Geçen hafta boyunca Müge Anlı'nın stüdyosunda ibretlik bir olaylar dizisi yaşandı. Dört torun sahibi 50 küsur yaşındaki evli kadın Sevgi, üç çocuklu 35 yaşındaki evli Muammer'e kaçmıştı. İlk gün aldatılan adam Davut ile aldatılan kadın Semiha stüdyodaydı. Sonra onlara Sevgi ile Muammer de katıldı. Kare kurulunca, ağzımız bir karış açık izlemek de bize düştü.
Meğer Muammer, evli çiftin evine gidip gelir, çaylarını kahvelerini içermiş. Fındık toplarken 4 torun sahibi kadınla yakınlaşmışlar.(!) 4 torun sahibi ninemiz, sevgilisini aklamak isterken "Aslında ben onu götürdüm" demesin mi? Adam da "Ben 3 yıldır cehennemi yaşıyordum, onun yanında üç aydır cenneti yaşıyorum" dedi. Buna karşılık sevgilisi nine de "Bizim aşkımız denizler kuruyana kadar. Hapse girse bile onu beklerim" diye karşılık verdi. Son olarak üç çocuk babası aşık, karısı o hapisteyken kendisini aldattığından şüphelendiğini söyleyince Müge Anlı patladı: "Hem evine çay içmeye gittiğin torun sahibi kadına göz koyuyorsun, hem kendi karını iffetsizlikle suçluyorsun, hem de hapis dönüşü o evde yaşıyorsun. Sana ne deneceğini çok iyi biliyorum ama burada söyleyemiyorum ne yazık ki..."
Sadece Müge Anlı'da mı? Geride bıraktığımız hafta Esra Erol'da, Didem Arslan'da şahit olduğum olaylar beni kara kara düşünmeye sevk etti. Artık "Diziler ahlakı bozuyor" diyenlere sadece gülüyorum. Zira gerçek hayatta yaşanan rezilliklerin yanında Sadakat ile Yasak Elma bile ilkokul müsameresi gibi kalıyor. Böyle bir toplumun içindeki senarist ne yazacak? Aldatma, iftira, ihanet, entrika...
Çürüyoruz... İçten içe... Kocaman bir çınar gibi aniden devrileceğimizden korkuyorum.
Digitürk'ün yapamadığını Erman Hoca becerdi
Çarşamba akşamı A Spor'un yayınladığı Türk Telekom Stadı'ndaki Galatasaray - Alanyaspor maçının spikeri Ender Bilgin, yorumcusu ise Erman Toroğlu'ydu. Erman Hoca maç öncesi bir ara yönetmenden yayın yaptıkları açık alanın geniş planda görüntülenmesini istedi. Amacı, buz gibi soğukta ne kadar zor şartlarda yayın yapıldığını göstermekti. Nitekim girişimi karşılık buldu. Durumu gören Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, mesaj atarak konuyla yakından ilgileneceğini iletti. Toroğlu da "Fatih Terim bizzat ilgilenecek, bu iş tamam" diyerek müjdeyi verdi.
Böylelikle Digitürk'ün 10 yıldır bir türlü halledemediği Türk Telekom Stadı'ndaki spiker ve yorumculara naklen yayın eziyeti, Erman Hoca'nın bir anonsuyla çözülmüş oldu.
İşin aslı, Kerem olmak
Bana göre Sevgililer Günü'nün en güzel, en anlamlı reklam kampanyasıydı. Bir Zamanlar Çukurova'nın bilge Fekeli'si, Halkbank'ın reklam yüzü Kerem Alışık, bir yandan Mihriban türküsünü mırıldanıyor, diğer taraftan şiir yazmaya çalıştığı kağıtları buruşturup atıyordu. Türkünün sözleri, "Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban..." diye devam ederken, Kerem diyordu ki, "Kağıda dökemiyor, kelimeleri yettiremiyor, bir hudut çizemiyorsan, işte o aşktır..."
Tevazuunun bu kadarı olur. Ben ki aşkın, sevdanın en güzel tasvirlerini Kerem Alışık şiirlerinde buldum. Şiir niyetine karaladığım pek çok satıra, onun mısraları ilham verdi. Bence "Aşk kağıda yazılmıyor" diyecek en son insanlardan birisin Kerem dostum...
Bu arada türkü söyleyişine de bayıldım. İddiasız, başka mesleğe, başka duruşa öykünmeden usul usul, gerçekten de evde mırıldanır gibi söylemişsin. Alçakgönüllülük, tevekkül, az ile yetinme, sadelik son zamanlarda etrafımızda sıkça göremediğimiz erdemler haline geldi. Sevgililer Günü'nde pek çok kişi sayende anladı ki; işin Aslı, Kerem olmak!..
Gaf kürsüsü
Trabzonspor'un Yunan futbolcusu Bakasetas'a "Maç öncesi marşımız okunurken Türk bayrağına dönük durunca ne hissediyorsun?" diye soran Karadeniz Gazetesi muhabiri Ezgi Alp istifa etmek zorunda kaldı.
Zap'tiye
Hemen her gün polisler bir TV stüdyosuna girip, itirafçı şüphelileri canlı yayında gözaltına alıyor. Acaba teşkilat içinde Reality Show Şubesi mi kurulsa?
Ne demiş?
Müge Anlı'nın stüdyosundan bir diyalog: ALDATILAN SEMİHA: Buradan senin üzerine bir uçarım, yemin ederim kimse alamaz elimden. SEVGİLİ SEVGİ: Uç da göreyim...
Yorum Yazın