Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Ben Acun’a inanırım

Acun Ilıcalı'yı tanırım, hem de çok eskiden, ta Şansal Büyüka'nın yanında spor muhabirliği yaptığı yıllardan... Aziz Yıldırım'ı ise altyapı, tesisleşme hamleleri ve özellikle de FETÖ ile mücadelesinden dolayı takdir ederim.
Kongre öncesinde bu ikilinin arasında gelişen üzücü diyalog beni endişelendiriyor. Bir Fenerbahçeli değil, bir sporsever olarak. Çünkü ikisinin de Türk futboluna büyük katkı vereceğine inanıyorum. Ancak Aziz Yıldırım'ın meseleyi kişiselleştirmesini ve iddialarını ağır ithamlar düzeyine taşımasını doğru bulmuyorum.




Acun konuyla ilgili son değerlendirmesini şöyle yaptı:
"Benim hayatım çok iyiydi. Çok mutluydum. Ancak ben Fenerbahçe için elimi taşın altına koydum. Bir gün bile, 'Ya rakip takım taraftarları bana zarar verir mi?' diye düşünmedim. Çok güzel planlarla yolculuğa başladığımda bir şeyi fark ettim. Meğer benim düşmanım dışarıda değil içerideymiş. Ben kimseyi kırmadım, üzmedim. Daha önce anlattığım konu idi Adnan Hoca konusu. 35 yıl oldu. Önce Adnan'cı oldum, sonra FETÖ'cü oldum, sonra uçaklarımla bir şeyler taşıyormuşum. En sonunda Dominik pasaportu veriyormuşum. Kendimi Escobar gibi hissediyorum. Şimdi de vergi kaçakçısı olacakmışım. Bizim bir olmamız gerekiyor ama dakika 1 bunlar deniyor. Bunların hepsine varım. Bunları göze aldım."
Fikrim de hissiyatım da net:
Ben Acun'a inanırım.

Depreme yeni önlem
Önceki pazartesi günü A Haber'de Cansın Helvacı'nın konuğu Prof. Dr. Hüseyin Öztürk'ü can kulağıyla dinledim. Çünkü olası depremler öncesinde sayısız canı kurtaracak son derece önemli bir "operasyondan" söz ediyordu.
İstanbul'un altında pek çok fay kırığı var. Aynı zamanda yer altı sularının hareketiyle binaların altındaki toprak sürüklenip boşluklara sebep oluyor. Bu da zemini dirençsiz kılıyor.
İşte bunu önlemek için Profesör Öztürk bir teknik önerdi. Kuşkulu zeminlere yapılan mevcut binaların yanından belli bir açıyla toprağa çimento karışımı enjekte edilerek aşağıdaki boşluğun betonla doldurulabileceğini söyledi.
Kestirme ve güvenli bir önleme benziyor. Aklınızın bir köşesinde bulunsun.

Milyar dolarlık fotoğraf
Fenerbahçe'ye imza atan dünyanın en başarılı teknik direktörü Josef Mourinho'nun imza atmaya giderken Boğaz'da seyreden yatta çektirdiği Türk bayraklı bu fotoğrafa paha biçmek zor. Türkiye'yi Tanıtma Fonu tüm kaynaklarını harcasa bu kadar yaygın ve etkin bir reklam kampanyası gerçekleştiremezdi. Çünkü bu fotoğraf sadece sosyal medyada milyonlarca kez paylaşılmadı. Tüm dünyadaki önemli yazılı ve görsel medyanın tamamında yer aldı. Tıpkı Fenerbahçe'den Real Madrid'e giden ve ilk sezonunda Şampiyonlar Ligi kupasıyla sahayı turlayan 20 yaşındaki futbolcumuz Arda Turan'ın görüntüsü gibi... Sadece Türkiye değil, dünya Mourinho ve Arda'yı konuşuyor.



Önce deplasmanda 10 kişiyle Galatasaray'a karşı alınan galibiyet. Sonra Mourinho'nun gelişi ve Arda'nın büyük başarısı... Galatasaray'ı konuşan yok. Herkesin dilinde Fenerbahçe.
Bir şampiyonluk ancak bu kadar gölgelenebilirdi...

Ne demiş?
"Şimdi Paris'te sokaklarda köpek var mı diye soracak bir sürü arkadaş bu fotonun altına doluşacak. Cevap vereyim: YOK. Sadece şehrin hemen her yerine dağılmış bizim küçük köpekler kadar FARELER var. Dikkatimi çekti bu sıcakta genellikle kadınlar diz üstüne kadar yağmur çizmeleri giyiyorlar. Sebep: Fareye falan basarlarsa korkmamak içinmiş!.." (Cenk Eren'in sosyal medya paylaşımı)




Gaf'let kürsüsü
Antakya'da hasarlı bina yıkılırken bir deprem kabini firması, içinde canlı insan bulunan ürünü ile sağlamlık testi yaptı.

Zap'tiye
Otomotiv devi Toyota'dan hile itirafı: "Doğru sertifikasyon sürecini takip etmeden seri üretim yapıp otomobil sattık." Japon da bunu yaptıysa, batsın bu dünya!..

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar