Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Mail: djghdgd@hotmail.com

Bu dansöz, Jean Jacques Rousseau ile VIctor Hugo arasına gömülecek

1) Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 21 Temmuz günü Élysée Sarayı’nın birinci katında küçük bir delegasyonu kabul etti...

Bu kabul aslında Cumhurbaşkanı’nın resmi ajandasında da görünmüyordu.

Gelenler 4 kişiydi.

Roman yazarı Pascal Bruckner, şarkıcı Laurent Voulzy, girişimci Jennifer Guesdon ve deneme yazarı Laurent Kupferman...

*

Bu dört kişi, bir süredir özellikle deneme yazarı Kupferman’ın dile getirdiği bir öneriyi Cumhurbaşkanı’na anlatacaklardı...

Anlattılar...

Biraz önce Covid-19’la mücadele konusunda bir bakanlar kurulu toplantısından çıkan Macron dinledi.

Ve sonunda “Evet” dedi...

Bu dansöz, Jean Jacques Rousseau ile VIctor Hugo arasına gömülecek

“Evet” dediği şey, Fransa’da sadece cumhurbaşkanının yetkisinde olan bir karardı...

Paris’te, Fransa’nın “büyük evlatlarının” gömüldüğü Pantheon’a bir kişi daha kabul edilecekti...

Yani Fransız İhtilali’nin iki büyük ismi Jean Jacques Rousseau ve Voltaire’in...

Fransız Edebiyatı’nın en büyüklerinden, Sefiller’in yazarı Victor Hugo’nun, Emil Zola’nın...

“Üç Silahşörler”, “Monte Kristo”, “Demir Maskeli Adam” gibi bütün dünyada tanınan romanların yazarı Alexandre Duma’nın...

‘Röntgen’i bulan iki büyük biliminsanı Pierre ve Marie Curie’nin...

20’nci yüzyıl Fransız Edebiyatı’nın en büyüklerinden André Malraux’nun...

Görme engellilerin alfabesinin mucidi Louis Braille’in...

İşte buraya, bütün bu insanların arasına şimdi tarihinde ilk defa bir “dansöz” girecekti...

*

Macron, ünlü şarkıcı ve Follies Bergère’in dünya çapında ünlü dansözü Josephine Baker’in, Monaco’da bulunan mezarının Paris’te Pantheon’a taşınmasına karar verdi.

Baker’in kalıntıları 30 Kasım günü bir törenle Pantheon’a taşınacak...

Kimdir Josephine Baker...

Gelin bakalım Fransa Anıt Kabri’nin bu yeni sakinine...

2) KAHRAMANLAR ABİDESİNE GİREN İLK ÇIPLAK DANSÇI

GOOGLE’a girip “Josephine Baker photo” yazarsanız, gelen fotoğrafların çoğunda ya çıplak ya dekolteli, siyah bir kadın görürsünüz...

Bu kadın, 19’uncu yüzyılda kurulmuş, Paris’in ünlü çıplak dansçılarıyla tanınan, ünlü Folies Bergère müzikholünün en ünlü dansçısıydı...

Ama aynı zamanda büyük bir şarkıcıydı...

*

Josephine Baker 1906 yılında Amerika’nın Missouri eyaletinin St. Louis şehrinde doğmuş bir Amerikan vatandaşı.

Irkçılık nedeniyle ülkesini terk edip Fransa’ya yerleşmiş ve bu ülkenin vatandaşı olmuştu...

Dekolteyi sanat eseri haline getiren kadındı ama o kadının arkasında büyük bir insan hakları aktivisti vardı...

İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı direnişçilerle birlikte ambulans şoförlüğü yapmış ve istihbarat elemanı olarak çalışmıştı.

Martin Luther King 1963’teki o meşhur Washington yürüyüşünü yaparken yanındaydı ve o mitingde konuşma da yapmıştı...

Bütün hayatı boyunca insan hakları, siyah insanların ve kadınların hakları için mücadele etti...

Siyah bir kadının güzelliğini ve neşesini temsil ediyordu...

Kadın bedenini, çıplaklığı, dekolteyi sanat eserine çeviren bir aura’sı vardı.

*

Meşhur ettiği “J’ai Deux Amours” şarkısında şöyle diyordu:

“Benim iki aşkım var...

Biri ülkem... Öteki Paris...”

Şimdi o iki aşkından birine, Paris’te “Fransa’nın büyük evlatlarına ve kahramanlarına” ayrılan Pantheon’a taşınıyor.

Oraya giren altıncı kadın olacak.

Daha da önemlisi, ilk siyah ve ilk sanatçı olarak girecek oraya......

Bir de ilk dansöz olarak...

Bir de ilk çıplak kadın olarak...

Fransa’nın ilk Lady Godiva’sı yani....

Bu dansöz, Jean Jacques Rousseau ile VIctor Hugo arasına gömülecek

3) CUMHURİYETÇİLERİN VE LAİKLERİN ANIT KABRİ

Pantheon 1764 yılında XV. Louis tarafından kilise olarak inşa edilmiş bir bina...

Fransız İhtilali’nden sonra 1791’de laik bir anıta çevrildi ve adı da Yunan tanrılarına atıfla “Pantheon” olarak değiştirildi.

Bu anıt bir anlamda Fransa’nın kraliyet mensuplarının mezarı olarak kabul edilen Saint Denis bazilikasının laik ve cumhuriyetçi karşılığıydı.

Yani Fransa’nın cumhuriyet yanlısı kahramanlarının gömülmesi için tasarlanmıştı.

Ancak bina 19’uncu yüzyılda yeniden kiliseye ve sonra mabede çevrildi.

Bugünkü anlamı ve özelliğini ise 1885’te Victor Hugo’nun cenaze töreni ile buldu.

Pantheon’da bugün 80 kişi gömülü. Bunların sadece 5’i kadın.

De Gaulle oraya gömülmek istemedi.

Sarkozy, Albert Camus’yü oraya taşımak istedi, ama Camus’nün ailesi kabul etmedi.

Buraya kabul edilen ilk kadın 1995 yılında Marie Curie oldu.

Son kadın ise Fransa’da kürtajın serbest bırakılmasını sağlayan kadın bakan Simone Veil’di...

Bu dansöz, Jean Jacques Rousseau ile VIctor Hugo arasına gömülecek

SAHNEDE EN EĞLENDİRİCİ SANATÇI ZİYNET SALİ Mİ

GEÇEN cumartesi akşamı Saadettin Saran’ın yaş günü davetindeydim.

Assos’un biraz ilerisindeki evinin bahçesinde yakın dostlarına verdiği davet tam da dolunaydan bir akşam öncesine rastladı.

Bahçeye konser sahnesi gibi bir platform kurulmuş. Geride dev bir dijital ekrana harika görüntüler yansıtılıyordu.

Sanatçı olarak da Ziynet Sali’yi davet etmişler...

Müthiş bir program yaptı o gece...

Çok geniş bir repertuvar seçmişti...

Haris Alexiu’lardan başlayıp, Sezenler, Ajdalarla devam eden, oradan Ferdi Tayfur’a geçen, kendi şarkılarıyla çeşitlenen çok güzel bir repertuvardı.

Kendisini izleyen insanlarla müthiş bir iletişim kuruyor, katılmalarını sağlıyor.

Hareketleri, konuşmaları çok sempatik.

Gerçek bir “showgirl”, bir “entertainer”, yani Türkiye’nin en iyi eğlendiricilerinden biri.

Bu dansöz, Jean Jacques Rousseau ile VIctor Hugo arasına gömülecek

TÜRKİYE’NİN ‘SİX PACK MAN’ SIRALAMASINDA KAÇA GİRER

DAVETTE, medyadan benim dışımda Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk ve Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahit Akman vardı. Üçümüz Sadettin Saran’la sohbet ettik.

İngiliz Premier Leage’i, İspanyol La Liga’sından sonra İtalya’nın Serie A maçlarını da Saran’ın S Sport’u ve S Sport Plus’ı veriyor. Formula 1 de onda.

Buna bir de NBA maçlarını ekleyince, bu kanallar benim en az 4 gecemi alıyor...

Saran, Premier Leage’in yanılmıyorsam 16 ülkedeki yayın haklarına sahip.

Bu yıl bunlara bir de Çekya’da spor yayıncılığı konusunda yaptığı bir ortaklığı ekledi. Yani Türkiye sınırlarını aşan bir spor medyası devi haline geldi.

Bir anlamda tek başına Türkiye’nin ESPN’i ve Eurosport’u oldu...

Onun disiplinine hayranım...

Yemeklerde asla içki içmiyor. Dikkat ettim, gelen beş yemeğin neredeyse dördünü yemeden iade etti.

Her sabah kardiyo ve sporunu hiç aksatmıyor.

Kuzey Ege’de dip balıkçılığı yapıyor ve bu pozları veriyor...

Sizce Türkiye “Six Pack Man” (Altı baklava karın) sıralamasında ilk üçe girmez mi...

BİR MAVİ AY SORUSU: GERÇEK VE DERİN EGE KUZEY EGE Mİ

MAVİ ay gecesi Kaz Dağları’nda “Simurg” Otel’deyim...

Otel demek doğru mu bilmiyorum, çünkü 8 odalık bir dağ evi burası...

Ayvacık mevkisinde Ahmetçe köyünde, çam ve zeytin ağaçlarının arasında, Edremit Körfezi’ne bakıyor...

Midilli karşınızda, elinizi uzatsanız tutulacakmış gibi duruyor...

Bu dansöz, Jean Jacques Rousseau ile VIctor Hugo arasına gömülecek

Müthiş bir tasarım zevkiyle hazırlanmış odalar...

Özgün ve çok güzel bir mutfak...

Oteli Türkiye’nin tanınmış mücevher tasarımcısı Dilara Karabay tasarlamış, açmış...

Orada yaşıyor...

Yani otelin parçası...

Genç bir şefi var ama uzun süre mutfakta kendi çalışmış...

Kaz Dağları’na ilk defa gidiyorum...

Bu destinasyonu ve Simurg Otel’i kesinlikle “kaçış ve huzur rotam”a ekledim...

Sabah kahve için terasa indiğimde çok hafif şahane bir Maria Callas çalıyordu...

Hayat saatimi eylül sonuna ayarladım...

Şöyle üzerimde hafif bir kazak, elimde güzel bir Türk şarabı...

Sabah kahvesi ile akşam içkisi arasındaki zamanı da yürüyüşle, okuyarak, dinleyerek geçiririm...

Sonbahara giriş takvimi tamamdır yani...

Mavi ayın ertesi sabah oradan ayrılırken şunu düşündüm.

Acaba, “gerçek” ve “derin Ege”, Kuzey Ege mi...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen:
Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar