İnsan bireydi, aile oldu...
Hayatın zorluklarına karşı daha güçlü durabilmek, yaşamını devam ettirebilmek, kendisinden daha güçlülerce ezilmemek için toplum oldu...
Daha sonra bunu resmiyete döktü ve devletler kurdu...
Hepsi, tek başına mücadele edilemeyecek zorbalıklara karşı adaleti sağlayacak ve yaşam hakkını koruyacak bir kurum oluşması için, güçsüzü güçlüye karşı koruması için...
Tüm bu hengamenin ortasındaki özne, insan...
Peki insan nedir?
Ufak bir aratma ile karşımıza, felsefeye göre başka, biyolojiye göre başka bin bir türlü anlam çıkıyor. İnsan henüz kendisinin tam anlamıyla, ne olduğuna karar verememiş anlayacağınız.
Mesela, elden ayaktan kesilen yatağa bağımlı yaşayan, hatta konuşamayacak kadar ihtiyarlarımız insan kategorisinden çıkıyor mu?
Neticede, kendi derdini bile anlatamıyor, sürekli bakıma ihtiyaç duyuyor.
Birisi kalksa ve onu artık bu hayattan gönderelim dese, buna cevap veremiyor olması ya da engel olamıyor olması, herhangi birine bunu uygulama hakkı verir mi?
Tabii ki vermez!
Akli melekeleri yerinde olan herkesin vereceği cevap budur. Doğdu, büyüdü, çalıştı, sevdi, sevildi, üzüldü, sevindi ve koskoca bir hayat yaşadı. İhtiyarlasa da o bir bireydi. Kendini ifade edemiyor da olsa, onun yaşam ve ölüm hakkı başkasının eline verilemez.
Bunu birileri teklif etse, elden ayaktan düşen kendini ifade dahi edemeyen bir ihtiyarı, eğer varisleri istiyorsa öldürebilirsiniz dese, linç edilir, yakını olan ihtiyar da devlet korumasına alınır. Çünkü, o bir insandır.
Peki, kendini koruyamaması ve ifade edememesi kesin olan bebekler...?
Bu aralar Amerika'nın California'sında bir yasa tasarısı gündemde. Birileri, bebeklerin doğduktan 7 gün sonrasına kadar öldürülmesinin cezasız kalması gerektiğini meclise öneriyor!
Bir kişi değil, bu düşüncedekiler birleşmiş ve bir devlette bunun yasalaşmasını istiyorlar!
Gerçekten, son 10 küsür yıldır belki de en çok söylediğimiz söz, "Dünya ne ara bu hale geldi?" !
Sanki birileri, kötülük ve arsızlığın ipini çözdü.
Henüz doğmamış olan insanı öldürmenin meşru sayılması, artık tartışılamayan bir kabullenme haline geldi.
Ama, birilerine tabii ki bu yetmiyor, yetmeyecek de!
Onlar için bir başlangıçtı belki de...
Gözlerini yeni doğana diktiler!
Neye yok artık dediysek, başımıza geldiği bugünlerde, hızına yetişemediğimiz sert değişimler yaşadığımız bu dünyada, bu meselenin yayılması oldukça yakındır. Umarım, California ahalisi duruma bizim gibi bakıyordur.
Savaşlarda bile kadın ve çocuklar ayrı tutulurken, birileri gözlerini daha ötesine, yeni doğmuş bebeklere dikti!
Bakalım, daha neler göreceğiz?
Bu arada okuduğum bir haberde, Adana'da ortaokul öğrencisine maske takmadığı için disiplin cezası verilmiş.
Keyfine yemeğe çıkıp restoran ya da kafelerde arkadaşlarımızla sohbet ederken takmadığımız maskelerin, hala risk grubu bile olmayan çocuklarımıza zorlanıyor olması, şaşırtıcı gerçekten!
İnsanlık olarak zor günlerden geçiyoruz.
Allah yardımcımız olsun.
Elimizden geldiğince, insanlığımızdan ayrılmadan yaşamak zorundayız. Yoksa, çekilmeye çalışıldığımız yer, insanlıktan çok uzak.
Yorum Yazın