İki köylü umreye gitmiş, bunlardan biri ufak tefek müteahhitlik işleriyle uğraşıyormuş. Ellerini açmış, “Yarabbi komşumuz Mustafa’ya devlet katında yüce bir makam ver” diye dua etmiş.
Arkadaşı sormuş “Niye kendin için değil de komşun için dua ediyorsun.”
“Allah benim ne kadar günahkâr olduğumu biliyor, bana doğrudan bir şey vermez. Ama komşum Mustafa uyumludur. O yüce bir makama geçerse ben ondan ihale alırım” demiş.
Arkadaşı uyarmış: “O eskidendi şimdi yüce makamlar kendi kendilerine ihale yapıyorlar”
Adam bu sefer ne diyeceğini şaşırmış. “Allah’ım insanlar çok bozulmuş. Durum bildiğin gibi değil, bari umremizi kabul eyle.”
**
İbadetler ve dua dünyevi bir yatırım maksadıyla yapıldığında anlamını kaybeder. Dua ve ibadetler insanın kötülüklerden arınması içindir. Yoksa Allah’a şirin görünelim de O da bize bol bahşiş versin anlayışıyla yapılırsa maksadının tersine hizmet eder. Bir arkadaşım anlatmıştı. Çok dindar geçinen biri milli piyango bileti alıyormuş. Bu tutumunu garip karşılayıp sormuş “Sende mi?” O kişi şöyle cevap vermiş. “Allah’ın Rezzak sıfatı var, rızık vermek için her şeyi vesile yapabilir. Onun için sınır yoktur.” İbadetlerin arkasındaki anlam kaybolup sadece bir ritüele dönüştüğünde dindarlık görünüşü altında her türlü kötülük yapılabilir.
Yorum Yazın