Pazartesi ve salı günleri döviz fiyatlarındaki devasa artışlar hepimizin ortak gündemi haline geldi. Sanırım Türkiye önemli bir eşikte duruyor. Ve bu konu sadece ekonomik bir konu olmanın çok ötesine geçti. Kimse kimseye klasik liberal teorinin ezberlenmiş formülleriyle akıl satmasa iyi olur. O ekonomik teorinin ne dediğini sanırım bu ülkede zaten bilmeyen kalmadı. Onları zaten herkes biliyor, ama bu artık siyasi bir mücadele halini aldı.
Türkiye bir başkaldırış denemesi yapıyor. Faize teslim olmayan bir üretim ekonomisi kurgulamak gibi uzun vadeli bir hesap var. Aslına bakarsanız bu, paradigmanın dışına çıkma arayışıdır. Ama paradigma içinden konuşanlar, paradigma dışına çıkma arayışındakileri irrasyonellikle suçlamaya kalkışınca maalesef doğru düzgün bir diyalog da doğmuyor.
Evet, ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Türkiye'nin ekonomik özerklik arayışını çok kıymetli ve mecburi görüyorum. Bu uğurda ülke ekonomisinin faize bağımlı olmaktan çıkarılması gerektiğini de biliyorum. Bunun kolay olmayacağının da farkındayım. Ama eğer Türkiye'nin bir büyük güç olarak doğmasını istiyorsanız bu kıskaçtan çıkmak zorundasınız.
Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan tam da böyle bir bayrak açtı. Yoksa 2023 seçimlerine bir buçuk yıl kala faizleri yüksek tutup finansal dengeleri korumak pek de zor olmasa gerekti. Sadece seçimi düşünüyor olsaydı böylesi bir mücadeleyi hiç başlatmazdı. Her şey sütliman giderdi. Ama eğer ülkenin geleceğini inşa etmek istiyorsanız siyasi irade göstermek zorunda kalabilirsiniz.
Zaten ortada bir bilek güreşinin olduğu çok açık. Erdoğan sonuna kadar gideceğini açıkladıktan sonra geldi bu atak. Geri adım atmaya zorlamak için yapıldı. Büyük çoğunluğu spekülatif bir saldırıydı.
Neden mi böyle düşünüyorum? Çünkü diğer ekonomik göstergelerin birçoğu normal ve gayet iyi görünürken nedense faiz-döviz-enflasyon dengesi bozuluyor. Çünkü savaş burada veriliyor. Çünkü biz bunun benzerlerinin Türkiye üzerinde uygulandığını daha önce de gördük. Çünkü biz bunun benzerlerinin Soroslar tarafından Asya piyasalarında, Venezuela'da, Brezilya'da yapıldığını da gördük. Çünkü yüzde 1'lik bir faiz indiriminin karşılığında dövizde yüzde 30'luk bir hareketlilik normal değildir.
Zaten dün itibarıyla gördük. Hükümetin ve Merkez Bankası'nın geri adım atmadığını görenler geri adım atmaya başladı. Dolar ben bu yazıyı yazarken yüzde 7'ler civarında gerilemişti bile. Sabun köpüğü ve spekülatif olan kısmı uçmaya başladı.
Lütfen artık bu basit ezberleri bir kenara bırakın. Bunlar komplo teorisi falan değil. Her şey gözümüzün önünde oluyor. Eğer bu mücadelenin nasıl daha iyi verilebileceğine dair fikriniz varsa keyifle dinleyelim. Ama Türkiye'nin faiz batağında kalması gerektiğini savunacaksanız ona karnımız tok.
Yorum Yazın