İkiyüzlü siyasetin sözde çevreciliğinin ne duruma geldiğini kaygıyla izliyorum. Sanırsınız Kaz Dağları'ndaki zeytin ağaçları muhalefetin, Çırağan'daki çınarlar iktidarın mülkü. Bir tanesi yok edildiğinde diğeri sus pus...
Oysa ağaçlar hepimizin. Gezi Parkı'ndaki de, Altınoluk'taki de, Çırağan Caddesi'ndeki de, Manavgat'taki de...
Hele sözde çevre aşığı sanatçıların benimsedikleri siyasi düşünceye göre tavır takınmalarından artık midem bulanıyor.
Ağaç sevgisi siyaset üstü bir bilinç ve kültüre sahip olmayı gerektirir. Ağacı sevmek, yeşili korumak bir yaşam biçimi olmalı.
Vatandaş da Kaz Dağları'nda maden çıkarmak için yok edilen, Çırağan'da reklam panolarına kurban giden, Manavgat'ta sözde öç almak için tutuşturulan ağaçlar için sosyal medyada ağıtlar yakıyor. Ama hafta sonu gelip de mangala gittiğinde o duyarlılığından eser kalmıyor..
İstanbul'un ormanlarına yakın bir yerde oturuyorum. Fotoğraftaki manzara ile karşılaşmamak için artık ormanda yürüyüşe bile gitmez oldum. Piknikçiler ormanlara üşüşecek diye neredeyse baharın gelmesini bile istemiyorum. Bir kullanıcı sosyal medyada paylaştığı bu fotoğrafın altına "Bin tane ayıyı bir araya getirseniz, ormanı bu hale getiremez" diye yazmış. Haksız mı?
Bırakın siyaset için çevreci gibi görünmeyi... Yetiyorsa, yüreğinizle sarılın ağaçlara...
Hayırlı bir karartma
Karartma denilince aklımıza önce savaş günlerinde ışıkların söndürülmesi, perdelerin kapatılması gelir. Sonra ekran karartmasını hatırlarız. Hani şu suç işleyen televizyon kanallarının ceza olarak bir süre yayın yapamaması meselesi. Bir de delil karartma vardır ki adil hükme varılmasını engelleyen bir girişimdir. Enseyi karartma ise geleceğe dair umutları tüketip karamsarlığa kapılmanın adıdır.
Ancak bu kez sözünü edeceğim, hayırlı bir karartma.
Çevreci örgütlerden WWF, iklim krizine dikkat çekmek üzere 26 Mart Cumartesi gecesi 20.30 ile 21.30 arasında tüm dünyada ışıkların bir saat süreyle kapatılması için kampanya başlattı. Bu hareket, televizyon dünyasında da karşılığını buldu. Belgesel kanalı Discovery Channel da kampanyaya destek vermek üzere cumartesi gecesi o saatte ekranını 60 dakika süreyle karartacak.
Kampanyaya biz de evimizde destek verip ışıklarımızı kapatacağız. Yoksa nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
Antalya'da dev organizasyon
Bilardo tutkunları şu günlerde büyük bir keyif yaşıyor. Zira Dünya Snooker Turu'nun ilk kez Türkiye'de yapılan ayağı Antalya'da devam ediyor. Şampiyonadaki nefes kesici maçlar ise her gün TRT Spor ekranlarındaki canlı yayınlarla izleyicilere ulaştırılıyor.
Gençliğimde bilardo ile yakından ilgilenmiştim. Bilardo oyunu; karambol, üç bant, Amerikan, artistik ve snooker olmak üzere çeşitli branşlara ayrılmıştır. Snooker ise en zorlarından biridir. Diğerlerinden daha fazla yetenek, konsantrasyon, ileri görüşlülük ve matematik zeka gerektirir.
Yıllardır Eurosport'ta kaçırmadan izlediğim snooker yıldızlarını Antalya'da izlemek bana keyif verdi. Özellikle de Tony Higgins gibi bir üstün yeteneği izlemek büyük zevkti. Katılımcılar, ultra lüks Antalya otellerinden son derece memnun. 100 bin pound ödüllü organizasyon ise kusursuz. TRT Spor da nakledilmesi hayli zor olan snooker maçları konusunda hiçbir tecrübeye sahip olmamasına rağmen kısa sürede uyum sağlayıp harika yayınlar gerçekleştiriyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Gaf kürsüsü
Habertürk'te spiker Afşin Yurdakul'un mikrofonu açık unutulunca haber bandı yayınlandığı sırada reji ile yaptığı özel konuşmalar yayına yansıdı: "Stüdyoda saç spreyi var mı? Birkaç saç teli kalkmış görünüyor."
Zap'tiye
Sapık ve canilere mahkemelerde uygulanan iyi hal indirimi yüzünden "Halin nicedir?" diye soranlara "İyi" demeye utanır oldum.
Ne demiş?
"Kırmızı et daha da pahalılansın. Hayvanlar kurtulsun. İnsanlar sağlıklı olsun." (Ömür Gedik'in sosyal medya paylaşımı)
Yorum Yazın