Yaz boyunca gündüz kuşağına pek çok reality show ve yarışma programı eklendi. İlk bakışta bu kuşakta rekabetin artacağı izlenimi uyanıyor. Ama seyircinin asıl bekledikleri, yarın ekranda olacak. Müge Anlı ile Tatlı Sert, Esra Erol'da ve Zahide Yetiş'le Mutfak Bahane, Atv ekranlarında seyirci ile buluşacak. Diyeceğim o ki, yarından itibaren gündüz rekabeti Atv programları arasında yaşanacak. Yani Atv yarın itibariyle gündüzlere ambargo koyacak.
Daha önce de söylediğim gibi, artık bir programın değil, 'sektörün' adı haline gelen, yaşayan televizyon efsanesi Müge Anlı'nın yeni sezona bomba gibi hazırlandığını ve yarın sabah seyirciyi hayrete düşürecek pek çok yeni dosyayla geleceğini biliyorum.
Esra Erol ise özellikle son iki yıl müthiş bir yayıncılık atağına girişerek, adeta reyting patlaması sağlamış, işlediği konularla manşetlerden inmemişti.
Gelelim Zahide Yetiş'e... Bana göre Atv'nin son yıllarda yaptığı en iyi transfer. Bu ekrana çok yakışacağına inanıyorum. Çünkü yemek yarışmalarının kavga gürültüden geçilmeyip giderek sevimsiz hale geldiği şu günlerde Zahide Yetiş'in zarifliğine, naifliğine, uzlaşmacılığına ve güler yüzüne ihtiyacımız var.
Her üç sunucunun da ortak özelliğine bakarsak: Samimiler, sahiciler, halkın içinden gelmişler, üstten bakan değil, alttan alan olmuşlar. Bazıları gibi sunucuyu oynamıyorlar, 'iliştirme' durmuyorlar. Bu nedenle her daim halkın teveccühüne mazhar oluyorlar.
Belli ki izleyiciler sabah Atv'yi açıp, kumanda aletlerini sehpanın üzerinde unutacaklar...
Bravo Demet Akalın!
Manavgat yangınının en hazin görüntülerinden biriydi. Evi yanan ve gidecek yeri olmayan Ayşe Teyze, bahçesine serilen bir döşeğin üzerinde uyuyordu.
Görüntüden çok etkilenen Demet Akalın sosyal medyadan yardım sözü vermişti. Hayırseverliği ile tanınan ünlü şarkıcı, Ayşe Teyze'ye kısa sürede yepyeni, pırıl pırıl bir ev yaptırdı.
Aslında Ayşe Teyze'nin olan bitenden haberi yoktu. Çünkü ağır Alzheimer hastasıydı. Yangın yerinin ortasında, bahçeye serili yatağında mutlu mesut uyuması da bundandı.
Bu olay bana bir Süleyman Demirel anısını hatırlattı. Demirel, katıldığı bir toplantının sonlarına doğru saatine bakıp, "Vakit geç olmuş, Nazmiye Hanım beni bekler" diyerek hareketlendi. Yanındakilerden biri "Ama hanımefendi çok hasta, sizin gittiğinizi de, geldiğinizi de bilmiyor ki" deyince, Demirel'den ders gibi bir yanıt geldi: "Ben biliyorum ya?.."
Yüreğine sağlık Demet. Sen biliyorsun ya?..
"Su vatandır. Suya ihanet etmeyin"
Söz bana ait değil. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın ekranlarda dönen kamu spotundan ödünç aldım.
Slogan kadar, klipte anlatılanlar da mesaj yüklüydü. Bulaşıkları makineye koymadan önce sudan geçiriyorsanız, klozetteki rezervuarın her seferde tamamını kullanıyorsanız, dişlerinizi fırçalarken musluğu açık bırakıyorsanız bir günde tam 5 damacana suyu (Yaklaşık 100 litre) israf ediyorsunuz demektir. Bu miktarı 80 milyonluk nüfusla çarpın. Neredeyse her ay bir gölü kurutuyoruz anlamına geliyor.
Türkiye çölleşiyor. Son yılların en sıcak ve kurak yazını yaşıyoruz. Ormanlarımızı kaybediyoruz, kum fırtınalarıyla, hortumlarla tanışıyoruz. Ne kadar ötelemeye çalışsak da su savaşları kapıda. Bunlara bir de hovardalığımız eklenince durum daha da vahim hale geliyor.
Sloganı iyice kafamıza yerleştirmemizde fayda var: "Su vatandır, suya ihanet etmeyin."
Gaf kürsüsü
"Müdahale, Vitor Pereira'dan." (Atv'de Roma - Trabzonspor maçını anlatan spiker kardeşimiz, Trabzonsporlu defans oyuncu Vitor Hugo ile Fenerbahçe'nin Teknik Direktörü Vitor Pereira'yı karıştırıyor)
Zap'tiye
Yeni Afgan yönetimi, zaten burka içinde yaşamak zorunda olan kadınlara dışarıda maske takma zorunluluğunu kaldırır mı acaba? (Hay Allah, unutmuşum, önce kadınlara dışarıya çıkma hakkı tanıması lazım değil mi?)
Ne demiş?
Fenerbahçe maçından sonra Helsinki Teknik Direktörü Koskela'ya muhabirler "Mesut Özil gibi bir futbolcunuz olmasını ister miydiniz?" diye sordular: Koskela güldü: "Evet ama bunun için banka soymamız lazım."
Yorum Yazın