Nedim Şener

Nedim Şener

Mail: fmdkfldk@hotmail.com

Bakkal hesabıyla ‘proje bazlı’ siyaset buraya kadar

Bundan tam 6 yıl önce, 8 Mayıs 2017 tarihinde Posta Gazetesi’ndeki “Siyaset yalnızca matematik değildir” köşe yazımda, CHP’nin kendi ilkelerini bir kenara bırakıp “ilkesiz matematik siyaseti” üzerinden muhalefeti peşine takmaya çalışmasının yaratacağı sonuçlara dikkat çekmiştim.

Yüzde 51.4 “Evet”, yüzde 48.6 “Hayır” çıkan 16 Nisan 2017 referandumundan sonra Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, parti ilkelerini bir yana bırakıp terör örgütü PKK’nın siyasi kolu HDP ile ilişkiye girerek yürüttüğü matematik siyasetiyle “hayır bloku”nun temsilcisi olmaya kalktı.

Şu satırlar 8 Mayıs 2017 tarihli yazımdan:

“CHP’nin yüzde 25’inin üzerine HDP, küskün MHP’li (Not: Sonradan İP’li olanlar), hatta kızgın AKP’lilerin oylarını üst üste koyup iktidar hesabı yapıyorlar. Ama siyasette matematik sadece sonuçları hesaplamaya yarar.

Peki bu matematiksel sonuca ulaşılacak strateji ve politikayı bilen var mı?
Siyasetten anlamam ama bir vatandaş olarak siyasetin matematik değil, vatandaş ile fiziksel ve duygusal temas kurma işi olduğunu biliyorum.”

3.5 YIL ÖNCEDEN KEHANET

MHP’den ayrılan bir grup, 2017 yılı ekim ayında Meral Akşener’in liderliğinde İYİ Parti’yi kurdu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin 100 yıllık ilkelerini bir kenara koyup bir yanına İYİ Parti’yi, diğer yanına PKK’nın siyasi kolu HDP’yi alarak, 2019 yerel seçimlerinde yine “matematik siyaseti” üzerinden Millet İttifakı’nı kurarak yol aldı.

Bu kez “matematik siyaset” sonuç vermişti, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri’ ni, İYİ Parti ve PKK’nın siyasi kolu HDP’lilerin desteği ile kazandı. Kılıçdaroğlu, zafer sarhoşuydu.

O günlerde, yani bundan tam 3.5 yıl önce, yani 27 Eylül 2019 günü Posta Gazetesi’ndeki “Bakkal Hesabı” başlıklı köşe yazımda, Millet İttifakı’nın akıbetini şöyle yazmıştım:

“Ülke siyaseti, “ittifaklar dönemi”ni yaşıyor. Herkesin hesabı, yüzde 50 artı 1 oranını yakalamak. Ancak bu oranla yönetimi değiştirip iktidar olma şansı var. İki ittifak var; birisi AKP ve MHP’nin oluşturduğu ‘Cumhur İttifakı’, diğeri kâğıt üzerinde CHP ve İYİ Parti’nin ama fiili olarak CHP, İYİ Parti, HDP, SP’nin oluşturduğu ‘Millet İttifakı’...

Cumhur İttifakı’nın hesabı kabaca şöyle: AKP yüzde 40 + MHP yüzde 11, toplam yüzde 51...

Buna karşı “Millet İttifakı”nın hesabı şöyle: CHP yüzde 25 + İYİ Parti yüzde 10 + HDP yüzde 10 + Saadet Partisi yüzde 1 + diğer yüzde 5, TOPLAM yüzde 51... Yani her şey bakkal hesabı üzerinden ilerliyor; parti programı, proje, ilke gibi konuların önemi yok. 

Büyük analizler yapmaya da gerek yok, varsa yoksa, amaç, toplama işlemi üzerinden oluşan bir ittifakı ayakta tutmak.Ama siyasette matematik hesabı toplama işleminin parçası olursanız, bakarsınız bir gün çıkarma ya da bölme işleminin parçası da olursunuz...

En iyisi biri, siyasetin bakkal hesabı matematik işlemi değil, ilke işi olduğunu söylesin, böylesi daha iyi olur.”

‘PROJE BAZLI’ İTTİFAKIN SONU

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2021 yılında Habertürk televizyonunda bu ilkesiz birlikteliği siyasi tarihe geçen şu sözleriyle tanımlamıştı:

“Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı karıştırılıyor. Cumhur İttifakı et-tırnak, mezara kadar, kader birliği; bu duygusal ittifak. Bizimki rasyonel, proje bazlı...”

İşte benim toplamaya dayalı “matematik siyaseti” dediğim bu; proje bazlı. Sadece toplama işlemi üzerinden yürütülen “matematik siyaseti”, 3.5 yıl önce yazdığım gibi çıkarma ve bölme işlemlerinin devreye girmesiyle ömrünü tamamladı.

Sadece masa dağılmadı, proje de çöktü.

AKŞENER’İN AYAK OYUNLARI

Meral Akşener, türlü ayak oyunlarıyla, partisinin her kademesinden yapılan açıklamalarla Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engelleyemeyince 6’lı Masa’yı bir hamlede dağıttı.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkması bir şekilde anlaşılabilir ama yine CHP’nin İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediye başkanlarını onun yerine aday olarak gösterme girişimi de tam bir hezimetle sonuçlandı.

Daha korkuncu, yıllardır aynı masa etrafında oturduğu, yüz yüze baktığı siyasetçileri de ağır töhmet altında bırakarak masayı dağıtması oldu.

SUÇLAMA: ‘DEVŞİRME SİYASET’

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş devşirme siyasetin hınk deyicisi olmayacağız” sözleriyle, “devşirme siyaset” yapmakla suçladığı 6’lı Masa için, “Üzülerek söylüyorum ki, geldiğimiz son noktada 6’lı Masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir” diyerek Millet İttifakı’nın mezarını da kazdı. Ama kazdığı kuyuya kendisi de düştü.

Nitekim, bir televizyon programında cumhurbaşkanı adayı olmak istediğini dillendiren hukukçu Ersan Şen’i reklam arasında telefonla arayıp konuyu görüşmek üzere Ankara’ya davet etmesi, çıkmaya çalıştığı kuyuya yeniden, sırtüstü düşmesine sebep oldu.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkmak için 6’lı Masa’yı dağıtan, onun yerine CHP’li İmamoğlu ve Yavaş’ı piyon olarak kullanmaya kalkan Akşener’in, yere göğe koyamadığı partisinden bir ismi değil de televizyonda konuşmasını dinlediği bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı olarak görüşmeye çağırması, elbette alay konusu olmasının yanında, siyasi hayatına mutlaka bedeli olacak bir hata olarak geçti.

O bedelin ne olacağını zaman gösterecektir.

SUÇLAMA: ‘SİYASİ OPERASYONLAR’

Meral Akşener 6’lı Masa’yı “Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş devşirme siyaset” ile suçlarken, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu birkaç saat sonra yaptığı açıklamada durumu yumuşatmaya çalışarak “Biz ülkeyi siyasal operasyonlarla yönetmeye talip olmayacağız” dedi.

CHP’lilerin, CHP yandaşı medyanın Meral Akşener’e hakarete varan ithamları, iki ortağın nasıl bir kavgaya tutuşacağını gösteriyor.

Siyaset bu, edilen hakaret ve suçlamaları yutabilirler, hesaplaşmayı zamana bırakabilirler ama asla unutmazlar.

PKK/HDP TARTIŞMASINA HAZIR OLUN

Bunda sonra Kemal Kılıçdaroğlu yıkılan masayı toparlamak için geriye kalan dört parti ile yoluna devam etmek zorunda. Elbette şimdilik dışarıda olan PKK’nın siyasi kolu HDP’yi de yanına alarak.

Ama özellikle girişte yer verdiğim 2019 tarihli Posta Gazetesi’ndeki yazımda belirttiğim gibi, ilkesiz, sadece “matematik siyasetle” gidebileceği yol belli.

Bu yolun nasıl bir felakete çıkacağını öngörmemek, siyasi intihardan başka bir şey değildir.

Bakkal hesabı gibi, sadece toplamaya dayalı ilkesiz siyasetle gidilecek yol bu. Dediğim gibi matematik siyaset sadece toplama değil, çıkarma ve bölmeye de açıktır.

“Çarpmayı unuttun” dediğinizi duyuyorum; evet, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de bakkal hesabı gibi matematik siyaseti yapanların yüzüne gerçekleri çarpacağız. Çünkü, gerçeklerin, matematik siyaseti yapanların yüzüne çarpılmak gibi bir huyu vardır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar