Hilekâr çobanın biri fırsatını yakaladığında sürülerini başkalarının ekili tarlalarında yayarmış. Yakalandığında kendini savunmak için şöyle bir mizansen hazırlamış. Sürünün içinden koyunun birinin ayaklarını bağlar, tarlanın kenarına yatırır, sürüyü ise ekili tarlaya bırakırmış.
Tarla sahibi gelip sürüyü tarlanın içinde yayılıyor görünce çobana: “Niye sürünü tarlamda yayıyorsun?” diye sorduğunda, Çoban: “Vallahi, bir koyunum girmedi, billahi bir koyunum girmedi. İnan ki bana bir koyunum girmedi.” Diyerek yemin üstüne yemin edermiş.
**
Bir söz doğru olabilir. Ancak o söz öyle bir yanlışın içine yerleştirilir ki bir yalana hizmet eder. Siyasetçiler, üç kağıtçılar, gayri meşru kazanç sağlayan çeteler kendilerini haklı çıkarmak için doğrulardan yararlanırlar. Fakat bu doğrular sihirbazın bize gösterdiği ancak hilesini göremediğimiz malzemeler gibidir, bizim yanılmamızı sağlarlar.
Bir bıçak katilin elinde öldürme aracı, cerrahın elinde yaşatma aracıdır. Doğru sözler hilekarın dilinde aldatma aracı, dürüst bir insanın dilinde aydınlatma aracıdır. Doğru bir söz duyduğunuz da “kim söylüyor ve ne için söylüyor”a dikkat etmemiz gerekir. Gördüklerimizi, duyduklarımızı bir de akıl gözü ve kulağıyla teyit etmemiz de fayda var. Bu gerçeği Albert Einstein, "İnsanların ağızlarından çıkanları dinlemeyin, tüm dikkatinizi yaptıklarına verin." diyerek bizi akıllı davranmaya yöneltir.
Yorum Yazın