Irak, Suriye , Libya, derken Ukrayna, Rusya şimdi de Balkanlar...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir yandan ateş çemberinin içerisinde can derdindeyken, diğer taraftan da içinde olduğu ateşin çevresine özellikle de gönül coğrafyasına bulaşmaması için çırpınırken, bir de dünya bir lokma ekmeğe muhtaç olmasın diye, Ukrayna'dan tahıl yolunu açmaya çalışmakta!
İster bulunduğumuz coğrafya kaderimiz deyin, ister mazinin mesuliyetlerinin omuzlarımıza yüklediği mecburiyetlerimiz deyin, yukarıda sadece birkaç başlıkta arz ettiğim şeylerden Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaçmadı, kaçmıyor, kaçmayacak!
Eğer kaçarsa ya da kaçmasını isteyenlerin dediğini yaparsa, emin olunuz ortada ne Türkiye Cumhuriyeti Devleti kalacak ne de Türk kalacak!
Çünkü, savaş neremizde vuku buluyorsa bulsun, hedef tahtasının 12'sinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Asil Türk Milleti var.
Niyetler belli...!
Önceleri bizi bu Anadolu coğrafyasından sürseler yetecekti, lakin şimdi buna da razı olmayacaklar!
Tek hedefleri var, bizi bu dünya yüzünden silmek!
Evet, yanlış okumadınız bizi bu dünya yüzünde yok et mek!
Neden mi?
Birincisi, Türk var olduğu ve güçlü olduğu sürece zalimin tekerine hep çomak sokmuş ya da tepesine Atilla, Kılıçarslan, Fatih Sultan Mehmet Han, Yavuz olmuş yumruğunu indirmiş de ondan!
Zalimin bir tek düşmanı vardır, o da Asil Türk Milleti'dir!
Zalimin önünde bir tek engel vardır, o da Asil Türk Milleti'dir!
Türk'ün asaleti, lokmasından kesip mazluma lokma, açıkta olan mazluma da örtü olmasındadır!
Bakınız, bundan tam 530 yıl önce bugün (2 Ağustos 1492) İspanya'da, Musevilere dinlerini değiştirmeleri, aksi takdirde ülkeden ayrılmaları için bir süre verildi. Sürenin sona ermesinin ardından, İspanya Musevilerinin çoğu, Kemal Reis'in kadırgalarıyla İstanbul'a geldi ve Osmanlı Devleti'nce hoşgörüyle karşılandı.
Kimseler de "Bu Yahudilerin ülkemizde ne işi var, defolsunlar gitsinler" dememiş!
Ondandır ki, aradan kaç yıl geçmesine rağmen Museviler, bu uzanan elin vefasını özellikle de dışarıda Türkiye'nin muhatap olduğu birçok isnatların karşısında, diasporaları ile karşı durarak vermişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hun İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu 'nun devamı olan bir devlettir! Dünya arenasında bize karşı olan muhabbetin de düşmanlığın da sebebi budur! O nedenle, siz varlığınızı, güvenliğinizi sadece asli unsur üzerinden götüremezsiniz!
Allah aşkına hemen yanı başımızda bin yıldır kız alıp, kız verip, aynı torunu sevdiğimiz Kürtlere, ABD binlerce tır silahı onları çok sevdiği için mi veriyor?
ABD'nin binlerce tır silahı depoladığı Dedeağaç neresi?
Bütün bu ateş çemberinden, medeniyetimizin evlatları Sultan Alparslan ve Selahaddin Eyyubi dedelerimizin torunları arasında mensubiyet, kısacası dünya ahiret kardeşliği duygusunu geliştirdiğimiz taktirde çıkarız!
Unutmayınız ki, Bosna'da, kardeşlerimizin imdadına koşan, Anadolu'nun yanında medeniyet coğrafyamızdan binlerce kardeşimiz şehit olmuşlardır!
Ait olduğumuz medeniyet İslam Medeniyeti 'nin sınır, vatan, kardeşlik tarifi ortadayken, birilerinin hem de Türk Milliyetçiliği adına bu ülkede medeniyetin çocukları arasına nifak sokmaya çalışması, en hafif ifadeyle gaflettir, dalalettir...
Bizim tek silahımız ittihattır!
Vesselam ...
Yorum Yazın