Bizim kuşak iyi hatırlar. İlginç bir maç türü vardı. Mahallenin büyüklerinden güzel top oynayan biri, küçükleri etrafına toplar ve "Ben tek, siz hepiniz" derdi. Sonuçta hep o yenerdi. O kadar çocuk, ayağından topu almak için uğraşırdık. O sadece, küçüklerin gönlü olsun diye topu bırakırdı.
Bugün, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "faiz ile enflasyon" arasındaki sebep-sonuç ilişkisini açıklarken adeta "Siz hepiniz, ben tek" der gibi. Tamamen Erdoğan'a özgü ve tamamen O'nun iddiasıyla gerçekleştirilebilecek bir ekonomik model değişikliği bu. İlk şok dalgası kırıldıktan sonra piyasada 24 saatte tesis edilen denge, programın uygulanabilirliği noktasında epeyce umut yarattı. Lakin yeni modelin akademik ve teorik altyapısı için daha fazla kafa yorulması gerekiyor. Yani sadece Cumhurbaşkanına, Hazine Bakanına endeksli anlatım yeterli olmayabilir. İş dünyası örgütlerinin, üniversitelerin, düşünce kuruluşlarının da bir dizi sempozyumla Türkiye'nin ekonomideki arayışını ve hedeflerini -alışılmış ezberlerin dışında dadeğerlendirmesi gerekiyor..
***
Türkiye, Cumhurbaşkanının anlatmaya çalıştığı gibi madalyonun iki yüzünden örnekler taşıyor.
Bir yanda dinamik sanayii, ihracat ve lojistik... Öyle ki yollarımızda yoğun kamyon ve tır trafiği gözleniyor. Üretim merkezlerinden tüketim merkezlerine yönelen bu akım, "katma değerli ve ithal ikamesini önceleyen" yatırımların ne kadar önemli olduğunu teyit ediyor. Yatırım finansmanı ve teşviklerin somut sonuçları, Türkiye ekonomisinin kısa süre içinde kalıcı dış ticaret fazlası verebileceğini gösteriyor.
Öte yandan...
Yüksek faize dayalı para ağı ile bu ağı besleyen iç ve dış çevreler hâlâ ayak sürüyor. Direncin büyüklüğü, dönüşümün hızı ve moral faktörleri tabii ki olumsuz etkiliyor. Ama "sadece paradan para kazanmayı" alışkanlık haline getiren odaklar bile, artık yeni seçenekleri ve şartları göz önüne almak zorunda olduğunu hissediyor.
Bu vesile ile...
Dün İstanbul yolu Ankara istikametindeki "Babacan AŞ'nin" önünden geçtim. Babacan ailesi dürüst ticareti ve kayıtlı çalışması ile örnek gösterilir. Baktım, şirketin park yeri panelvanlarla dolu. Belli ki işler "Allah bereket versin" dedirtiyor. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ticaretten gelmekle övünürdü. Fakat aradan geçen 20 yılda ticareti giderek unutan Ali Bey'in, yüksek siyaseti de henüz öğrenme aşamasında bulunduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
***
Ve son nokta...
İlla ki enflasyonla mücadele! Evet, kur artışını roket, kur düşüşünü ise paraşüt hızıyla fiyatlarına yansıtan fırsatçı piyasa dinamikleri söz konusu. Etiket oyunlarının yanı sıra piyasa bozucu stokçuluğun üstüne üstüne gidilmeli. Kanımca bu noktada seçici bir adım daha atmakta fayda var. Nedir o?
Şudur... Vatandaşın aylık hane halkı harcamasında en fazla yekûn tutan, onlar için hayatı pahalı hale getiren 20-30 kalem üründe, bilhassa gıdada fiyatların aşağı gelmesi, hatta gerekirse bir süre sübvanse edilmesi üzerinde de durulmalı. "Karnı tok, sırtı pek, yuvası sıcak insanlar" bu ülkenin teminatıdır. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bulduğu ilk fırsatta Anadolu'ya koşması, milleti ile hemhâl olması, üretene sahip çıkması, sade vatandaşın yanında durması bundandır.
Yorum Yazın