Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Mail: shjbjdsk@hotmail.com

Bir dik durun Allah aşkına!

Birileri ısrarla, ortalığı öyle bir toza dumana katıyor ki...!

Suyu, öylesine bulandırıyorlar ki...!

O tozun dumanın ve bulanık suların içinde olanlardan biri de çıkıp, ''Bu ne hal'' diye sormuyor, olan bitene dur demiyor!

Sanırsın ki, herkes halinden memnun, yeni tabirle, herkes bu durumu içselleştirmiş durumda!

Birileri, almış satırı eline, önüne gelenin boynuna indiriyor!

Öncesinde, birinin sosyal medyada sözümona ifşaları...!

Birilerinin de mal bulmuş mağribi misali, bu ifşalara sarılması, fırsat bu fırsattır diyerek, fincancı katırı misali züccaciye dükkanına girmesi...!

Neredeyse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni uyuşturucu tüccarı, devlet ricalini de torbacı yapma edepsizliği...!

Sonrasında da ne halt ettiklerinin farkında olmaksızın hareket etmeleri, o, hiç değişmeyen pis niyetleri ifşa olduğunda da adeta mazlumlar mazlumu role bürünmeleri...!

Çok eskiye gitmeye ne hacet, buyurun Gezi Parkı Olayları...!

Kırmızılı, rengarenk kadınlar...!

AKM, yani Atatürk Kültür Merkezi'nin duvarlarını kaplayan kan kusan afişler...!

En acısı da Atatürkçülük adına, Taksim Atatürk Anıtı'nda Atatürk heykelinin yüzünden sarkıtılan eli kanlı bebek katili PKK paçavraları...!

Bakın, o günkü medyaya, "AKM yıkılacak AVM yapılacak..." yalanları...!

Bunlara, MİT Tırları olayını da ekleyin...!

Bir de bütün bunları yapanların, bugünkü söylemlerine, hal ve tavırlarına bakın lütfen!

Ne kadar mağdur(!) ne kadar mazlumlar(!) değil mi?

Ama kimsecikler, bütün bu yaşananların rast geldiği zamanın, mekanın enteresanlığına bakmadı bile!

Bütün bu yaşananlar, nelere mal oldu?

Peki ya şimdi...?

Allah aşkına, belediyeler ilk kez mi bir vakfa bina tahsis ediyor?

Allah aşkına, falan derneğe, falan vakfa ilk kez mi ayni, nakdi kaynak aktarılıyor?

Geçmişte yapılanlar neden mi hatırlanmıyor?

Çünkü, geçmişte bütün yapılanları dillendirecek ne bir gazete ne bir televizyon ekranı ne de radyo yoktu!

Açtırmayın benim bayramlık ağzımı...!

PKK'nın siyasi temsilcilerinin elindeki belediyelerin, bırakınız yurt vesaire için kaynak aktarmalarını, belediyelerin resmi araçlarıyla dağdaki eli kanlı katillere silah taşıdıkları günler, ne tez unutuldu!

Bunu dillendirince de ben faşist(!) oluyorum değil mi?

Hadi ordan...!

Sizin bir tek kaygınız var, o da on yıllarca hortumlaya hortumlaya semirdiğiniz hortumlarınızın kesilmiş olması!

Sizin derdiniz, o hortumların artık bu topraklar için babasını, anasını, ağabeyini, şehit vermiş fakir fukara çocuklarının kursaklarına damlayacak olması!

Bir çift sözüm de muhacir seviciliği hastalığının pençesinden kurtulamayıp, medeni cesaretini toplayamayan bizim mahalleye...

Nedir bu hal, Allah aşkına?

Bu yurtlarda, eli kanlı PKK'ya militan mı yetiştirdiniz?

Bu yurtlarda kalmış bir tek insan, Al Bayrak'ı indirip yurdun gönderine kızıl bayrak mı astı?

Bu yurtlardan yetişmiş çocuklar, İstiklal Marşı yerine, Enternasyonal Marşı mı okudular?

Kendinize gelin!

Kendinize bu kadar da haksızlık yapmayın, yaptırtmayın!

Evet, her iktidar döneminde, o iktidarın dünya görüşü istikametinde, gerek STK gerekse vakıf ve derneklere bu tür pozitif ayrımlar yapılmıştır, yapılmalıdır da!

Bir dik durun, Allah aşkına...!

Çıkın, bu yurtlarda ne yaptığınızı, çatır çatır anlatın!

Vesselam...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar