Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Mail: shjbjdsk@hotmail.com

Azerbaycan'dan ferahlayarak döndüm!

Sık sık derim ya, "ulu sözü dinlemeyen ulur" diye, atasözlerine kulak asmak, her daim faydalıdır.

Özellikle de son bir buçuk yıl bizi öylesine korkuttular ki, kendi kabuğumuza kapanıp kaldık! Aman, evden burnunuzu bile çıkartmayın!

Aman ha, evden çıkmayın!

Çıkmak zorunda kalırsanız, aman ha birbirinize yaklaşmayın, dokunmayın!

Bırakınız sılayı rahim yapmayı, komşunuzu, ananızı, babanızı bile ziyaret etmeyin!

Dahası, evlerinizde bile evladınızı, torununuzu kucağınıza alıp sevmeyin!

Neredeyse, evliler yataklarını ayırsınlar bile diyecekler(!)

Oysa, insan insanla, fıtratı üzere teması keserse, o insan yavaş yavaş insanlığını kaybeder! Nereden mi çıkardım?

Milyonlarca yıllık insanlık tarihinden..!

Binlerce yıl insanların inandıkları dinlerin öğretilerinden..!

Bu konuya neden girdim derseniz, bir vesile ile Azerbaycan'a gittim, hani aylardır gece gündüz takip edip, dua edip, nihayetinde otuz yıl sonra da olsa Türk vatanı Karabağ'da son otuz yılda neler yaşanmış, yerinde görmek istedim.

Okuduklarım ve öğrendiklerimin ışığında, Türk'ün son zaferinin ne anlam taşıdığına dair düşüncelerim vardı elbette!

Lakin, gidip yaşananları yerinde gördüğümde bana, "Karabağ zaferi nedir? Ne anlam ifade eder?" diye sorsanız, kesinlikle, "106 yıl önce Çanakkale Zaferi ne anlam ifade ediyorsa, Karabağ Zaferi de aynı anlamı ifade ediyor" derim!

Çanakkale Zaferi, nasıl Türk'ü 19. yüzyıldan 20. yüzyıla taşımışsa, Karabağ Zaferi de 21. yüzyıla taşıyacaktır inşallah!

Dahası da var..!

Dahası da şu ki, başta Azerbaycan Cumhuriyet Başkanı Saygıdeğer İlham Aliyev gerçeği! Karabağ Zaferi sonrası en çok sorulan soru şu oldu: "Azerbaycan'da ne oldu da otuz yıl önce olmayan oldu?"!

Birincisi, elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin otuz yıl önceki Türkiye Cumhuriyeti olmamasıdır!

Daha iyi anlaşılması için şunu söyleyebiliriz, otuz yıl önce Azerbaycan'ın cepheden sivil yaralılarını taşıyabilmesi için, üç helikopteri yollayamayan bir Türkiye varken, otuz yıl önce sadece bizler değil, tüm dünyanın üzerinde ittifak ettiği, Sayın Selçuk Bayraktar Bey'in "Siha" ları üretmesi ve kardeşi Azerbaycan'a yollayan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin olmasıdır! Lakin, ne zaman ki Azerbaycan'a indik, Haydar Aliyev Havaalanı'ndan şehir merkezine giderken katettiğimiz yollarda, sokaklarda bir tek izmarit bile göremedik!

En önemlisi de savaşın üzerinden daha yıl geçmeden, Bakü 'de Hazar'ın kenarında inşası son aşamaya gelmiş olan "Savaşın Soğuk Tanıkları Müzesi"..! Müzede, Ermenilerin arkalarında bıraktıkları, tanklar, roketatarlar, kısacası milyar dolarlık silahların sergilendiği müze!

Müze çalışmalarını gördüğümde, kendimi tutamayıp yüksek sesle, "İşte budur'' dedim! Neden mi?

Nedeni, ülkemizin ilk Çanakkale Zaferi konulu dizi filminin 2007 yılında çekilebildiğini düşünürseniz, anlarsınız!

Biz, Çanakkale Zaferi konulu filmimizi zaferden 91 yıl sonra çekebildiğimiz için, aradan geçen 91 yılda Çanakkale Zaferi'nden habersiz yetişen nesillerden çıkan milletvekilleri, çekilen diziye verilen parayı bahane ederek, dönemin iktidarı hakkında TBBM'de soru önergesi vermişti!

Sizin anlayacağınız, dünya tarihinde ikincisi başka bir millete nasip olmamış Çanakkale Zaferi bir ve beraber olma sebebimiz olması gerekirken, ayrışma sebebimiz olmuştu!

Evet, asıl zafer, cephede kazanılan zaferin hikayesini nesillere anlatılmasıyla elde edilen zaferdir!

Hülasa, dostlar boşuna dememiş ulularımız, "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" diye!

Hamd olsun, Azerbaycan'dan ferahlayıp döndüm.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar