Gazetelerin "haber süsü altında reklam" uygulamasına artık alıştık...
Ya sektör reklamı oluyor bunlar, belli bir sektörü tanıtma dümeniyle, ya doğrudan firmaları tanıtma...
Namuslu gazete hiç olmazsa o yarım ya da çeyrek sayfanın üstüne "Bu bir reklamdır" yazıyor, kimilerinde o da yok.
Bir de taşra belediyeleri var tabii.
Orada yaşayanlardan başka hiç kimseyi ilgilendirmeyen belediye ve belediye başkanı güzellemeleriyle nereye varılmak isteniyor?
Eskiden olsa "Tiraj artırmak için" denirdi.
O kasabada on tane fazla satsan ne olacak?
Demek ki mesele bu değil.
Bir de "siyasi reklamlar" var, o ara aramızın iyi olduğu yabancı ülkelerden gelen siyasi mesajlar... Geleneksel Türkbilmemne dostluğu, yeni ufuklar, falan filan.
Buralardan gelen para da olmasa, Serenay'ın sık sık açtığı yelkenlerle ne kadar satış sağlayabilirsiniz?
Neyse, dememiz o değil.
Sanal reklamlar!
Yani internet sitelerindeki reklamlar.
Basın bu işe yirmi küsur yıl önce "modaya uymak için" girdi.
Gerekçe de "yabancı ülkelerde yaşayan okurlara da hizmet sunmak" oldu. Özellikle Amerika'ya.
Bir de baktılar ki, buradaki okuyucu da gazete almayı bırakmış, internetten okuyor.
Öyle ya, bedavası varken niçin para verip alsınlar?
Böylece kendi kalemize esaslı bir gol atmış olduk.
O ara, sağdan soldan yazı toplayıp "kes yapıştır" yöntemiyle yayınlayanlar, hem de beş kuruş telif hakkı ödemeden yayınlayan "haybeci siteler" türedi...
Kimisi battı, kimisi "tıklanma" rekorları kırıyor.
Böyle olunca reklam da yağdı tabii.
Kısa sürede, ülkemizde hemen her konuda olduğu gibi bunun da suyu çıktı.
Yazılar, reklamlardan okunmaz halde!
Zırt sağdan giriyor, onu siliyorsun zırt soldan giriyor, yukarıdan iniyor, aşağıdan çıkıyor... Tablet ekranlarının yeni versiyonları da son derece oynak, en küçük bir dokunmada sayfa hemen reklama dönüşüyor... Onu kapıyorsun, hemen zırt bir başkası...
Kendilerini de bilmemkaç saniyeden önce kapattırmıyorlar.
Reklamcılıkta yeni bir çığır: Zorla reklam!
Youtube gibi sitelerde reklamlarla rahatsız edilmemek için ücret ödeyeceksin, bunlarda o da yok.
Bıktırdılar.
Kaç kere, ilgiyle okuduğum bir yazıyı zırt pıt giren reklamlar yüzünden yarım bıraktığım oldu.
Site para kazanıyor ama hem yazar hem okur zararlı çıkıyor.
En ciddi yazının arasına serpiştirilen zırvalar da cabası...
Adam hükümeti eleştirecek ya da savunacak, pat, ağda reklamı!
"Yazarlık haysiyeti" çiğneniyor.
Bakalım böyle böyle müşteriyi, "lanet olsun" dedirtip, ne zamanı kaçıracaksınız?
Hadi iyi seneler olsun.
Sanal korsanların da tıklayanı bol olsun. Anlayana.
Yorum Yazın