Son seçim sırasında Türkiye'de toplam 63 siyasi parti varmış...
Bunlardan ancak 11'i seçime girebilmiş.
Meclise de ancak 5 parti...
Kaldı ki meclise girmenin de başkanlık sisteminde artık bir "kıymet-i harbiyesi" yok, birkaç adamına dolgun maaş ve ömür boyu ayrıcalıklar sağlamaktan başka.
Seçime girmeyeceksen ya da giremeyeceksen o partiyi niçin kurarsın?
"Namın yürüsün" diye mi?
Okunmayan gazetelerin dip sayfalarının dibinde dört satırla adın geçince ünlü mü oluyorsun?
Ya da gecenin ikisinde hiçkimsenin seyretmediği tartışma programlarına çağırılınca?
Yufkacıya kaçan eltiler senden fazla ilgi topluyorlar.
Ünlü oldukları iddia edilen çarçur magazin figürleri bile senden daha çok tanınıyor...
Hani biryerlerde basılsan "ünlü politikacı" da demeyecekler...
Ünlü politikacı yeni bir aşka yelken açtı... Yok böyle bir haber türü.
Bak, herifçioğlu parti kurdum diye genel merkezde kumar oynatıp mano topluyordu, yakalandı. O bile daha anlamlı.
Daha illerin yarısında bile örgüt kurup kongre yapamıyorsun, ortalıkta politikacı diye dolaşıyorsun...
***
Meclise 5 parti girmiş ama şimdi meclisteki parti sayısı 12...
11 de bağımsız var.
Hiçkimse bu insanlara "olmayan partiler icat edip oraya geçsinler" diye oy vermedi.
Hiçkimse bunlara "partilerinden ayrılsınlar da bağımsız takılsınlar" diye de oy vermedi.
Bu, seçmene yapılmış büyük bir terbiyesizliktir.
Önüne de geçilemiyor.
Aslında "on beş dakikalık" bir iş, kaldır elini, indir elini, bitti.
Henüz kimse yanaşmıyor.
***
Toplam parti sayısı 63'ten 105'e çıkmış.
Parti kurmak turşu kurmaya benzemez demişti Dr. Hikmet Kıvılcımlı, benzedi.
Parti kurmak, dikiş-nakış ya da pul koleksiyonculuğu gibi bir "hobiye" dönüştü.
İnsanımız ev almayı, araba alıp satmayı ve parti kurmayı seviyor.
***
Bir de üye durumlarına bakalım:
AK Parti 11 milyon, CHP 1 milyon.
"Osmanlıcı" YRP 100 bin, "devrimci" VP 19 bin.
Yeter. Laf biter, yazar gider.
Yorum Yazın