1980’li yıllar, Ankara Sağlık Müdürlüğü Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğünde şef olarak görevliyim. Bir pavyon hakkında çevreye fazla gürültü yaptığı gerekçesiyle şikayet dilekçesi verilmiş.
İş yerine gidilip gürültü ölçülecek ve rapor tutulacak. Ben iki çevre sağlığı teknisyeni arkadaşı görevlendirdim. Bu arkadaşlar dini bir grup içinde yetişmiş, sadece dini kitaplar okumuş tipler, gazino, pavyon, eğlence yeri gibi yerlerle ilgili en küçük bilgileri dahi yok.
Görevlendirilen çevre sağlığı teknisyenleri pavyona gidiyorlar. Gürültü şikayetini bildirip sebebini soruyorlar. Pavyonun müdürü müzik aygıtını gösteriyor. Görevliler müzik aletinin nasıl çalıştığını öğrenmeye çalışıyorlar. Müdür de izah ediyor. “Düğmesi var, düğmeyi artıya çevirirsek ses yükselir, eksiye çevirirsek ses kısılır” diyor.
Bizimkiler gerekli bilgileri aldıktan sonra raporu hazırlayıp bana sundular. Raporda şöyle yazıyor. “ ……Tarihli şikayet üzerine işyerine gidildi. İşyeri sahibinden gerekli bilgi alındı. Aslında kabahat müzik aletinde değil, müzik aletini kullananlardan kaynaklanmaktadır. Düğmeyi biraz eksiye çevirmek maksadın hasıl olmasına engel değildir.”
Raporu okuyunca güldüm sonra, ilgili arkadaşı çağırıp “ Hadisi şerif yazılır gibi rapor yazılmaz, rapor diline uygun rapor yazın getirin.”
**
Haberleri izliyorum. Adam bir rapor yazmış ki akıllara ziyan. Kardeşim sen rapor mu yazıyorsun fıkra mı yazıyorsun? Fıkra yazsan sorun yoktu, insanlar güler geçerdi. Ama fıkra gibi rapor yazarsan insanlar sadece senin gülünçlüğüne güler.
Yorum Yazın