Önce İngiliz ve ABD dergileri kapaklarından "Erdoğan gitsin" kampanyası başlattılar. Seçimden sonra ise sıra Fransızların aşağılık paçavrası Charlie Hebdo'ya geldi. Bir kez daha iğrenç bir kapakla çıktılar Türk milletinin karşısına...
Aynı saatlerde Almanya'da yuvalanan FETÖ firarilerinin peşine düşen Sabah ve Atv'nin Frankfurt bürosuna Alman polisi tarafından baskın yapıldı. İki meslektaşımız Cemil Eren ve İsmail Albay, uzun süre gözaltında tutuldu. (Sahi, FETÖ, PKK, YPG ve diğer şer odaklarıyla savaşan başka gazete var mı? Mensubu olduğum Sabah gazetesinin, İzmir'e çıkan Yunan'a ilk kurşunu sıkıp, istiklal ateşini yakan Hasan Tahsin'in ruhunu yaşatan biricik gazete olması nasıl da gururumu okşuyor, bilemezsiniz.)
Şimdi yukarıdaki tüm gelişmeleri alt alta yazıp, toplayın. Sonuç ne çıkıyor? 7 düvel bir kez daha birleşmiş, Boğaz'ımıza çökmeye hazırlanıyor. Karşılarındaki tek engel ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı... Ama yürekten inanıyorum ki, 28 Mayıs akşamı o dergilere asıl kapak, sizlerin oyları olacak...
Rezilliğin daniskası
60 yıldır bu ülkede yaşıyorum. Onca seçim, referandum, muhtıra, darbe ve kalkışma gördüm. Ama siyasetin muhalefet tarafından bu kadar kirletildiği bir dönem yaşamadım. CHP'li bazı belediyeler oy alamadıkları depremzedelere yardımı kesmiş, bazılarının çadırlarını, konteynırlarını sökmeye başlamış, hatta pek çoğunu barındıkları belediye tesislerinden ve otellerden çıkarmaya kalkmış. Neyse ki artık sosyal medya var da, herkes her şeyden anında haberdar oluyor. Tepkiler üzerine geri adım atmışlar tabii.
Yahu yardım dediğin, bağış dediğin, hayır işi dediğin "karşılıksız" yapılır. Ama belli ki onların yardımı, siyasi rant yatırımıymış. Beklentileri gerçekleşmeyince nasıl da çirkinleştiler, gördünüz mü?
Bu arada Ekrem İmamoğlu'na taş atıldı diye yeri göğü inleten, geçmiş olsun mesajları yağdıran sözde sanatçı tayfasından 5 şehidimiz için tek kelime duydunuz mu? Duyamazsınız. Çünkü dilsiz şeytanlar konuşmaz!
İşte gerçek bayram kutlaması
Bu yıl sporda da Türkiye Yüzyılı'nın ayak sesleri duyuldu. Basketbol ve voleybolda en büyük kupaların finalini Türk takımları karşılıklı oynadı. Atletizmden yüzmeye, güreşten cimnastiğe ve okçuluğa kadar hemen her branştaki Dünya ve Avrupa şampiyonalarında İstiklal Marşımızı dinlettik. Yurtdışından ülkemize adeta madalya yağdı.
Bu büyük başarıda en büyük payın Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda ve onun başındaki çalışkan isim Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu'nda olduğunu düşünüyorum. Bu en icracı bakanlığımızın hizmetlerini yıl boyunca zaman zaman yerinde izleyip, bu köşeden duyurdum. Bir zamanlar terörün merkezlerinden biri olan Cudi Dağı'nda tenis turnuvası bile düzenlendi. Hemen her ile kapalı spor salonları, havuzlar, çim sahalar, tenis kortları yapıldı. Ve sonuç da başarı ile gurur oldu.
Atatürk'ü anmak, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlamak işte böyle olur. Kutlu olsun!
Nihayet "ses" geldi
Belgeselleri seslendiren sanatçıların isimlerini sadece yabancı belgesellerin orijinal jeneriklerinde görürdük. Bizim usta belgesel seslendirme sanatçılarının ise ne yazık ki esamisi okunmazdı. Geçen hafta National Geographic'in ilgiyle takip ettiğim belgesellerinden Sular Çekilince biterken, görüntünün üzerine belgeseli seslendiren tüm yerli sanatçıların isimleri bindirilince "Helal olsun" dedim. Umarım bu uygulama tüm belgesel kanallarına "bulaşır."
Gaf kürsüsü
Ahmet Hakan, CNN Türk'ün seçim özel yayınında elektronik sigara içerken kameraya yakalandı.
Zap'tiye
28 Mayıs seçimleri öncesinde Millet İttifakı yine soğandan medet umuyor: S.OĞAN.
Ne demiş?
"Kendi kendine gülene deli diyolar. Ama kendi kendine ağlayana demiyolar." (Yıldız Tilbe'nin sosyal medya paylaşımı)
Yorum Yazın