Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Aşı karşıtlığı tam da buna benziyor

Bu şahane ironik mesaja sosyal medyada rastladım.
Kovid-19 aşısı bulunduğundan beri benim bu sütunlarda anlatmaya çalıştığım temel felsefeyi, şahane bir benzetme ile bir çırpıda anlatıvermiş.
İşte o ibretlik yazı:



FARLARIMI YAKMIYORUM ÇÜNKÜ:
1- Ben bir koyun değilim.
2- Korku içinde yaşamayı reddediyorum.
3- Görüşüm iyi ve benim arabam sağlam.
4- Ben sizin farlarınızı yakmanıza saygı gösteriyorum. Siz de benim farsız sürüşüme saygı gösterin.
5- Bir arkadaşım farlarını yakarak sürüyordu ama yine de ölümlü bir kaza yaptı.
6- En çok kaza, farları açık olanlar tarafından yapılıyor.
7- Eğer diğer insanlar beni görmüyorsa, bu onların sorunu.
8- Işığın gözümüze olan uzun vadeli zararlarını henüz bilmiyoruz.
9- Karşıdan gelenlerin farları yüzünden kaç kişinin kaza yaptığını biliyorum.
10- Bence de herkes mum kullanmalı.

Maç değil drama
Bazen içgüdülerim beni bile hayrete düşürüyor. Her çarşamba izlediğim Kuruluş: Osman'ı bırakıp, A Spor'daki Atakaş Hatayspor-Eyüpspor arasında oynanan kupa maçına geçtim. Çünkü içimden bir ses "Bu maçı izlemelisin" diyordu. İyi ki de seyretmişim. Yoksa yılın değil, yüzyılın maçını kaçıracaktım.
Maç değil, en dramatiğinden dizi filmdi sanki. Son dakikalara 1-1 girilirken, Hatay kalecisi kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Ev sahibi ekip normal süre içinde 5 oyuncu değiştirme hakkını kullandığı için kaleye forvet oyuncularından Diouf geçmek zorunda kaldı ve takımını uzatma dakikalarına taşımayı başardı. Uzatmada Hatay yedek kalecisini oyuna sokabildi ama o da ilkine benzer bir pozisyonda kırmızı kart görünce Diouf ikinci kez kaleci formasını giymek zorunda kaldı. O Diouf penaltı atışlarında kalesinde çok sağlam durup, rakibin bir atışı auta gönderivermesini diğerini ise direğe nişanlamasını sağlayarak takımına turu getirdi.
Futbola ilgi duymayanlar yukarıda anlattıklarımdan pek bir şey anlamamış olabilir. Onlara tek bir cümle ile izah edeyim: Böyle bir maç rüyalarda bile oynanmaz.
Bu karşılaşma Beşiktaş'ın Fenerbahçe'yi, Kadıköy'de 4-3 yendiği maçla mukayese edilebilir. Ama bu maçın farkı, aynı takımdan iki kalecinin aynı nedenle oyundan atılması ve Diouf'un iki kez kaleye geçmiş olmasıydı.
Dizi izlerken beni dürtüp, A Spor ekranlarına çağıran futbol meleklerine ne kadar teşekkür etsem azdır.

Oynatmaya az kaldı...
Kıyametsiz günümüz geçmiyor ne yazık ki... Daha Müslüme olayını hazmetmemişken, Gaziantep'te bir babanın 2 yaşındaki bebeğini öldüresiye dövüp, işkence ettiği anlara şahit olduk. Üzerinden bir gün geçmeden bu kez Yozgat'ta bir anne, 1 aylık bebeğini önce bıçakladı, sonra yanan sobaya attı.
Minnacık bebeleri çakaldan kurttan değil, kendi anne babalarından koruyacak hale nasıl geldik? Bir cevabı olan varsa lütfen yazabilir mi? Yoksa çıldıracağım...

Rüyalara da reklam verecekler
Aman ki ne aman!.. Hepimizi kaygılandıran haberi Atv muhabiri Zeynep Timurlenk Pozut duyurdu. Artık reklam verecek yeni mecra bulmakta zorlanan reklamcılar, yeni ve son derece kestirme bir yol bulmuşlar. Zeynep'in röportaj yaptığı Doç. Dr. Murat Kırık, zihin altına yönelik, algıları değiştirecek uygulamalarla insanların o ürün ve hizmetle ilgili rüyalar görmeye başlayacağını, tercih yapacağı zaman da rüyasında gördüğü o nesneyi seçeceğini söyledi.
Artık anladım. Teslim oluyorum... Bu reklamlardan kurtuluş yok. Baksanıza, yatağımıza bile ürün yerleştiriyorlar...

Gaf kürsüsü
Muhabirler: Herkes titrerken siz denize giriyordunuz. Hülya Avşar: Aaa, gördünüz mü? Peki çektiniz mi? Muhabirler: Hayır. Hülya Avşar: İyi ki çekmediniz, yoksa yanmıştım. Muhabirler: Neden? Hülya Avşar: Çünkü iç çamaşırıyla girmiştim. (Bu arada ekranın diğer yarısında Hülya'nın iç çamaşırlı kulaçları yer alıyordu)

Zap'tiye
Fransız askısı icat edildiğinden beri kadınlar arasında 'asık yüzlü' olmak sevimsiz bir durum olmaktan çıktı.

Ne demiş?
"Ben otelde kaldığımda eğer kapının arkasında zincir yoksa, uyumadan önce sehpayı filan kapının arkasına yığıyorum." (Müge Anlı'nın itirafı)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar