Son aylarda “Ben öldürülürsem video çektim ve 3 kişiye bıraktım”, “Ben öldürülürsem mektup yazdım ve 3 kişiye bıraktım” modası başladı.
Bu modaya 15 Temmuz darbe girişiminde 2013 yılında boşandığı eşi Erol Olçok'u ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'u kaybeden Nihal Olçok, “Beni ortadan kaldırmak çok kolay. Ama bana bir şey olursa açılacak iki mektup var. Benim ve çocuklarımın can güvenliği onlar” diyerek katıldı. Boşandığı eşini ve çocuğunu FETÖ’nün kanlı darbe girişiminde şehit veriyor ama durduğu nokta FETÖ’cülerin, PKK’lıların desteklediği 6+HDP masası. Zaten kendisi de Gelecek Partisi Yönetim Kurul Üyesi. Yani Ahmet Davutoğlu’nun adamı… Başka bir söze gerek var mı?
Nihal Olçok’un tüm açıklamaları 6+HDP masasının menfaatine yönelik. Madem çok etkisinin olacağını söylediğin çok önemli bir mektup var o hâlde 6+HDP masasını niçin bundan mahrum ediyorsun Nihal Hanım?
Nihal Olçok’un “Bana bir şey olursa açılacak iki mektup var…” açıklaması 6+HDP masasının bir algı çalışması hâline dönmüştür.
Cumhur İttifakı içine fitne salmak ve 6+HDP masasına nefes aldırmak gayesi güden MHP düşmanı Bülent Arınç da Sinan Ateş cinayeti üzerinden “Bir yorum yapmayı çok şeyler bilsem de doğru bulmam. Çünkü birilerinin hedefi olmak istemem” yorumunu yaparak meşhur modaya ayak uydurmuştu.
MHP’den DYP’ye, DYP’den AKP’ye, AKP’den CHP’ye geçen şimdi CHP’deki devrimci, komünist artıklarından daha çok CHP’nin ihanet politikalarını savunan, “İdeolojik dönek” CHP’li yoldaş Alaattin Aldemir de geçtiğimiz haftalarda aynı modaya uygun “Bizi konuşmak zorunda bırakmasınlar. Benim başıma bir iş gelirse diye 2 yıl önceden çektiğim kasetler var. Ölürsem bunlar yayınlanacak” açıklamasını yaptı. Alaattin Aldemir, sen CHP’den vekil olabilmek için “Vatanı satacak” hâle gelmişsin, madem çektiğin videolar var onları yayınlasana. Kemal Kılıçdaroğlu’nun gözüne belki daha iyi girersin… Konuş Alaattin konuş… Ülkücü Hareket içinde görev yaptığın dönem, seninle birlikte görev yapan ve seni çok iyi tanıyan kişiler konuşursa sen ne yapacaksın? Neler yaptığını en iyi sen hatırlıyorsun değil mi?
“Camdan evi olan, kimsenin evine taş atmasın” atasözü senin gibileri uyarıyor sanırım? Seni ne kadar tanıyan, bilen varmış be Alaattin Aldemir… Sen kasetlerini yayınla bakalım. Merakla bekliyoruz…
CHP’nin en geveze ismi Özgür Özel de bu modadan geri durmamıştı. O da “Böyle açıklamalar bu dönemlerde riskli. Kamuoyu merak etmesin. Özgür Özel yarın o dosyayı açıklayamayacak bir durumda olursa, o dosyayı açıklayacak üç arkadaşıma daha birer örneği teslim edildi” açıklamasını yapmıştı.
Herkes bu modaya uymuşken Kemal Kılıçdaroğlu durur mu? Ne demişler: Kambersiz düğün olmaz.
Kemal Kılıçdaroğlu da bu modaya “Önce benimle konuşmak istediler, anlaşmak istediler; kapıyı yüzlerine kapattım! Her türlü operasyona başvurdular. Ve artık son aşamaya geldik; silah ve suikast tehditleri. Son uyarılarını yapıyorlar akıllarınca. Be gafiller, be şerefsizler, be akılsızlar, be müptezeller, be çakallar! Siz mi beni korkutacaksınız? Sizin önünüze diz çöküp yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih ederim!” sözleriyle katıldı.
Bir merkezden algı ve atmosfer çalışması yapıldığı çok net.
Biliyorsunuz 6+HDP masası malum ajansa sormadan nefes alamıyor ve adım atamıyor.
Bu atmosferi başlatan ajans her kimse herkese bu modanın etkisini hissettirmek istiyor. Yurt dışında PKK’lı yöneticilerle pozları çıkan ve yeni bir PKK açılımı peşinde koşan Meral Akşener’in danışmanı olan Turhan Çömez de Sedat Peker ile görüştüğünü ve onun “Tüm bilgi ve belgeleri kayıt altına aldım. 2 farklı ülkeye gönderdim. Öldürülmem hâlinde bunları tüm Türkiye öğrenecek" dediğini söyleyerek bu modada kendine konum belirlemeye çalışmıştır.
Şimdi benim anlamadığım konu şu. Türkiye üzerinde de terör eylemleri yapan PKK, PYD, YPG, FETÖ, DHKP-C, FETÖ, MLKP, TİKKO gibi terör örgütleriyle kimin arasının iyi olduğunu, bu terör örgütlerinin tamamının 2018 genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 2019 yerel seçimlerinde kimleri desteklediğini Türkiye’de aklı başında herkes bilmektedir. Yerel seçimlerde Kandil’deki tüm PKK’nın elebaşlarının teker teker video çekip “CHP’ye oy verin” çağrısı yaptığını kim unutmuş olabilir?
Ölüm kusan terör örgütleriyle dirsek ve gönül ilişkisi olanlar, “Öldürülürsem video çektim, mektup yazdım 3 kişiye verdim” modasını niye başlattı? Bu modayı başlatanlar dikkat çekmek, ilgi görmek için yapmıyorsa ne biliyorlarsa, neyi saklıyorsa açıklamalıdır. Bu gizeme niye gerek duyuyorlar?
Hadi Kılıçdaroğlu…
Hadi Özgür Özel…
Hadi Bülent Arınç…
Hadi Alaattin Aldemir…
Hadi Nihal Olçok…
Hadi Turhan Çömez…
Hepiniz kameraların karşısına ip gibi dizilin ve elinizde ne videonuz varsa yayınlayın, elinizde ne mektubunuz varsa okuyun, elinizde ne bilginiz varsa açıklayın.
“Konuşurum ha” kolpalarını bırakın…
Son kez bir daha soralım: Gönül ve dirsek temasında olduğunuz terör örgütleri bu ülkede kaç kişiyi öldürmüştü?
Hiçbir modanız bu sorunun cevabını ortadan kaldıramaz biliyorsunuz değil mi?
Yorum Yazın