Düşünün.. Gencecik bir adamsınız.. Nerdeyse teenager.. İlk defa, hayatınızda ilk defa başrole çıkıyorsunuz.. Karşınızda, bir tiyatro, sinema, televizyon devi, bir performans sanatları ilahesi Demet Akbağ var.. Oyunun yarıdan fazlasında sahnede ikilisiniz.. Onunla bir komedi oynayacaksınız.. Yazarı da, 20 yıl sonra ilk defa yeniden tiyatro yazan Yılmaz Erdoğan.. Hadi taşı bu yükü bakalım..
Perde açılıyor.
Tam karşınızda, ilk sıranın ortasında yan yana oturan muhteşem komedi devleri..
Cem Yılmaz.. Ata Demirer.. Yılmaz Erdoğan ve Metin Akpınar..
Demet Akbağ devi ile ikili oynamak yetmezmiş gibi, bir de komedi dünyamızın en büyükleri, sınav kurulu gibi bir metre ötende dizilmiş..
Cabadan bir de imparator var, orda.. Fatih Terim..
Yahu o genç adamı düşünürken benim dizlerim titredi.. Burak Dakak, iki perdelik BKM oyunu "Aydınlıkevler" sona ererken, hepimize "Bir Yıldız Doğuyor" dedirtmeyi başardı..
Aslında "Yaşa BKM" diye bağırmanın baş sebebi bu.. BKM, yani Beşiktaş Kültür Merkezi,.. BKM Mutfak da gençleri pişiren, ülkeme müthiş sanatçılar kazandıran bir okul.. İşbaşı eğitimi yapar gibi, yetenekleri sahnede eğiten bir okul..
Kimler çıkmadı ki oradan..
Aydınlıkevler, bizim Aydınlıkevler.. Ankara'daki.. Devlet Tiyatrosu orada sahne açınca, sadece adını duyduğum o en uzak semte yolum düşer oldu.. Hastayım ya tiyatroya.. Hele de o devirdeki Devlet Tiyatrosu'na.. Gitmem mi?. Öyle taksi ile gidip gelecek halimiz yok, şehrin öteki ucuna.. Aktarmalı otobüslerle giderdik de, dönüş iyice zor..
İşte orada, duyardım, bir golf kulübü kurmuş, Ankara'da NATO adına bulunan Amerikalılar..
Güvenlik önemli.. Çok önemli.. "Go Home Yankee" devirleri..
Duvar yapmışlar, kondularla kulübün arasına..
Duvarın hemen kenarında büyükanne Demet Akbağ'ın evi var.
Torunu Burak Dakak ile yaşıyor..
Zaman zaman, duvarı aşan golf topları gelip Demet Nine'nin evinin camlarını kırıyor.
Bre aman?. Bu minnacık pinpon topu gibi ama taş gibi sert şey nedir?.
Gizli bir silah mı?. Amerikalı bu.. Her şeyi yapar..
Oyun işte bunun üzerine kurulu..
Ama iyi kurulu..
Bir defa Yılmaz Erdoğan 20 yıl sonra, müthiş yazmış.. Şöyle bakarsanız, hoş bir komedi.. Ama laf arasında öyle laflar var ki, metni Yılmaz'dan alsam, benim Sevdiğim Laflar köşesi bir sene dolar.. Öyle kafaya çekiçle vurulan slogan gibi laf değil bunlar.. Öylesine söylenmişçesine..
Güzelliği de orda..
İkincisi.. Serdar Biliş.. Sahneye koyan.. Dekorları yapan Cem Yılmazer ile el ele vermiş, onun tasarımları üzerine, animasyon görüntüler bindirip akışa tempo kazandırırken, bir de pratikleştirmiş ve çok daha iyi anlatır olmuş ki..
..Ve sonra..
Tabii, en başta 15 yıl sonra ilk defa sahneye çıkan, gene harikulade Demet Akbağ..
..Ve en büyük alkışım, ilk defa izlediğim gençler.. Kırk yıllık tiyatrocu gibi bir takım oyunu içindeler, aksamadan, aksatmadan.. Seyirciyi doyurarak..
Salih Bademci, Sinem Ünsal, Nebi Tolga Yılmaz, Sevda Baş ve az yukarda sözünü ettiğim Burak Dakak..
Harika bir gece geçirdik, Uniq salonunda, tabii önce, hemen yanındaki Kayseri mutfağında, klasik Kayseri mantımızı yiyerek, Caner, Mehmet ve ben.. Hele BKM'de Necati Akpınar'ın sağ kolu Mehmet Öztopuz bizi karşılayınca, giriş çıkış da kolay oluyor. Salondan önce kulise girdik ki, ilk gördüğüm Cem.. Cem Yılmaz.. Yanında Ata Demirer.. Önce Cem'e bir sarıldım "Seni çok özledim" diye.. Sonra Ata'ya.. Ayaküstü sohbet.. Ön sırada yerimizi aldık. Yılmaz Erdoğan geldi.. O da kadim dost.. Ben doğrulmadan koştu. Onunla da sarmaş dolaş. Ardından bir dünyalar güzeli gelmez mi?. Jülide Ateş.. Sunuculukta hep 1 numaram ve çok yakın arkadaşım.. Bu galanın en güzel yanı belki de bu.. "Pandemi yüzünden kapandık ya, en yakın dostları bile göremezken, şimdi kimler kimler bir arada" derken Fatih Hocamı da görmem mi?. Yanında da, en ama en sevgili Fulya.. Fatih Hocamın sımsıcak ellerini tuttum, "Ama Fulya sana sarılacağım" dedim.. Onun bana yaptıklarını unutmam mümkün mü?.
Yanımıza oturdular ve.. ve Metin Akpınar çıkageldi. İlerde oturdu. Beni görmesi mümkün değil.. Ben fırladım, koştum, büyük ustaya sarıldım..
Şimdi böyle bir gece yaşasanız, "Muhteşem" lafı bile yetmez aslında ama, daha yukarda laf bulamadım..
Bulan varsa söylesin, onu yazayım!.
*
Aydınlıkevler 15 Nisan Cuma, 23 Nisan Cumartesi ve 29 Nisan Cuma geceleri gene Uniq Hall'de..
Kaçırmayın derim.. Biletler Biletix'te tabii..
***
TAM DA ŞİMDİ LONDRA'DA OLMAK VARDI!..
Hayır, sevgili dost Hüseyin Özer'i ve onun harika yemeklerini ve de dünya güzeli kent parklarında dolaşmayı çok özlediğimden değil.. Özlediğim doğru gerçi ama..
Bugün ve yarın Londra'da iki günlük bir festival var.. İçinde baştan sona bizim olduğumuz bir festival bu..
Londra'da bir kulüp var. Çok özel bir kulüp.. Remakesploitation Film Club.. Türkçesi "Yeniden Yaratma Film Kulübü" oluyor. Bu kulüp, gene Londra'daki Yunus Emre Enstitüsü, Londra King College, Türk Hava Yolları ve Londra Cinema Museum ile işbirliği yaparak tahmin edemeyeceğiniz kadar popüler olan bu iki günü düzenledi..
Konu mu?.
İkonik Hollywood filmlerinin Türiye'de yeniden çevrimlerinin İngilizce altyazılı olarak gösterilmesi..
"Remakesploitation Fest 2022!."
William Friedkin'in ünlü filmi "The Exorcist"in Katolik temasının "Şeytan" filminin Türkçe versiyonunda İslami bir tema ile değiştirildiğini biliyor muydunuz?
Yoksa "Uzay Yolu" dizisinin bir bölümünün Türk uyarlaması olan "Turist Ömer Uzay Yolunda"nın Efes antik kentinde çekildiğini..
Uzun yıllardır düşük çözünürlüklü kaçak DVD ve kasetlerde dolaşan bu unutulmaz "Türk remake", yani "yeniden yapım"ların dijital olarak restore edilmiş versiyonları bu yıl Remakesploitation Fest için hazırlandı.
"Star Wars"tan "Some Like İt Hot/Bazıları Sıcak Sever"e kadar birçok popüler filmin fantastik Türkçe versiyonları, İngilizce alt yazı ile gösterilecek etkinlikte.
Gösterimlere gelenler, ayrıca özel olarak hazırlanmış bir çalma listesi ile Türk psychedelic rock müziğini dinleme şansı da bulacaklar.
Ek olarak, Sinema Müzesi'ne festival için gelenlere, özel Türk atıştırmalıkları da ikram edilecek.
Türkiye 60'lı ve 70'li yıllarda dünyanın en büyük film yapımcılarından biri oldu. Adını İstanbul'un Beyoğlu semtinde, eskiden film şirketlerinin yaşadığı sokaktan alan (Yeşilçam) Türk film endüstrisi, 80'lerin başına kadar binlerce film üretti.
Bu film endüstrisi, Hollywood'un gişe rekorları kıran filmlerini yeniden yapma parlak fikrini benimsedi.
Filmin yeniden çevrimleri dünya çapında üretilirken, bu fenomen özellikle Türkiye'de "Yıldız Savaşları" ve "ET"den, "Ölüm Arzusu" ve "Bazıları Sıcak Sever"e kadar her şeyin yeniden çekimleriyle gelişti.
Bu filmler, kültürel küreselleşme süreçlerini ve Türk kimliğinin beyazperdedeki temsilini ve salt yaratıcılıklarını araştırmak için sahip oldukları değerle çok önem taşıyorlar ve dünyaca tanınıyorlar.
Türk sinemacılar, uyarlamaların yapım sürecinde yaşadıkları maddi ve teknik eksiklikleri ya da dezavantajları yaratıcılıklarıyla telafi ettiler. Yeterli donanıma ve bütçeye sahip olmadan, sınırlı sayıda yönetmen ve senaristle uyarlanan filmlerde kullanılan sahneleri, müzikleri ve hatta özel efektleri, aslından "ödünç alarak" bu filmleri yeniden uyarladılar.
Bu remake'ler; Türk halkının kültürel ortamını tatmin etmek için değiştirilmiş olay örgüleri ve karakterleri ile açık bir Türk hızına sahipti. Eşsiz aşinalık ve yeni nostaljinin alaycı tanımlarını çağrıştırır.
Yeniden Yaratma Festivali ile Türk Yeniden Yapımları ilk kez Birleşik Krallık'ta sinemaseverlerle buluşacakken, Türkiye'deki ve dünyadaki izleyiciler de Türk sinema tarihinin bu büyüleyici dönemini tam anlamıyla değerlendirebilecekler.
Festival, tamamıyla Türk merceğinden nostaljiyi yaşamak için kaçırılmayacak bir fırsat.
Etkinliklerde, aralarında "Elm Sokağı Kâbusu" da dahil olmak üzere Hollywood için ünlü film afişleri hazırlayan efsanevi tasarımcı Graham Humphreys'in bu Türk uyarlamalarından bazıları için özel yaptığı afişler de satışa sunulacak.
Bilet ve afiş satışlarından elde edilen tüm gelir, gelecek için harika bu mekânın korunmasına yardımcı olmak için "Sinema Müzesini Kurtar" kampanyasına gidiyor.
*
Şimdi siz söyleyin bakalım.. Hep söylerim ya, "Bu ülkenin en iyi, en doyurucu gazetesi Daily Sabah'tır" diye.. Bu yazının aslını o gazetenin kültür sayfasında okurken ve "Bunları benim okurum da öğrenmeli" derken "Ah şimdi Londra'da olmak vardı" diye düşünmekte haklı mıyım, haksız mı?.
Ben olamadım ama..
..Bizde adını artık nerdeyse duymaz olduğum Sinamatek, Remakesploitation Film Club ile işbirliği yaparak, bu iki günlük festivali İstanbul'a taşıyamaz mı?. Zamanında alay konusu yaptığımız o Yeşilçam usulü yeniden çekimleri, dijital ve pırıl pırıl temizlenmiş yepyeni halleri ile izlemek, en az İngilizler kadar, bizim de hakkımız değil mi?.
İşte baş sponsor THY de, bizim kurumumuz zaten!.
Bir de SİYAD var tabii.. Sinema Yazarları Derneği.. Bu ikonik yerli filmlerin, biraz da haklı olarak canına okuyan eleştirmenlerimizin derneği.. Onlar da önayak olabilirler..
Bir defa da Musa dağa gitmez, dağ Musa'ya gelir!. Ne olur, yani?.
***
TEBESSÜM
Genç kız- Ne yiyeceğimizi sen seç.
Delikanlı- Hamburger?
GK- Olmaz.
D- Pizza?.
GK- Olmaz.
D- Kanat?.
GK- Olmaz.
D- Sandviç?.
GK- Olmaz..
D- O zaman sen söyle, ne istersin?.
GK- Sen ne seçersen..
*
Evlilik yaşamına hoş geldiniz!..
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Arzuların esiri olmaktan kurtulmak, iç barışı getirir.
Lao Tzu
Yorum Yazın