Terör örgütü PKK ve Barzani’nin partisi KDP arasında son zamanlarda ön planda bir kavga yaşanıyor. Özellikle son bir yıldır birbirlerine yönelik tehdit ve uyarı açıklamaları yapıyorlar. Ama perdenin arkasında asıl ne yaşanıyor bilmiyoruz. Her iki taraf da şeref ve karakter olarak güvenilmez olduğu için elbette bu kavgaya şüpheyle bakmak gerekiyor.
KDP Sözcüsü Mahmud Muhammed, “PKK, uzun yıllardır haraç alarak ve halkın mallarına el koyarak yüzlerce köyün inşasını ve sivil halkın bölgelerine dönmesini engelliyor” açıklaması yaparken, PKK elebaşı Murat Karayılan “Şimdi duyuyoruz; güçleri harekete geçmiş, kendilerini savaşa hazırlayan bir pozisyondadırlar. Yani bazı ciddi gözlemlerimiz ve bilgilerimiz olmazsa böyle demezdik. Şimdi bakıyoruz; gerçekten bir hazırlık vardır. Bu hazırlıklarla neyi amaçlıyorlar, ben bilemiyorum. Mesela nerede bir noktamız varsa hemen oraya bir güç yerleştirmek istiyorlar. İki gücümüz arasında bir yol varsa oraya karakol kurmak istiyorlar. Bundaki niyetleri nedir?” açıklaması yaparak KDP’nin duruşunu sorgulamıştır.
KDP’nin, terör örgütü PKK’nın memurlarını öldürdüğünü, bölgedeki faaliyetleriyle halk için tehdit oluşturduğunu ve Irak’ın kuzeyinde birçok köyü, yerleşim yerini işgal ettiğini dünya kamuoyu önünde ifade etmesi elbette önemlidir. Ama “kaypak, nankör, güvenilmez” karakterlerini de bilerek davranmak ve ona göre muhatap olmak en doğru olandır.
Terör örgütü PKK, Barzani ile giriştiği kavga hâlini geçtiğimiz ağustos ayında, teröristbaşı Murat Karayılan’ın ağzından “Orta Doğu’nun yeniden dizayn edileceği bu tarihi ve önemli dönemde PKK’yi tasfiye etmeyi amaçlayan Türkiye’nin planına KDP’nin dâhil olması ve böyle bir planın parçası haline gelerek iş birliği yapması, çok ciddi bir durumdur” şeklinde yorumlamıştı.
Karşılıklı buna benzer açıklamalar son bir yıldır yapılmakta ve PKK-KDP arasında bölgede bir güç kavgası yapıldığı hissedilmektedir.
Elbette Türkiye’nin dirayetli duruşu ve terör örgütü PKK’ya nefes aldırmayan mücadelesi etkili olmaktadır. Bunları boş bıraksan zaten yine birleşip Türkiye düşmanlığı yapmakta zaman kaybetmezler. Türkiye’nin “iti ite kırdırma” taktiği yahut KDP’yi buna mecbur bırakma hâli yerinde bir davranıştır. Fakat bunu yaparken bunlara asla güvenilmeyeceğini de bilmek lazımdır. “Tilki kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı? “ sözü var ya, bunların hâli de bu… Barzani PKK’yı iyi tanıyor diye mücadelesine, kavgasına asla güvenilmez.
Çünkü terör örgütü PKK’nın Irak’ın kuzeyinde güçlenmesinin ana aktörü Barzani’dir. 2014 yılında uzun bir konvoyla PKK’nın terör kampına gelip, teröristlerle el sıkışan, onları öven, çok samimi pozlar veren de Barzani idi. Barzani’nin 2017 yılında yapmaya kalktığı bağımsızlık referandumuna destek için Kerkük’e gelen 500 kişilik PKK’lı terörist grubu da unutmamak gerekiyor.
Türkiye’nin, Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK’nın kökünü kazıma adına stratejik adımlar atması devlet refleksi içinde elbette doğal karşılanabilir. Türk devleti geçmişte de Barzani- Talabani ikilisi üzerinden bunu çok yaptı. Ama bunların “kanı bitlenince” hemen PKK’ya sarılmasını da unutmamak, stratejinin hedefe ulaşması adına olmazsa olmaz bir davranıştır.
Mesela PKK-KDP kavgasının son hâlini Barzani’nin haber sitesinden görmek için Rudov sayfasına girdim...
Türkiye’ye ve İslam dünyasına büyük düşmanlık eden Fransa’ya karşı aynı KDP’nin “Fransa daima Kürt halkının en hakiki dostu olmuştur” başlığı altında uzun övgülü bir açıklaması vardı. Yine aynı haber sayfasında, terör örgütü PKK’ya tonlarca silah yardımı yapan ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Matthew Tuller ve beraberindeki heyet ile yan yana gelen Neçirvan Barzani haberi vardı.
“ABD, bugün Hummer, zırhlı araç, silah, patlayıcı ve askeri giyimden oluşan askeri yardım malzemelerini Kürdistan Bölgesi’ne teslim etti” şeklindeki haber içeriği, Neçirvan Barzani’nin ABD’ye askeri yardım için teşekkürüyle bütünleştirilmişti. KDP-PKK sözde kavgalı ama hem Barzani’ye, hem terör örgütü PKK’ya silah yardımı yapan ABD…
ABD’ye silah yardımı için teşekkür eden hem Barzani, hem terör örgütü PKK… Bu nasıl iş?
Şu ilişki ağına bakın, aynı “Aşçı bahçıvana, bahçıvan şoföre, şoför uşağa, sonra hepsi uşağa…” şeklindeki film repliği gibi…
Türkiye’nin “Barış Pınarı Harekâtı” çerçevesinde terör örgütü YPG’ye karşı yaptığı operasyonu “Maalesef birkaç gündür Kuzey Suriye’deki Kürt bölgeleri saldırı ve tehlike ile karşı karşıya kalmıştır” şeklinde yorumlayan ve YPG’li teröristlere destek için Peşmerge yollayacağını söyleyen Mesut Barzani’den bahsettiğimizi herkes çok iyi anlamalıdır. Tarih boyunca bu Barzaniler hep böyle davranmıştır. Dede, baba, torun hep aynı… Günümüzün Mesut Barzani’si de, Neçirvan Barzani’si de aynı güvenilmezlik derecesindedir. Bunlar asırlardır Müslüman görünür ama silahını, desteğini, fitnesini hep İslam düşmanı emperyalist devletlerden alır. Türk milletine tarih boyunca düşmanlıkları da eksilmemiştir. O yüzden “Akan suya inanma, el oğluna güvenme” atasözüyle bunlara bakış açısı geliştirmek en mantıklısı…
Irak işgali sonrası Türkmenlerin şehirlerini, köylerini işgal eden, tapularına el koyan Peşmergeler, söz konusu terör örgütü PKK olunca niye ağıt yakıyor?
Madem ABD size silah yardımı yaptı, siz de onlara teşekkür ettiniz, hadi o silahları “köylerimizi işgal etti” dediğiniz terör örgütü PKK üzerinde kullansanıza… Hadi Barzaniler terör örgütü PKK’ya karşı hamlelerinizi görelim, biz de sizi o zaman bir daha değerlendirelim...
Yorum Yazın