını tarayarak mutlu olan bir çocuğun, evlilik gibi son derece büyük bir sorumluluğun altında bırakılması ona verilebilecek en büyük ceza. Yine de toplumun kanayan yarası şu çocuk gelinler dramına bir türlü neşter atamıyoruz.
İşte diziyi tam da bu yüzden önemsiyorum. Çünkü bir kasabaya tayin olan Elif Öğretmen, cesareti ve insan için çarpan kadife yüreğiyle o coğrafyanın adeta kaderini değiştiriyor. Okuldan alınıp, zengin bir ailenin çocuğuyla evlendirilmeye çalışılan öğrencisini kurtarmak için büyük mücadele veriyor. Belli ki Adı Sevgi, bu konuda hem çocukların dertlerine ortak olacak, hem de duyarsız ailelerin empati yapmasına vesile olup, rehberlik yapacak.
"Bu kadar önemli bir mesele diziyle mi çözülecek?" diyebilirsiniz. Ben de cevap olarak diyeceğim ki; bu ülkede hemen herkesin her akşam gözünün içine bakarak, pür dikkat izlediği dizilerden başka ne var?
İşte tam da bu yüzden, başrollerinde deneyimli oyuncularla birlikte Yunus Emre Yıldırımer, Gizem Güneş, Asena Keskinci, Nihan Büyükağaç ve Fatih Al gibi yüzü eskimemiş isimlerin yer alacağı diziyi büyük bir merak ve heyecanla bekliyorum.
Arda adında bir genç
Kulüplerin batakhane gibi yönetilmesi, hakem hataları, oyunu kekeme yapan VAR uygulaması, futboldaki yarışma ruhunun sadece paraya tahvil edilmesi, faul almak için yok yere dört takla atan sahtekar futbolcular ve emekli yabancılar için savrulan milyon dolarlar yüzünden iyice soğuduğum futbolun ufkunda pırıl pırıl bir güneş doğdu. 16 yaşındaki Fenerbahçeli genç kardeşim Arda, Atakaş Hatayspor maçında yüzümü yeniden futbola döndürdü...
Aslında ligin başlarındaki Antalya'da da forma giymiş hatta bir de asist yapmıştı. Ama bir daha forma şansı bulamadı. Yerine hep kulübe milyonlarca dolara mal olan 'kontenjan senatörü' kılıklı içi geçmiş ağabeyleri oynadı. Takım bu kadar dökülmese Arda ve Çağtay gibi yetenekli gençler yine forma bulamazdı ya, kaderin cilvesi işte...
Yahu Mesut Özil'e, Berisha'ya tanınan şansın, gösterilen müsamahanın onda biri Arda'ya gösterilseydi, şimdi milli takımın vazgeçilmez oyuncusu olmuştu. Bakalım İsmail Kartal hocamızın yüreği, bu gençleri sezon sonuna kadar aralıksız ve tereddütsüz sahada tutmaya yetecek mi?..
Koru bizi Allah'ım!..
Sonunda korkulan oldu. Rusya, Ukrayna'ya saldırdı. Belli ki yine masum insanlar ölecek. Yavrular anasız babasız kalacak. Ekonomiler çökecek. Dünya yeni bir uçurumun içine yuvarlanacak.
Benim neslim çok şey gördü. Darbeler, Kıbrıs Barış Harekatı, ASALA, PKK terörü, şehirlerin göbeğinde patlayan bombalar, benzin ve yağ kuyrukları, Vietnam Savaşı, Körfez Savaşları, Bosna'da toplu mezarlar, İkiz Kuleler'in yıkılması ve koronavirüs salgını...
Yaşıtlarımın yaşamadığı bir tek dünya savaşı kalmıştı. Allah esirgesin!.. Sakın ola ki bu kez haber kanallarının karşısına geçip, çekirdek çitleyerek canlı savaş izlemeye kalkmayın. Savaşın dehşetini yüreğinizde yaşayın. Çünkü bu sefer cehennem ateşi yüzümüze vuracak...
Gaf kürsüsü
Show Ana Haber'de kocaman başlıktaki yazım hatası affedilir gibi değildi. "Facia" yazmak isterken gerçekten de büyük bir KJ faciasına yol açmışlardı.
Zap'tiye
Bazı marketlerde kilosu 35 liraya yükseldi. "Hıyar" artık hakaret değil, iltifat kelimesi.
Ne demiş?
atv muhabiri Altay Altuğ kıvırcık saç modasıyla ilgili sokak röportajı yaparken saçları dökülmüş bir vatandaşa soru yöneltince ilginç bir cevap aldı: "Kelin yanında kabaktan konuşulmaz..."
Yorum Yazın