Beni facebooktan takip eden bir dost hem bir olay anlattı hem de bir öğüt verdi: “Cami de vaaz veren vaiz söze başlarken, “Size Ey Müslümanlar diye hitap etsem yaptığınızın hiçbiri Müslümanlığa uymuyor. Size ey ümmeti Muhammed desem yaptıklarınızdan peygamberimiz razı olmaz. Ben en iyisi ben size sayın vatandaşlar “diye hitap edeceğim” demiş.
Vaaz sonrası caminin hocası vaize, “Hocam, sayın vatandaşlar şeklinde hitabınız çok ağır olmadı mı?” demiş. Vaiz, “Merak etme sen, demek istediğimi anlayamazlar, anlasalar ben böyle konuşabilir miyim” demiş.
Arkadaş bu anekdotu anlattıktan sonra, fıkralarınla hem güldürüyorsun hem düşündürüyorsun. Güldürmene bir şey demem ama düşündürmen çok tehlikeli. Vaiz gibi herkes anlamıyor diye düşünme. Gülme suçu diye bir suç yok ama düşünce suçu diye bir suç var. Boş ver, sen mi kaldın ümmet kurtaracak, güldür geç git.
**
Cemil Meriç’in ifadesiyle “Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede” şakayla, fıkrayla bile olsa düşünmenin ve düşündürmenin ne kadar tehlikeli olduğunun farkındayım. Düşünmeden ve düşündürmeden nasıl insan olacağımızın bir yolu olsaydı ben de uydum kalabalığa deyip uçurumun kenarında gezmekten vazgeçerdim.
Yorum Yazın