Adam, belediye otobüsüne binmiş, otobüs tıklım tıklım dolu olduğu halde herkesi yara yara otobüsün en arkasına kadar gitmiş. Tabii bu durumdan rahatsız olan yolcular adama kızıp söylenmişler. Bunun üzerine şoför de adamı ikaz etmiş.
Adam çok sarhoş olduğundan bu ikazlara kızmış ve bağırmaya başlamış.
-Heeeyt ulan! Ne bağırıp duruyorsunuz? Ne biçim arabaya binmişim yahu? Öndekilerin hepsi namusuz, ortadakiler şerefsiz ve haysiyetsiz, arka taraftakiler ise alçak ve şahsiyetsiz! Diyerek bağırır.
Bunu duyan iri kıyım şoför anında acı bir fren yaparak durmuş. Hemen arka tarafa giderek sarhoş adamın gırtlağına yapışmış ve:
-Ulan....! Şimdi bir daha söyle bakalım, kim şerefsiz, kim namusuz, kim alçak ve şahsiyetsiz?
Sarhoş şöyle bir göz ucuyla otobüsteki yolculara göz gezdirdikten sonra cevap vermiş:
-Ne bileyim abi..! Öyle bir fren yaptın ki hepsi birbirine karışmış!
SİZİ FAKİRLEŞTİRENE NEDEN 21 YILDIR DESTEK?
Hiç düşündünüz mü, sürekli dayağını yediğiniz kişiyle neden beraber olduğunuzu? Soruyu şöyle de sorabiliriz, beraber olduğunuz kişi sizi neden sürekli dövmektedir? Ya siz de bir sorun var, ya da birlikte olduğunuz kişide. Sonuç ne olursa olsun, yanlış giden bir durum söz konusudur. Yanlışı kabullenmek, doğrudan vazgeçmektir. Başkalarının hatası, sizin kaderiniz olamaz, olmamalı.
Lise çağındaki çocuk okula kayıt için gider. Müdür sorar, “ oğlum adın ne?”
Çocuk: “Memehmet Yayyayayakut”
Müdür. “ Oğlum kekeme misin sen?”
Çocuk: “Hayır hocam, babam kekemeydi”
Öğrenilmiş çaresizlik kavramı, başarısızlıklarla dolu bir dönemin ve yönetilenlere bu başarısızlıkların yönetenler tarafından, bilerek ve isteyerek kabullendirilmesi ve normal bir halmiş gibi gösterilmesidir. Bir dönem otoban ve çift(duble) yolların yapılmamasından dolayı oluşan trafik kazalarının sebebini, ‘’trafik canavarı’’dır, diye, bizlere kabul ettirmişlerdi. Bizlerde öğrenilmiş çaresizlik olarak durumu kabullenmiştik. Yine ‘’enflasyon canavarı’’ hikayesi de bununla ilgilidir.
ÖĞRENEN VE ÖĞRETENLER
Bir kafese beş maymun koyarlar. Kafesin tepesine büyükçe bir muz salkımı ve bu muzlara çıkan bir de merdiven koyarlar. Maymunun biri muzu almak için merdivene tırmanmaya başladığında, kafes dışından tazyikli soğuk su sıkarlar. Soğuk sudan sadece merdivene çıkan maymun değil, onunla birlikte diğer dört maymunda nasiplenir. Sonuçta maymunlar ıslanır ve üşürler. Bu süreç tekrarlanır ve yeni bir maymun merdivene yanaştığında, diğer ıslanmış maymunlardan bir güzel dayak yer.(Çaresizliği öğrenirler)
İkinci aşamada; kafesteki beş ıslak maymundan biri dışarı alınır ve yerine dışarıdan kuru bir maymun konulur. Yeni gelen maymun süratle merdivene tırmanmaya başlayınca, diğer ıslak maymunların dayağına maruz kalır. Yine içerden bir ıslak maymun daha kafes dışına alınarak yerine dışarıdan yeni bir kuru maymun getirilir. Yeni maymunda merdivene yaklaştığında dayağa maruz kalır ama bu sefer en güçlü dayağı kendinden önce değiştirilen kuru maymun tarafından yer. Kafese konulan ilk beş ıslak maymun tek tek değişime sokularak, en son maymun da değiştirildiğinde, kafes başlangıcındaki, ilk beş ıslak maymun tamamen, kuru maymunlarla değiştirilmiş olur. Kafesteki beş maymun da kurudur.
SİZ ÇARESİZLER, MAKSAT SOHBET OLSUN
Artık maymunların hiç biri merdivene yaklaşmamaktadır. Fakat niye yaklaşmadıklarını içlerinde bilen yoktur. Neden muzlara gidilmediği ve merdivene çıkılırsa neden dayak yendiğini hiçbiri bilmemektedir. Yine de hiçbir maymun cesaret edip merdivene yaklaşmaz, yaklaşanı da niye dövdükleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur. Ama bildikleri bir şey vardır. O da,” burada işler böyle geldi, böyle gidecektir.”
Sonuçta maymunlar çaresizliği öğrendiler, sonradan gelen beş maymuna da öğrettiler. Bunun adına da; “öğrenilmiş ve öğretilmiş çaresizlik” dendi. Maymunlar düşündüklerini birbirine yaptırmadılar, yaptıkları üzerinde de düşünmediler.
Sözüm meclisten hem dışarı, hem içeri.
Yorum Yazın