Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Mail: shjbjdsk@hotmail.com

Bizi bizden alıyorlar!

Şaka bir yana da kimseler konuşulması gereken konuları konuşmuyor, varsa yoksa kimler neyin konuşulmasını istiyorsa, onlar konuşuluyor!

Valla ne yalan söyleyeyim, ben kendi adıma korkuyorum!

Çevreme bakıyorum korkuyorum!

Kendim, ailem, milletim; dini, dili, ırkı ne olursa olsun eşrefi mahlukat insan, insanlık adına korkuyorum!

Üstüne bir de, "Acaba yine kapanma olacak mı " endişesi...

Allah muhafaza kapanma olursa, okullar açılmayacak, tarladaki ekin tarlada kalacak ...!

Okullar açılmazsa, iki nesli kaybetmişken, üstüne iki nesil daha eklenecek!

Anadolu Aslanları ile övünüyorduk, ortada o aslanlarda kalmayacak!

Getir götürler servetlerine servet katacaklar bakkal zaten kalmamıştı mahalle marketleri de bitecek!

Getirilenlerle yetişen nesiller!

Fransa'da aşı karşıtları sokağa indi!

Yaşasın siyah beyaz savaşı!

Yani, karşıtlar taraftarlar savaşı!

Biz sıra kavgalarında birbirimizin kafasını kırıp, gözünü oyup, kalbini sökerken, birileri yeni çağın enstrümanlarının sanayisini kurdular, üretiyorlar, bize de getirip, bizi bizden götürüyorlar!

Yeni bir çağa gireceğiz, yeni çağın hiçbir enstrümanının telifine sahip olmadan...!

Daha geçen çağdan arazlarımız da cabası...!

Mesela, daha yakın zamana kadar okuma yazma kampanyalarını bir hatırlayın!

Peki, okur yazarlık oranımız yüzde yüz mü sizce?

Farkında mıyız, son üç yüz yıldır en fazla parayı eğitime, sağlığa ayırıyoruz, ama en fazla kaybı da bu alandan veriyoruz!

Düşünün, üniversite bitiren bir kişiye devlet ve millet olarak 17 yıl yemiyor, içmiyor para ayırıyoruz, kara tahtalarımız bile akıllandı, ya biz?

Biz yemeyip içmeyip başımızın üstünde taşıdığımız nesillerimizden istediğimiz neticeyi alamıyoruz, ama bir terör örgütü altı ayda (altı ay süresi terör konusunda uzman görüşüdür) istediği neticeyi aldığı gibi, bizim evlatlarımızı ölüme de yollayabiliyor!

Düşünsenize, Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana, 17 yıl emek verip de konforlu okul koridorlarında, kim bilir kaç evladımızı terör örgütlerine kaptırdık!

Ben, 12 Eylül 1980 ve 15 Temmuz 2016'yı bizzat yaşadım!

12 Eylül 1980'de, 1 683 000 (Bir milyon altı yüz seksen üç) kişiyi fişlemişiz!

650 000 (Altı yüz elli bin ) kişiyi gözaltına almış, 230 000 (iki yüz otuz bin) kişiyi mahkemelerde yıllarca yargılamışız!

300'ünü işkenceyle, 50'sini de idam ederek öldürmüşüz!

15 Temmuz 2016 Başarısız İşgal Girişimi'nde ne kadar kayıbımız var, daha tam olarak hesabını yapamadık!

Gerek 27 Mayıs 1960, gerek 12 Eylül 1989 gerekse de 15 Temmuz Başarısız İşgal Girişimi'nde apar topar yurt dışına kaçırılanlara ne demeli?

Yurt dışına gidenlerin çoğu da en zekilerimiz olmadı mı?

Alın hepsine bir de çatışma ortamında kaybettiklerimizi ekleyin!

Durun, size yardımcı olayım

12 Eylül 1989 öncesi 6000 'i aşkın sokak çatışmasında, 100 000 'i aşkın da (Unutmayalım ki dağda ölenin, şehit olanımızın da cebinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti nüfus cüzdanı var) PKK terör örgütüyle mücadelede kaybımız var!

Üstelik öldürdüğümüzün de şehidimizin de canını alan silahların üreticileri aynı!!!

Pazar Pazar iyice içinizi kararttım değil mi?

Valla, hiç kusura bakmayın...!

Biz, asıl konuşmamız gerekenleri konuşmamaya devam edersek, emin olun istikbalimiz zifiri karanlık olacak!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar