İster bir yılda, ister on yılda...
Pandemi geçince neden eskiye dönülmesin?"
Üniversiteye yeni kaydolduğunu öğrendiğim bir delikanlı, yazı yazdığım kafede yanıma yaklaşıp bu soruyla konuya giriverdi.
Sonra biraz daha açtı aklından geçeni...
"Geçen yılın mart ayında bütün dünya liderleri hemen yeni dünya düzeninden söz etmeye başladılar; hayatın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını özellikle vurguladılar.
Bunu anlayamıyorum."
Gülümsedim.
"Böyle düzgün biçimde dile getirdiğine göre aslında anlamışsın" dedim, gerçekte mesele pandemi bile değil...
Gözleri birden çocuklaştı.
"İklim konusu da geri dönmenin bütün yollarını kapatmak için değil mi Haşmet Abi?"
***
Bu soruya (kendi çapımda) hakkıyla cevap vermek için bütün bir yıl köşemi bu konuya ayırmam gerekebilir.
Artık fındık fıstık meselelerden daha çok bunları konuşsak ne iyi olur.
Ama hayat akıyor, her gün kendi gündemini baştan kuruyor.
Gündem bazen kandırıyor bizi, bazen ciğerimizi dağlıyor ve çoğu zaman oyalıyor.
Şu da bir gerçek...
Düşünen, araştıran, inceleyen insanlar devasa bir krizin yaklaştığını biliyor, yazıp çiziyorlardı.
Yeniden inşa için yıkımın geleceği belliydi.
Şaşırtıcı olan, kurşunun eski düzeni en hassas yerinden (sağlık/ölüm korkusu) vurup bütün dokularını patlatmasıydı.
***
Tesadüf bu ya...
Sırt çantamda Richard Dienst'in ilk baskısı 2011'de çıkmış ve bugün başımıza gelenlerin ekonomik nedenlerini çırılçıplak biçimde ortaya koyan "Borç Bağları" adlı kitabı vardı.
Önsözü açtım.
Ve genç arkadaşımdan altını kırmızı kalemle çizdiğim şu ultra gerçekçi fakat ironik satırları okumasını istedim.
Şimdi siz de okuyun...
"Bu felaket zamanlarının tarihini kim yazacak?
Kapitalizmin acımasız güçleri dünyayı son kez yeniden tasarlıyor ve resmi hikâyelerine göre zaferleri üç şekilde kesinleşti: Sattıkları malların cazibesi, ordularının tehdidi ve davalarının kutsallığı...
Buna karşı her direniş işareti, görevlerini daha çabuk tamamlamak için bir bahane olarak resmediliyor. (...) İstedikleri ekonomik reçeteler uygulandığı sürece her politik sistem bu davaya katılabilir.
Onlara göre kaybedenler için vakit kalmadı.
Dik kafalılar ve zavallılar tek kelimeyle ya katılacak, ya kovulacak ya da geride bırakılacaklar."
***
NOT DEFTERİ
Kaçıp kurtulmak istediğimiz bir şeyin giderek daha çok içine gömülmekteydik. (FRANZ KAFKA / Şato)
Yorum Yazın