Bekri Mustafa (1593-1634) her ne kadar sarhoşluk fıkralarıyla tanınsa da zamanına göre yüksek tahsil yapmış, tatlı dilli, hazır cevap birisidir.
Bir ramazan döneminde içkiyi bırakmış, günlük namazını kılmaya başlamış. Bir gün birkaç arkadaşıyla birlikte Beyazıt Camiinde ikindi namazını kıldıktan sonra kendi aralarında kısa bir sohbet başlamış.
Caminin imamı Kara Osman Efendi, yüksek sesle, “Burası kahvehane değil beyler, defolun gidin” demiş. Sonrasında Bekri Mustafa ile aralarında şöyle bir diyalog olmuş:
Bekri Mustafa, “Siz ne kadar alim ne kadar erdemli ne kadar saygın olursanız olun, Hz. Musa kadar olamazsınız değil mi?”
İmam, “Elbette”
Bekri, “Biz ne kadar günahkâr, ne kadar alçak olsak bile Firavun’dan daha aşağı olamayız değil mi?”
İmam: “Elbette”
Allah'ın Hz. Musa’ya, Firavun’la konuşurken ona yumuşak sözle hitap etmesi konusunda emir verdiğini biliyorsunuz. Bir peygamber bile bir kafire yumuşak sözle söylemeye memur olduğu halde siz Hz. Musa’dan daha mı büyüksünüz veya biz Firavun’dan daha aşağı mıyız ki ilmine ve makamına yakışmayacak bir üslupla bize hitap ediyorsun.”
İmam, Bekri Mustafa’nın bu ders verici sözüne karşılık mahcup olmuş, başını önüne eğmiş gitmiş.
**
Makamına ve ilmine uygun üslup kullanmayanlar o makama ve o ilme layık olmadıklarını ortaya koyarlar. Eskiler “Üslub-ı beyan aynı ile insan” demişlerdir. Yani bir insanın kişiliğini, karakterini, değerini konuşmasında tercih ettiği üslûbundan anlarsınız. “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” sözü her zaman doğru değildir. Çoğu zaman da “Aynası sözdür kişinin başka şeye bakılmaz.” sözü doğrudur.
Yorum Yazın