Özellikle 20’li yaşlarını süren gençlerin evliliklerini gözlemlersek, neden boşanma oranlarının bu kadar yüksek olduğunu anlamak hiç de zor değil.
Sanki evli değiller, evcilik oynuyorlar.”Biz” birlikteliğinden tamamen uzak, boş vakitlerinde oyun oynuyorlar gibiler. Hani oyunculardan birinin canı sıkılsa, oyunu bitirecek evine dönecek. Nitekim sonuç tam da böyle oluyor çoğu zaman.
Birbirlerinden neredeyse haberleri yok. Eşinin ne iş yaptığını, hangi semtte çalıştığını bile bilmiyorlar. Kazancı ne, işe ilgili idealleri ne? Hayattan ne bekliyor? Emekli olunca Bodrum’a mı yerleşmek istiyor, yoksa ölene kadar çalışırım mı diyor? Örneğin bir gün piyango çıksa, dünya turuna mı gitmek ister, parayı mala mülke mi yatırır? Kaç beden giyer, en çok hangi rengi sever ? Yok, bilmiyorlar. Çünkü onları birlikte geçirdikleri zaman, yani oyun oynayabildikleri ortak zamanlar ilgilendiriyor sadece. Çoğunun bütçeleri ayrı. Birbirlerinin kazançlarından bir haberler. Birlikte yemek yediklerinde herkesin kendi payını ödediği çiftler bile var. “Alman Hesabı” onların ideali.
Harcamaları olduğu gibi, hayatı, aileleri, arkadaşları da yarı yarıya paylaşıyorlar. Örneğin kadın erkeğin ailesinden hazzetmiyor. Görüşmek zorunda da hissetmiyor kendisini . Bunun kendi evliliğinde de bir boşluk yaratacağının farkında bile değil. Anneler günü mü, herkes kendi annesini kutluyor. Sonra günün geri kalanında oyuna devam. Ver elini eğlence. Bir tek arkadaşlar ortak.
Evde zaten düzen yok. Yemekler dışarıdan, temizlik haftalık gelen kadından. Ev zaten otel.Kimse evi sahiplenmiyor, özel hissetmiyor, emek harcamıyor. Birlikte yaşadığı da hayat değil, ev arkadaşı sanki Hoş, ev arkadaşı olsa paylaşımları daha fazla olurdu muhtemelen
Birlikte evde oldukları zamana gelince… Genelde herkesin bilgisayarı kucağında. Neredeyse biri diğerinden su rica ederken bile konuşmayacak, ekranda yazışacak. Hadi ortak bir şey yapalım dediklerinde, en fazla paylaşım film izlemek. Konuşmadan, göz göze bakmadan vakit geçirilebilinecek en kolay şey. Sohbet yok, paylaşım yok.
Evlilikleri salt eğlenmek, dışarı çıktıklarında yalnız olmamak, aileden ayrı bir evde oturmanın maddi yükünü paylaşmak üzerine kurulu. Hal böyle olunca, eğlencenin bittiği, hayatın gerçekleri ile karşılaşıldığı ya da menfaatlerin çakıştığı noktalarda evlilikler çatırdamaya başlıyor. En ufak sarsıntıya bile dayanamıyor birliktelik. Nasıl dayansın, sağlam bir temel yok ki. Ne doğru düzgün paylaşım, ne yaşanmışlık, ne de kuvvetli bir “biz” ruhu var ortada. Sevgi tek başına yetmiyor fırtınaları atlatmaya.
Sonuçta biri sıkılıveriyor. “Oyun bitti” deyip yeni arayışlara giriyor.
Yeni bir oyun başlıyor. Boşanmacılık!
Yorum Yazın